AK Parti, 'Terörsüz Türkiye' raporunu TBMM'ye sundu

AK Parti, "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda hazırladığı kapsamlı raporu TBMM Başkanlığı'na sundu. 60 sayfadan oluşan raporda, sürecin en kritik eşiği olarak terör örgütünün silah bıraktığının devlet tarafından resmen tespit ve teyit edilmesi gösterildi. Bu teyit gerçekleşmeden hukuki bir sürecin başlamayacağı vurgulanırken, örgütün tüm unsurlarıyla tasfiyesi ve silahlı kapasitesinin tamamen imhası temel şart olarak belirlendi. Raporda özellikle Suriye ve Irak'taki terör yapılanmalarına asla izin verilmeyeceği ifade edilirken "umut hakkı" vurgusuna yer verilmedi.

AK Parti, 'Terörsüz Türkiye' raporunu TBMM'ye sundu

AK Parti, "Terörsüz Türkiye" hedefi kapsamında hazırladığı raporu TBMM Başkanlığı'na sundu.

53 sayfa olarak hazırlanan rapor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talepleriyle 60 sayfaya çıkarıldı. 15 başlıktan oluşan raporda, terör örgütünün silah bırakmasının ve varlığının sona erdiğinin devlet tarafından açık biçimde tespit ve teyit edilmesinin sürecin en kritik aşaması olduğu vurgulandı. Bu tespitin yalnızca sahadaki bir fiil değişikliğini değil, aynı zamanda hukuki sürecin başlangıç noktasını oluşturacağı ifade edildi.

NTV'nin haberine göre raporda, Türkiye'nin terörle mücadelede sınır içi ve sınır ötesini birlikte ele alan bütüncül bir güvenlik yaklaşımı benimsediği belirtilirken, Suriye ve Irak'ta Türkiye'yi tehdit eden hiçbir terör yapılanmasına izin verilmeyeceği kaydedildi.

PKK'nın tüm unsurları ve uzantılarıyla tasfiye edilmesi, silahlı kapasitenin tamamen ortadan kaldırılması ve sürecin titizlikle yürütülmesi raporda öne çıkan başlıklar arasında yer alırken raporda "umut hakkı" vurgusuna yer verilmedi.

Rapordan öne çıkanlar şu şekilde:

Terör örgütünün silah bırakmasının, kendisini tasfiye ettiğinin, varlığının sona erdirilmesinin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesi, sürecin en önemli noktasıdır. Bu an, sadece sahada bir fiil değişikliğinin kaydı değil, aynı zamanda hukuki işlemler için bir başlangıçtır. Bu tespit ve teyit olmadan hiçbir ileri aşamaya geçilmemelidir.

Tespit ve teyit anı hem ilgili kurumlar hem de hukuk düzeni açısından yeni bir dönemin miladı olarak görülmelidir.

Örgütün silahlı kapasitesinin ortadan kalktığına, lojistik ağların sürdürülebilir bir tehdit oluşturamayacak ölçüde dağıtıldığına ve silahların sahada tekrar kullanılmasına imkan bırakmayacak biçimde imha edildiğine dair somut tespit ve delillerle ortaya konulmalıdır.

Yanlış, eksik veya zamansız bir tespit hem toplumun adalet duygusunu sarsma hem de güvenlik risklerini yeniden üretme ihtimali barındırdığından, tespit ve teyit mekanizmasının titizlikle yürütülmesi, sürecin geleceği açısından en kritik güvencelerden biri olacaktır.

Türkiye için Terörsüz Türkiye hedefi, doğal olarak Terörsüz Bölge perspektifi ile birlikte ele alınmakta; ülke sınırları ile sınırlı bir güvenlik okumasının yeterli olmayacağı açık biçimde görülmektedir.

Sınırın bir tarafında terör örgütüyle etkin mücadele yürütülürken, diğer tarafında aynı örgütün farklı isimler, farklı görünüşler altında meşruiyet devşirme çabaları içine girmesi Türkiye açısından kabul edilemez bir çelişki doğurmaktadır. Bu nedenle Türkiye, sınırın her iki tarafında da terör tehdidinin kaynağında bertaraf edilmesini esas alan bütüncül bir güvenlik yaklaşımı benimsemektedir.

Türkiye'nin bu çerçevedeki temel ilkesi açıktır: Suriye ve Irak sahasında, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden hiçbir terör yapılanmasının yaşamasına ve genişlemesine asla müsaade edilmeyecektir.

PKK'nın bölgedeki ve Suriye'deki bütün unsurlarının, örgütün bileşen ve uzantıları oldukları gerçeğinden hareketle, tasfiyesi ve Şam yönetimi ile imzaladıkları 10 Mart Mutabakatı'nın gereğini bir an evvel yerine getirmeleridir.

İsrail'in Suriye üzerindeki politikaları; Suriye'yi parçalama, istikrarsızlaştırma ve terör unsurları üzerinden vekalet mücadelesi yürütme girişimlerine Türkiye'nin göz yumması yahut kayıtsız kalması düşünülemez.