Ahmet Türk: ”Anahtar Öcalan'da”

DTP'nin Diyarbakır'daki mitinginde konuşan Ahmet Türk, Öcalan için ""Halkımız biliyorki anahtar ordadır" ifadelerini kullandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk, "Ey Rabbim  halkımız onurlu bir barışa kavuşsun ve ikinci gün benim canımı al diyorum" dedi.

DTP'nin ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin düzenlediği "Onurlu bir barışa evet" mitingi Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda yapıldı.

Mitingde bir konuşma yapan Türk, DTP'nin, Parlamento'ya girdiği günden bugüne kadar barışçıl bir sürecin gelişmesi için önemli çabalar ortaya koyduğunu ve sorunun ancak diyalogla çözüleceğini ifade ettiğini söyledi.

Bugün de bu çabaları sürdürdüklerini ifade eden Türk, şöyle konuştu:

"İnatla, ısrarla barışı kovalayacağız. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. 'Barış bitti' diyenlere de yanıtımız şu; barışı, barış söylemini gündemden kaldıracak Kürtler olmayacaktır. Barış için bütün gücüyle çabayı ortaya koyacaktır, ama siz de bilirsiniz ve takdir edersiniz ki DTP'nin diyalog, uzlaşı, sürecin barışa evrilmesi için ortaya koyacağı çabalar bir yere kadardır, sınırlıdır. Çünkü 30 yıldan beri canını vererek mücadele edenlerin mutlaka müzakereler içinde olması gerekiyor.

Eğer gerçekçi davranmazsak barışı sağlama şansına sahip olamayız. Barışa bu sürecin nasıl evrileceğini çok iyi okuyarak dürüst davranarak sürdürmeliyiz. Bakınız Abdullah Öcalan 'barış için katkı sunmaya hazırım' diyor. Şimdi Kürt halkı için önemli olan bu düşüncelerin bu söylemin, Öcalan tarafından dile getirilmesini ne Kürtler, ne PKK, ne de hiç kimse 'göz önünde tutmam' diyebilir. Çünkü halkımız biliyor ki anahtar oradadır. Bu anahtarın doğru kullanılması bir sorumluluktur. Bakınız açık söylüyoruz; devlete 'siz mecbursunuz' demiyoruz. 'Ey kardeşlerimiz formül budur' diyoruz."

Türk, dünyada bütün sorunların muhataplarının esas alarak çözüldüğünü kaydetti.

"Sayın Bayknl, Kabil'in alnındaki lekeyi taşıma"

Türk, yöntemin nasıl geliştiğini bilmeden ona uymadan barışın hiçbir zaman sağlanamayacağını vurguladı.

Barışçıl çözüm tartışmalarının yaşandığı bir sürecin yaşandığını anlatan Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kandan beslenenler, statükodan beslenenler, adeta bunun önünü kapatmaya yönelik bir çabanın içine giriyorlar. Ben bir şey söylemek istiyorum insanlık tarihi Hazreti Adem'le başladı ve günümüze gelen bir şey var, Habil ve Kabil olayı. Kardeşini öldüren Kabil olayı. O kardeş kavgasının başladığı bir tarihtir, ama kardeşini öldürdüğü için kardeş kavgalarının yolunu açtığı için Kabil'in alnında halen o kandan bir leke var. 'Sayın Baykal Kabil'in alnındaki o lekeyi taşıma' diyoruz.

Birilerini, bazı siyasetleri iyi tanıyoruz. Onların zaten nereden ve nasıl beslendiklerini de çok iyi biliyoruz. Bizi ilgilendirmez, ama 'sosyal demokrat olduğunu söyleyenler, yazıktır, günahtır' diyoruz. 'Gelin halkların kardeşleşmesine katkı sunacak pozitif bir rol oynayın' diyoruz. Tabii ki bu karşı duruştan dolayı iktidar partisinde bu sorunu çözelim diyenlerde adeta bir savrulmanın yaşandığını görüyoruz. MHP ve CHP bunları vatana ihanetle suçluyor. Şimdi demokrasiyi savunması gerekirken, barışı savunması gerekirken, geçmişe dönüyor. Bu şekilde sorunu çözemezsiniz."

İçişleri Bakanı'nın açıklamaları

Türk, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın açıklamalarına değindiği konuşmasında, "Kürt sorunu bizim de sorunumuzdur" diyenlerin bugün "Kürt halkı yokmuş, talebi yokmuş gibi bir anlayışı ve davranış içerisinde olduğunu" savunan Türk, şunları söyledi:

"Neymiş? tasfiye edilecekler. 30 yıldır zaten bu yönteme başvurdunuz. Biz sizden farklı bir yaklaşımı bekliyoruz. 'Kardeşleşmeyi, eşitliği, özgürlüğü bekliyoruz' diyoruz. Bu mantıkla bunu yapamazsınız. Şimdi 'niye asmadınız' diyorlar. Bakınız nereden nereye geldiler. Bir ipte oynayan iki cambaz konumuna düştüler. Bu anlayışı kabul edemeyiz. İçişleri Bakanı 'gündemimizde Anayasa yok' diyor. 'Gündemimizde af yok' diyor. Zaten kimse af beklentisi içinde değil. Bizim için önemli olan hak ve özgürlüklerdir. Sayın İçişleri Bakanı peki niye milleti ayaklandırdınız, 'çözeceğiz' dediniz. Biz bunları söylerken kaygılı değiliz."

"Bu süreç mutlaka barışa gidecektir"

Türk, barışın mutlaka geleceğini belirterek, "Geçen gün söyledim cin şişeden çıktı, bu süreci durduramazsınız artık. Bu süreci tahrip edemezsiniz zikzaklar da çizseniz, korkup geri çekilseniz bile bu süreç mutlaka barışa gidecektir" diye konuştu.

Bu sürecin "Kürt sorununun tartışıldığı bir süreç olduğunu" söyleyen Türk, "Yine Türkiye'de farklı bir tartışmanın yaşandığını görüyoruz. 'Üniter devletten taviz vermeyiz' diyorlar. 'Türk bayrağı hepimizin bayrağıdır' diyor. Bayrakla ilgili Kürtlerin bir sorunu var mı? Hayır yok. Olmayan şeyleri niye gündeme getiriyorsunuz?. Biz Kürt sorununun üniter devlet yapısı içinde çözülebileceğini söylemedik mi? Söyledik, ama bunların mantığı bu değil" şeklinde konuştu.

"Sayın Baykal, keşke 5-10 kitap okusaydın"

Türk, üniter devletin tek devlet anlamında olduğunu belirterek, "Peki biz Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunun çözümünü gündeme getirmedik mi?" dedi.

"Kürtlerin eski Kürtler olmadığını" söyleyen Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürtler sizin kadar sorunları tartışabilen bir halktır. Kurnazlık yaparak, kelimelerin arkasına sığınarak bu sorunu başka noktalara taşımayın. Şimdi üniter devletten söz eden Sayın Baykal, keşke bu siyaset kurnazlığını bıraksaydın, 5-10 kitap okusaydın üniter devletin ne olduğunu öğrenirdin. DTP'nin önemli bir rolü ve misyonu var. Halkımızın iradesini orada temsil etmektedir. Bu nedenle biz partimizi ve gücümüzü küçümsemiyoruz. Güçlüyüz çünkü sizlerle güçlüyüz, ama birileri çıkıyor diyor ki, 'DTP bu konuda öne çıkmalı.' Çıkıyoruz. Müzakereler de yapacağız. İçinde de olacağız, ama bunu diyenlere bir şeyi hatırlatmak istiyorum; bugün DTP'nin 54 merkez yöneticisi ve 300 il ve ilçe yöneticisi düşüncelerinden dolayı özgürlük istediği, barış istediği için cezaevindedir. Barış ve özgürlüğü savunan bu kardeşlerimizin uğradığı bu haksızlıklar sona ermedikçe iyi niyetinize inanamayız."

Türk, barışı sonuna kadar kovalayacaklarını ve barışa olan inançlarını kaybetmeyeceklerini ifade ederek, bir günde mucizeler yaratılmadığını da bildiklerini kaydetti.

"Kürtler barıştan yana değildir" dedirtmeyeceklerini ifade eden Türk, şöyle devam etti:

"Bu oyunları bozacağız. Bizim için önemli olan kişilikli, cesur kararlı, taviz vermeyen, size layık olacak bir duruşu göstermektir. Bu konuda sonuna kadar o duruşu göstereceğiz. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar. Yapmayın, denemeyin, tavsiye etmiyoruz size. Biz ölüme hazırız. 'Sıtma yerine ölmeyi yeğleriz' diyoruz. Benim rüyam barış rüyasıdır. Ben hep barışı düşünürüm, güzel şeyler söylemek isterim, ama lütfen güzel şeyleri söylememize zemin hazırlayın.

Mübarek Ramazan ayındayız. 'Ey Rabbim halkımız onurlu bir barışa kavuşsun ve ikinci gün benim canımı al' diyorum. Barış mutlaka gelecek. Engelleyemezler. Çok da umutluyum, umutsuz değilim. Gelişecek, gelişecek, gelişecek. Çünkü her şeyin sonunda mutlaka barış gelecektir. Biz her kaybettiğimiz gün can kaybediyoruz. Para kaybetmek önemli değil, zaten o yoksulun sırtından çıkıyor, ama zaman kaybetmeyelim diyoruz."

DTP Genel Başkan yardımcısı Emine Ayna da "ölümle, kanla beslenenlerin inadına barışın geleceğini" söyleyerek, "Türk halkını Diyarbakır'a, Hakkari'ye, Şırnak'a barış için davet ediyoruz" diye konuştu.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, beyaz bir güvercini öperek uçurduktan sonra Kürtçe başladığı konuşmasında, "Ey barışa susamış acıyla yoğrulmuş yürekler, onurlu bir barış için bu meydandan Diyarbakır'dan bütün Türkiye'ye ve dünyaya selam olsun. Barış güvercinleri Diyarbakır'dan kanat çırparak Ankara'ya, İstanbul'a Kamışlı'ya, Erbil'e barış isteklerimizi ulaştırın" diye konuştu. 

"Gelin tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi Diyarbakır'da ortak barışı ve birliğin anıtını dikelim" diyen Baydemir, şöyle devam etti:

"(Gelin adalete teslim olun) diyorlar. Hangi adalete, bunca acı ve ızdırabın temel nedeni bu adalet anlayışı değil mi? AK Parti'si de, DTP'si de muhalefeti de daha cesur olmalı. Ateşkes tek taraflı yürümez, silahlar aynı anda susmalıdır. Dün Hakkari'de bir acı yaşadık. Silahlar çift taraflı sustuğunda o zaman ben bir Kürt evladı olarak çıkıp derim ki 'askere sıkılan kurşun bundan böyle bana sıkılsın.' Türk aydını, Türk politikacısı çıksın desin ki 'bundan böyle gerillaya sıkılan kurşun bana sıkılsın.' Çünkü ölmekle öldürmekle bu sorun çözülmez."

Daha sonra bazı mahalli sanatçılar konser verdi.