Alparslan Aslan'ın sorgusuna devam edildi
Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, duruşma salonundan çıkmak istedi.
İSTANBUL - Birinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün sorularına din çerçevesinde cevap verirken, duruşma salonundan çıkmak istedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Arslan, Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün'ün sorularını yanıtladı.
Başkan Şengün'ün "Avukatlık yaptın, cübbe giydin. Anlattığın kadarıyla da tefecilik işlerini de yaptın. Tahsilat yaptın. Bu, dinle bağdaşıyor mu?" sorusu üzerine Arslan, tahsilat yapmadığını, edep ölçüsünde hareket ettiğini söyledi.
Şengün, "Kişilere silah çekiyor, kendine göre hak arıyorsun. Bir de yoğun bir din düşüncesindesin. Bunlar bağdaşıyor mu?" deyince Arslan, tahsilat sırasında silah çekmediğini kaydetti.
Başkan Şengün'ün, "Hak hak diyorsun. Ne zamandan beri hak arıyorsun?" sorusuna karşılık Arslan, bunun parayla ilişkilendirilecek bir şey olmadığını, edepli bir şekilde parasını ödemeyenden gidip parasını tahsil ettiğini söyledi.
Şengün'ün "Dini duygularınızın yoğunluğu ne zaman başladı ki seni insan öldürmeye kadar götürdü?" demesi üzerine de Arslan, çocukken rüyasında peygamberi gördüğünü ifade ederek, o tarihten beri, 1980 yılından bugüne kadar din konularının kendisinde devam ettiğini anlattı.
Başkan Şengün'ün, Danıştayın türban kararının Kasım 2005'te çıktığını, bunun Şubat 2006'da Vakit Gazetesi'nde haber olduğunu hatırlatması üzerine Arslan, gazetede yayınlanmadan önce türban yasağına ilişkin bir karardan haberi olmadığını söyledi.
Şengün'ün "Seni şartlandıran o gazete mi?" şeklindeki sorusuna karşılık da Arslan, Türkiye'de başörtüsü yasaklanamaz diye bir şey olmadığını belirtti.
Başkan Şengün'ün "Türban kararını kafana taktın, Danıştay saldırısından 1 ay önce tabanca temin ettin. Sonra da ikinci tabancayı ve el bombalarını temin ettin. Bu kadar büyük hazırlığı 1 ayda mı yaptın?. Hazırlığın kavga boyutunu aşan bir hazırlık. Neden o kadar kişiyi yanına topladın" sorularına Arslan, "hala bakacaksın" ve "ordu kuracaktım" şeklinde yanıtlar verdi.
"Yukarıya bağlıyım sizlerle uğraşmıyorum"
Şengün'ün, "Bedava ordu kurulur mu? Bulduğun kişileri barlardan toplamışsın. Kafa yapına uygun değiller. Bu adamlar senin peşinden bedava gelmezler. Niçin peşine takıldılar, bomba attılar?" sorusunu Arslan, "Efendim yukarıya bağlıyım, sizlerle uğraşamıyorum. Yemeğimi yiyip yatacağım" diye yanıtladı.
Başkan Şengün'ün "Bu adamlara ne teklif ettin?" sorusuna Arslan, "(Kardeşim gelir misiniz?) dedim. Erhan Timuroğlu'na (gelir misin?) dedim, galaksileri anlattım. Bunu duyan adam uçuşa geçer" yanıtını verdi.
Şengün'ün "Neden bu adamlar senden para istiyorlar?" sorusuna karşılık Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin kendi imkanlarıyla geçinemeyecek kişiler olduğunu kaydetti.
Başkan Şengün de "Onların istediği senin ödeyeceğin 100-200 liradan fazla" dedi.
Şengün'ün "Ankara'ya, Danıştaya gidiyorsun. Onlar biliyorlar mı Danıştayı?" sorusu üzerine de Arslan, "Danıştay olayının konuşulduğu vardı. Silahları gördüler diye bir bilgi var kafamda" diye konuştu.
"Buradan çıkartın sahile gidelim"
Şengün, Arslan'a, bombaları aldığı kişilerle ilgili çelişkili beyanları olduğunu hatırlatarak, "Süleyman Esen sana parayla sattı bombayı, bedava olmaz, bomba ticareti mi yapıyor?" diye sordu.
Arslan da Süleyman Esen'in bombaları avucuna bıraktığını söyledi.
Başkan Şengün'ün, "Bombalar sana Üsküdar'daki evinde teslim edildi. Neden Osman Yıldırım'ı Ataşehir'e çağırıp, orada verdin. Evine çağır daha kolay" demesi üzerine Arslan, Yıldırım'ın geleceği yerin Ataşehir'e daha yakın olduğunu söyledi.
Şengün'ün "Arabanla Osman'a yakın yere gidip niye vermedin" sorusu üzerine de Arslan, "Osman kopuk. Kopuk olmazsa çağırmam" dedi.
Başkan Şengün, "Ne alakası var kopuklukla sorunun. Ataşehir'de kopuk olan Üsküdar'da kopuk olmaz mı?" diye sorunca Arslan, "Başkan Bey, ben burada oturmak istemiyorum. Buradan çıkartın, sahile gidelim" diye konuştu.
Şengün'ün, "Çamlıca tepesine çıksan, orası daha güzel, orada ver bombaları" demesi üzerine Arslan, "Rahat bir yerde buluşmak lazımdı. Sürekli camide buluşamazsın" dedi.
Arslan, bir soru üzerine de el bombalarını çantasında taşıdığını söyledi.
Küfür ve tartışma
Şengün'ün "Eylemi tek başına yaptığını söyledin. Kapıda bıraktığın arabada ne vardı?" sorusu üzerine Arslan, 2 silah ve şiirler bulunduğunu, kapıların kilitli olduğunu söyledi.
Arslan, yakalanıp emniyete götürüldüğünde meselenin başörtüsü olduğunu söylediğini ifade etti.
Arslan, Başkan Şengün'ün, "Danıştay saldırısının ardından Muzaffer Tekin'in kendi beyanları doğrultusunda mı gözaltına alındığı" sorusuna, "Hayır. Yakalanmasına üzüldüm. Bunların bu meselelerle bir alakaları yok. Ayıp, bu konuyu defalarca anlattım. Kaliteli emniyetçiler olsa, gider 5 dakikada olayı çözerler" yanıtını verdi.
Başkan Şengün'ün "Kur'an'a bağlıyım diyorsun, ama Kur'an'da en büyük suç adam öldürmektir" demesi üzerine Arslan, "Yok, o yazmıyor. Ben üç defa hatim ettim. Arapça yazıyor" dedi.
Bu sırada tutuklu sanık Hüseyin Görüm ayağa kalkarak bağırdı. Arslan da küfürlü konuşarak, Allah'a ve peygambere yanlış yapanların öldürülmesi gerektiğini öne sürdü.
Bu arada kızarak, kürsüyü de tekmeleyen ve küfürler savuran Arslan, Başkan Şengün'ün "Sakin ol. Müslüman adam böyle mi yapar" uyarısına karşılık ayağa kalkarak, "Ben seni öldürürüm burada. Bırak, sen kimsin" diye bağırdı.
Yerine oturtulan Arslan, babası İdris Arslan'ın bu sırada konuşma talebinde bulunması üzerine babasına kızarak tepki gösterdi.
Arslan'ın avukatı Oğuz Kayıran, müvekkilinin inanç ve kanaatinin sorgulanmasının tahrik özelliği taşıdığını ifade etti. Başkan Şengün de mahkemenin böyle bir amacı olmadığını söyledi.
Arslan, bir soru üzerine, gazeteci Fehmi Koru'yu takip ettiğini ve onun "Ergenekon" ile ilgili yazdıklarını okuduğunu belirterek, "Ergenekon" oluşumuna inanmadığını, bu nedenle de okumayı bıraktığını söyledi.
Duruşmada söz alan Osman Yıldırım'ın avukatı Murat Eken'in, "Danıştay saldırısının ardından neden delikanlılık yapmayıp kaçtığını" sorması üzerine Arslan, "Ne delikanlılığı, Müslümanım ben. Git buradan. Korkağım, alçağım ben" diyerek, avukata küfür etti.
Avukat Eken, Türkiye'de tehlikeli bir durum olmamasına rağmen Arslan'ın insanlara gidip vatan ve milletin tehlikede olduğu yönünde konuşmasının amacını sordu.
Arslan da yine küfür ederek, Türkiye'nin o zaman tehlikede olduğunu savundu.