Akıllı tembelliğe övgü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ahmet TAMTEKİN / Borusan Lojistik Yönetim Kurulu Üyesi

Araştırmalara göre iş hayatında başarı akıllı tembellerinmiş. Yani sabah akşam uzun saatler çalışıp, "Ne yapayım, benim yapım böyle. Hem kendim çok çalışırım hem etrafımdakilerin çok çalışmasını beklerim" diyenler orta seviyede başarılı oluyorlarmış. Buna karşın yaptığı işte seçici olanın yani akıllı tembellerin başarı oranı daha yüksekmiş. Hemen şirketinizde en başarılı yöneticileri düşünüp "Ben onların tembel olduğunu zaten biliyordum" demeyin! Anafikir farklı, ne için çalıştığını bilmeyen, çalışmayı biraz içgüdüsel yapan kişi hem kendini hem etrafını gereksiz bir faaliyete boğar. Bu tembellikten kötü bir niteliktir. Bir şeyler yapıyorsanız yaptıklarınız gerçekten bir amaca hizmet etmeli.

Aşırı çalışmak birçok kişinin iş hayatında başarı stratejisidir. Herkes aynı şeyi yapıyorsa çok çalışmak sizi rakiplerinizden ayırt etmez. Kariyeriniz hakkında karar vericilerin gözünde kalabalıkta kaybolursunuz.

Çoğumuz aslında akıl tembelliğimizden dolayı gereğinden çok çalışırız. Oturup da "Ne yaparsam daha faydalı olur veya nasıl yaparsam daha az zaman harcarım?" diyeceğimize gelen işlere saldırmak kolayımıza gelir. Belki de isteksiz, tembel, motivasyonsuz algılanmak kaygısı ile bize verilen her şeyi düşünmeden yaparız.

Hatta tembelliğimiz o seviyededir ki hangi iş türü hoşumuza gidiyorsa ona yükleniriz. Rakamsal analizi seviyorsak bol bol analiz yaparız. Araştırma seviyorsak tonlarca araştırma yaparız. Sunum üretmekten hoşlanan sunumlardan kule yapar. Ancak bu da yapılan işte enflasyona neden olur. Fazladan yapılan işler takdir görmez, kanıksanır.

Çalışkanlığımızın asıl nedeni olan tembelliğimiz sonucu çoğumuz kendimizi köle gibi çalışma sarmalında buluruz. Ancak buna rağmen ne kariyerimiz bir yere gider ne de kendimizi emniyette hissederiz. Çoğumuzun buna çaresi güçlü yöneticilerle özel ilişkiler inşa etmek olur.

Kuvvetli ilişkiler ile kariyeriniz gerçekten ilerleyebilir ama burada da kaderiniz birinin iki dudağı arasındadır. Zaten o yönetici de size verdiği desteği başkasına da verebilir. Hani sermayeyi kediye yüklemek misali. Hem sizin üzerinize oynadığınız yöneticinin ayağının kaymayacağı ne malum?

Aşırı çalışmak olmuyor, güçlü yöneticinin himayesi olmuyor. Peki, bizi ne başarıya götürür?

Şirketlerde olduğu gibi şahıslarda da başarılı olmak için ya en ucuzu olacaksınız, ya da talep edilen bir işi herkesten daha iyi yapacaksınız. Başka seçenek yok.

Arzuladığımız ucuz olmak değilse ki bundan az paraya çok çalışmak anlaşılmalı muhakkak sizi rakiplerinizden ayıran bir özelliğiniz olmalı. Bu özelliğiniz sizin hakkınızda karar verecekler tarafından açık bir şekilde algılanmalı ki onlar sizin bu özelliğinizden faydalanmak için istediğiniz gelir, mevki ve güvenliği sizin ayaklarınıza serebilmeliler.

Şimdi sırf bu cümle bir sürü konuda doğru tahiller gerektirir.

1. Nereye gitmek istediğinizi bileceksiniz.

2. Bu gideceğiniz yere varmanızda kimlerin karar vereceğini belirleyeceksiniz.

3. Bu kişilerin hangi kriterelerle rakipleriniz değil de sizin peşinize düşeceklerini tek tek sıralayabileceksiniz

4. Bu kriterler bakımından kendinizi rakiplerinize oranla hiç te duygusal olmadan karşılaştırabileceksiniz.

Bu dört konuda doğru tahliller yaparsanız yapacağınız işleri doğru seçersiniz. Köleler gibi düşünmeden çalışmak sarmalından çıkarsınız.

Örneğin bir terfi bekliyorsunuz ve tahmininizce bu terfiyi ilişkileri en iyi yöneten, zor kararları alabilen, sorunlu ekipleri yönetme deneyimine sahip, kısa vadeli değil de uzun vadeli bir vizyon ortaya koyabilen, üzerine aldığı hedeflerde sözüne güvenilebilen kişi kapacaktır. Rakiplerinizi düşünün ve acaba onlar size oranla nasıl algılanıyorlar sorusunu sorun. Aranızdaki fark kesin bir karara mı işaret ediyor, yoksa karar ortada mı? Gözlemlerinizin duygusal olmasına engel olmak için bu konularda bir iki kişinin görüşünü almanız gerekebilir.

Bu bilgiler sizin çalışmalarınızda seçici olmanızı sağlayabilmeli. Örneğin size verilen hedeflerin gerçekleşmesi için harcadığınız zamanın yanı sıra, ilişkileri doğru yönetmek konusunda vakit ayırmalısınız. Belki de bir alanda ihtisas sahibi olmanız için kendinizi geliştirmek için yatırım yapmalısınız veya istediğiniz terfiyi alırsanız nasıl bir vizyon ortaya koyarsınız diye kendinize sorular sormalısınız.

Doğru tahlil yaptıysanız önünüze gelen her iş talebi, her email, her fikir çatışması sizin farkınızı göstermeniz için bir fırsattır. Bazen farkınızı bir işi reddederek veya bir çatışmaya girmeyerek gösterirsiniz. Zamanınızı nasıl kullandığınızı önünüze gelen işlerin olayların belirlemesine de gerek yok. Seçimi siz yapın.

Çok çalışmak, özverili olmak, yöneticilerle iyi geçinmek gibi herkesin yaptığı sizi başarıya götürmez. Bir şeyler yapıyorsanız yaptıklarınız bir amaca hizmet etmeli. Nereye nasıl gideceğiniz konusunda ayrıntılı bir oyun planınız olabilmeli. Akıllı tembel olun. Bırakın sizin reddettiğiniz işleri yapacak çalışkanlar çıkacaktır.