Alerjik nezle, astım belirtisi olabiliyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Baki, her alerjik nezleli hastanın gelecekte astım olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirterek, "İki hastalığın birlikte seyretme oranı yüzde 80'dir" dedi.
 
Baki, yaptığı açıklamada, astım ve alerjik nezlenin sık görülen hastalık olduğunu ifade ederek, "Karadeniz'de astım ve alerjik nezlenin 18 yaş gurubunda görülme olasılığı yüzde 5'dir. Astım, genellikle alerjik nezle ile birlikte seyreder. Alerjik nezle, astımdan daha sık görülen bir hastalıktır. Karadeniz'de görülme sıklığı yüzde 8 civarındadır. Astım ve alerjik nezlenin toplam olarak görülme sıklığı ise yüzde 10 civarındadır" diye konuştu.
 
Astım ve alerjik nezlenin en sık nedeninin ev tozu akarları olduğunu vurgulayan Baki, şöyle devam etti:
 
"Ev tozu böcekleri de denilen bu böcekler, daha çok yünlü eşyaların içinde yaşıyor ve deri döküntüleri ile besleniyorlar. Bunlar genellikle yıl boyu alerji yaptıklarından hastaların her mevsimde şikayetleri olabiliyor. Bunun dışında en sık nedenlerden biri de çayır ve ağaç polenleridir. Bu hastalar ilkbaharda ve yazın hasta olurlar, kış mevsiminde şikayetleri hemen hemen yoktur. Ayrıca kedi, köpek tüyü ve mantarlar da bu hastalıklara neden olabilir."
 
Baki, astım ve alerjinin çok sayıda belirtisi olduğuna dikkati çekerek, "Alerjik nezle burun tıkanıklığı, akıntı, hapşırık ve kaşıntı gibi burun şikayetleri ile kendini gösterir. Astım ise bu belirtilerin yanı sıra öksürük, nefes darlığı ve hışıltılı solunumla kendini belli eder. Her alerjik nezleli hastanın gelecekte astım olma ihtimali çok yüksektir. İki hastalığın birlikte olma oranı yüzde 80'dir" şeklinde konuştu.
 
"Tanı koymak kolay ve tedavisi mümkün"
 
Hastalarda zaman zaman ortaya çıkan gece öksürüğü, nefes darlığı, koşma, ağlama ve gülme ile artan öksürüğün tipik belirtiler olduğunu ifade eden Baki, "Hava yollarını genişleten ilaç verildiğinde hastanın çabuk düzelmesi, tanının konmasında oldukça yardımcıdır. Hastaların klinik bilgileri, muayenesi, solunum fonksiyon ve alerji testleri değerlendirildiğinde hastalara tanı koymak zor değildir" diye konuştu.
 
Tedavide ilk basamağın hastanın eğitimi olduğunu anlatan Baki, şunları kaydetti:
 
"Hastaların nelerden kaçınacağı, hangi ilacı ne zaman kullanacağı, ne kadar süre kullanacağı ve ilaçların uygulama şekilleri hastalara öğretilmelidir. Bu konuda hastanın eğitimi yetersiz ise tedavide başarılı olmak mümkün değildir. İkinci basamak ise alerjenlerden kaçınmadır. Evde halıların kaldırılması, nemi artırıcı işlemlerden kaçınılması, yün yorgan ve battaniye kullanılmaması, evin iyi havalandırılması ve en az haftada bir temizlenmesi, ev tozu alerjenlerinden korunma yollarıdır. Polen mevsiminde pencerelerin kapalı tutulması ise polen alerjilerinden korunmada yardımcı olabilir."
 
Tedavide son yöntemin ilaç tedavisi olduğunu vurgulayan Baki, "İlaçlar, nefes darlığını önleyici ve hastalığı tedavi edici olarak ikiye ayrılır. Nefes açıcı ilaçlara başlamadan evvel hastalığın derecesini tespit etmek gerekiyor. Hangi hastaya hangi ilacın ne kadar miktarda, ne kadar süre ve ne zaman verilmesi gerektiği, hastalığın şiddetinin tespiti ile mümkündür" diye konuştu.