Acemoğlu: MB tam özerk olsaydı faizleri artırırdı
İbrahim EKİNCİ
İSTANBUL - MIT Economics’ten ünlü Profesör Dr. Daron Acemoğlu, merhum işadamı Kadir Has adına verilen ödülü almak için Türkiye’deydi. Bilim eğitim alanında verilen üstün başarı ödülü ona verildi. Ödül töreni sonrasında Acemoğlu, bir grup gazetecinin sorularını cevapladı. ABD, AB ve Türkiye üzerine değerlendirmeleri oldu. Acemoğlu’na daha çok söz vermek için, aldığım notları aynen aktarıyorum:
EKONOMİK BÜYÜKLÜK HEDEFLERİ KOYMAK YANLIŞ: 2023 hedeflerine ulaşılamaz. Hedef yapmak, perspektif olarak Türkiye ekonomisinin büyüklüğü ile ilgili hedefler koymak yanlış. Kaynaklarla, Türkiye insanıyla hedefler konulmalı. Ekonomi büyümüş ama insanlar hala fakir, ne önemi olur? Az gelişmiş bölgeleri de kapsayan bir gelişme politikası olmalı. Ne kadar açık bir ekonomi var, fırsatlar herkese eşit şekilde açık mı? Ekonomi büyüyor ama Türkiye’nin yarısı gelişemiyorsa, bu ekonomi başarı değil.
MERKEZ BANKASI'NIN YARI ÖZERKLİĞİ DE YIPRANIYOR: Özerk kurumlar önemli. Kemal Derviş döneminde dahi Türkiye’deki özerk kurumlar tam özerk olamadı. Hükümetin çok fazla kuvveti var. Para politikasının güvenilir olması çok önemli. Kimse Bernanke’ye 'Sen şunu yap' diyemez. Ancak Türkiye’de son birkaç yıldır yarı özerklik de yıpranıyor. Özerk kurumlar tabi kafalarına göre iş yapmayacaklar. Merkez Bankası için enflasyon hedefi, finansal riskler, SPK için yolsuzluğu ortadan kaldırmak… Bunlar teknokratik olarak yapılacak şeyler.
ÖZERK OLSA FAİZLERİ ARTIRIRDI: Ne yazık ki bütün politikacılar kudreti eline almak istiyor. Şu anda merkez bankası direniyor ama vurgulayalım ki hala yarı özerk. Tamamen özerk olsa bu cari açıkta faizleri artırırdı. Krizde değişik bir kombinasyon uyguladı. Faizleri düşük tuttu ama kredileri de tutarak balon ekonomisinin önüne geçti. Yaratıcı bir politikaydı. Yine de be karar veren kurumda olsaydım, kredileri tutalım ama biraz da faiz artıralım derdim. Merkez bankası cesaretle kurumsallaşmaya çalışıyor. Her şey ne kadar kurumsallaşırsa belirsizlik o kadar azalır. Bir diktatör seçelim o herşe karar versin denilemez. Ya diktatör kötü çıkarsa? Kontrolden çıkarsa ne olacak. Modern demokrasinin özelliği kuvvetler ayrılığıdır. Yabancı sermaye yeteri kadar gelmiyor. Hükümet projelerinin şirketlere verilmesi süreci açık olmadıkça da negatif etki olur. Obama’nın 'Şu projeyi General Motors’a verin' dediğini düşünebilir misiniz?
HUKUK DEVLETİ HALA YOK: Türkiye’nin problemi ne? Hukuk devleti hala yok. Yargı kurumları kötü durumda. İşadamıysanız mahkemeye düşmek istemezsiniz. Bir iş kurmak hala zor. Fırsatlar yeterince açık değil. Hukuk devletinin gelişmesi için siyasal sistemin büyük yeniliğe ihtiyacı var. Politikacılar istediğini yapabiliyorsa bu kötü. Başkanlık sistemi sorun değil. İtalya’da yok, ABD’de var. Ben ABD sistemini tercih ederim. Hukuk devleti yokken başkanlık sistemi büyük olasılıkla hukuk devletinin gelmesini çok daha geciktirecektir.
'Bir programım var, oy verin. Yanlış yaparsam beni değiştirirsiniz' demek yerine politikacı seçmenle müşteri ilişkisi kuruyor. Size ekmek, para ve iş vereceğim, karşılığında oy istiyorum. Bu yanlış. Eğitime mi para aktarmak gerekir yoksa bazı yerlere mi?
TÜRKİYE KOLLARINDAN BİRİ BAĞLI KOŞMAK İSTİYOR: Orta gelir tuzağı riski var. Kişi başına geliri bin dolardan 10 – 15 bin dolarlara çıkarmak zor değil. Ama 15 bin dolar gelir sonrası büyümek için yaratıcılık gerekiyor. Teknolojiyi itmek, bazı konularda dünyanın en iyilerinden biri olmak gerekiyor. Bu, şu anda Türkiye’nin bulunduğu yer. Şansı var. Ekonomisi sağlıklı, bazı reformları yaptı, enflasyon düştü, makro ekonomik belirsizlikler azaldı. Ancak şu anki kurumsal yapılarla tuzaktan kaçınmak zor. Türkiye şu anda kulvara çıkarak hızla koşacağım diyor ama kollarından birini arkaya bağlamış gibi. Kaynaklarının tamamını kullanmıyor. Kürt bölgesinde iç savaş biterse çok iyi olur. Şu andaki adımlar da bu yöne gidiyor. daha önce 2 adım ileri iki adım geri oldu hep. 'Yok ben şimdi milliyetçilerin oylarını istiyorum' denemez. Güneydoğu’da daha büyük teşvikler verilse ne olur? Bölge politik sürece tam ve özgür olarak katılmazsa bir şey olmaz. Önemli olan fırsat eşitliği. Bu konu Türkiye’nin sistemiyle ilgili olarak geniş bir tabana hiç açılmadı. DP’nin ilk dönemi, AKP dönemi biraz genişlediği söylenebilir. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girebilir mi, girebilir. Bunun için Güneydoğu’daki toprak sistemini, ağa sistemini, eğitimsizliği, eşitsizliği bitirmek gerekir.
POLİTİK İLGİ GÜZEL, KORKU SİSTEMİ KÖTÜ: Türkiye’de bir pozitif şey varsa o da insanların politikayla çok ilgili olmaları. Politikaya ve iş dünyasına katılım köklerden geliyor. Negatif bir şey varsa o da korku sistemidir. İnsanlar hükümete, yargıya güvenemiyorlar. Kızdıracak bir şey yapmak riskli gözüküyor. Bu medyada da normal hayatta da böyle. Bu açık ve kapsayıcı bir toplumun kurulmasına engel.
BENİ EN ÇOK FRANSA DERETLENDİRİYOR: Avrupa'da kapsayıcı kurumlar daha iyi çalışıyor. Sosyal refah devleti Almanya ve İskandinavya'da başarılı. İtalya ve Fransa’da zorlukları var. Mali olarak dengeli değiller. Beni en çok dertlendiren ülke Fransa. Reforma ihtiyacı var ancak dengeler buna izin vermiyor. AB birlikte devam edecek ancçak bazı adımlar atmalı. Bankacılıkta birliği sağlamak için mevduat sigortası var. ECB’nin tüm bankalar üzerinde regülasyon hakları olmalı. Güney Kıbrıs'a bakıldığında… Mevcut durumda Alman seçmeni yeter diyor. Sürkeli transferler gidiyor, gittiği yerler de sürekli hata yapan yerler. Rus kara parasını niye sübvanse edeyim, Yapılması gereken kısa sürede krizi durdur ve orta vadeli çözümler getir. Bankacılığı kurtar ama kara parayı da çıkar.
ABD'NİN RİSKİ BÜTÇE AÇIĞI, BUNU SÜRDÜREMEZ: ABD’nin riski bütçe açığıdır. Bu vergi ve harcama sistemiyle ABD gelecek 10 – 15 yılda büyük krizlere girer. Çok fazla harcıyor ve yeterince vergi toplamıyor. Politikacılar tabanlarına doğru söylemiyor. Cumhuriyetçiler harcamaları azaltalım, Demokratlar vergileri artıralım diyor. Açığın nedeni sigorta sistemidir. Üç şey yapılmalı: Vergiler rasyonelleşmeli, herkes için artmalı, sosyal sigortalar 1 derece kesilmeli, zenginlerin, orta sınıfın sigortadan para almaması lazım. ABD bunu çok sürdüremez.