AB’de 2015 sonunda hem enflasyon, hem de faiz dip yaptı

DR. ALİ TOPÇUBAŞI - Topçubaşı Group Yön. Krl. Bşk.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

2008 global krizinin etkisi ile 2010 ve 2011 yıllarında faiz oranlarının tepe noktaya ulaştıktan sonra,2016 yılında faiz oranlarının dip noktalara indiği görülmektedir. Almanya eksi faizlerle tanışırken, bunu diğer ülkelerin izleyeceği anlaşılmaktadır. Faizlerin dip noktaya gelmesinde de piyasaya sürülen euroların etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi, yüksek faizlerin yarattığı tahribatın etkisi ile Yunanistan’ın borcunun ödenemeyecek noktaya ulaşmasının yanı sıra, Portekiz, İspanya, hatta İtalya’nın bile borçlarını çeviremeyecek düzeye gelmesini unutmamız gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak, yüksek faizlerin düşürülmesinde Avrupa Merkez Bankası (ECP) tarafından sürülen yaklaşık 10 trilyon euronun etkisi olurken, talep eksikliğinin de yükselmeye başlayan enflasyonda azalmaya başladığını görmekteyiz. 

AB’de oluşmaya başlayan enflasyonun yarattığı talep artışının devamında, Türk ekonomisine olumlu etkisi olacağı açıktır. Dış ticaret işlemlerimizin yaklaşık yarısını oluşturan topluluktaki iyileşmenin devamında, ihracat potansiyelimizin artışı beklenmelidir. Nitekim, topluluğun en sorunlu ülkesi olan Yunanistan’da aralık ayında fiyatlar artış yönüne işaret etmektedir. 2015 yılı genelinde yüzde 1.1 oranında azalan tüketici fiyatlarının, aralık ayında artış yönünde gerçeklemesi, bu ülkedeki talep artışının başladığına işaret etmektedir. 

AB genelinde 2015 yılı için tüketici fiyatları binde 1 gibi çok küçük oranda artış yönünde olsa da, talep artışının başladığını işaret etmesi bakımından bizim için avantaj olduğu gerçektir. En büyük ticari ortağımız olan Almanya’da tüketici fiyatlarının binde 2 gibi artış göstermesinin yanı sıra, büyümesinin de yüzde 1.6 gibi AB ortalamasının üzerinde olması, hem topluluğu sürüklemek için olumlu olurken, dünya ekonomisindeki ağırlığı nedeni ile olumlu gelişme olduğu açıktır. 

Almanya’nın yatırım ikliminde olduğunu daha iyi anlamak için, bu ülkenin 10 yıllık Hazine faizlerinin gördüğü dip noktayı görmek gerekmektedir. Bu ülkenin 10 yıllık Hazine tahvillerindeki faiz oranlarının 0.65 gibi düzeyde olması, her şeyi açıklamaktadır. Ülkemizdeki 10 yıllık Hazine faizi oranın yüzde 12 ye yaklaşması, yatırım ortamımıza ne kadar ket vurduğunu göstermesi bakımından anlamlıdır. Yine Almanya’nın 3 aylık Hazine faizi ortalaması binde eksi 1.3 olmasına karşın, aynı oranın ülkemizde artış yönünde yüzde 2.35 olması, iki ülke arasındaki yatırım iklimi farkını göstermektedir. 

Ülkemizde faiz oranlarının yüksek de kalmasının en önemli nedeni olarak da Enflasyonu kabul edilebilecek oranlara indirilememenin etkisi vardır. AB hafif enflasyonu talep artışı olarak değerlendirirken, bizim yüzde 8’lerde gezinen enflasyonu ekonomide canlılık olarak değerlendiremeyeceğimiz açıktır. Petrol fiyatlarının son 1.5 yılda yüzde 75 ye yakın düşmesine ve metal ve gıda fiyatlarınında yüzde 40 ve yukarı oranda azalmasına rağmen, bizim enflasyonu en yukarıda yaşayan bir ülke olmamızı başarı olarak kabul edilemeyecek bir faktor olarak değerlendirmek gerektiği açıktır. Ancak, düşen petrol ve ham madde fiyatlarının enflasyonu düşürmek için tarihi bir fırsat yarattığı açıktır.