Anonim şirketlerde halka açılma (I)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Yavuz AKBULAK / SPK Başkanlık Danışmanı (Eski SPK Daire Başkanı ve Başuzmanı)

Dünyadaki çeşitli ekonomilere ve bu ekonomilerdeki bazı temel göstergelere bakıldığında Türkiye'nin çok önemli bir dönemeçte olduğu fark edilebilmektedir: 2000 yılında 32 trilyon dolar olan küresel hasıla 2011 yılına gelindiğinde 67 trilyon doları aşmıştır. Aynı dönemde ABD ulusal gelirini %50 artışla 10 trilyon dolardan 15 trilyon dolara, Güney Kore %100 artışla 500 milyar dolardan 1.090 milyar dolara, Rusya 7 kat artışla 260 milyar dolartdan 1.840 milyar dolara, Çin 6.5 kat artışla 1.2 trilyon dolardan 7 triyon dolara, Hindistan 3.5 kat artışla 500 milyar dolardan 1.8 trilyon dolara, Türkiye ise 265 milyar dolardan 3 kata yakın artışla 772 milyar dolara ulaştırmıştır. Bu arada, hasıla değişimlerini değerlendirirken 2008-2009 döneminin küresel finansal krizlerle geçtiğini ve petrol ve doğalgaz fiyatlarında yaşanmakta olan göreceli ve sürekli artışların Rusya başta olmak üzere karşılaştırmalı üretim üstünlüğüne sahip ülkelerde yaşattığı olumlu havayı da dikkate almakta yarar vardır. Anılan ülkelerde hisse senedi pazarının (HSP) büyüklüğü 2011 yılında ABD'de 15,7 trilyon $, Kore'de 1 trilyon dolar, Rusya'da 770 milyar dolar, Çin'de 4 trilyon dolar, Hindistan'da 1 trilyon dolar ve ülkemizde 200 milyar dolar (ilk 9 ay) düzeyindedir. HSP'nin ulusal hasılaya oranı anılan ülkelerde 0.5-1 arasındayken, anılan oran Türkiye'de %30'un altında olup, dünya ortalaması olan %70'lerin oldukça gerisindedir. Borsalarda işlem gören şirket sayısına bakıldığında da benzer bir durumla karşılaşılmaktadır: Dünya borsalarında işlem gören şirket sayısı toplam 46 bin dolayındadır. Bu sayı ABD'de 5 bin, Güney Kore'de 1.800, Çin'de 2 bin 300 ve Hindistan'da 6 bin 750 iken, Rusya'da 284, ülkemizde ise 361'dir. Kore, Hindistan gibi ülkeler dikkate alındığında ülkemiz şirketleri için borsamızda çok önemli bir potansiyel olduğunu söylemek yanıltıcı olmayacaktır. Bu saptamaların ardından konu daha ayrıntılı irdelenecektir:

Makroekonomik dengesizlikler, yaşanan krizler ve kamunun yüksek borçlanma gereksinimine dayalı olarak, en yüksek getirinin devletçe sağlanması, yıllardır ülkemiz sermaye piyasalarının gelişmesinin önündeki en önemli engeller olmuştur. Kamunun yüksek borçlanma gereği ve bunun sonucunda oluşan yüksek reel faiz ve yüksek enflasyon, piyasalarda hem vadelerin kısalmasına hem de reel kesimin finansmanında kullanılması gereken tasarrufların büyük ölçüde kamu açıklarının finansmanında kullanılmasına yol açmıştır. Reel sektöre almaşık kaynak sağlamada önemli rolü olan borçlanma senetleri özel sektörün menkul kıymet stokunda hiç yer almamış, özel sektörün menkul kıymet stoku sadece hisse senetlerinden oluşmuştur. Özellikle kriz dönemlerinde (1994, 1999-2000, 2008-2009) halka açılan şirket sayılarına bakılınca düşüşler çok açık bir biçimde görülmektedir: 2000 yılında 35 şirket halka açılırken, 2001'de 1, 2002'de 4, 2003'de 2, 2004'de 12, 2005'de 9, 2006'da 15, 2007'de 3, 2010'da 23 ve 2011 yılında 27 şirket halka açılmış olup, son 12 yılda halka açılan anonim şirket sayısı toplam 131'dir. İMKB'de payları işlem gören şirket sayıları da 1990'da 110, 1995'de 205, 2000'de 315, 2005'de 304, 2010'da 338 iken; anılan sayı 2011 yılında 360'ı aşmıştır.

Anonim şirketlerin en önemli, belki de kaçınılmaz finansman yöntemlerinden birisi olan halka açılma kavramını, "halka kapalı bir şirketin sermaye yapısında, bu şirkete halkın katılmasına olanak verecek düzeltmelerin yapılması" olarak tanımlayabiliriz. 2499 sayılı Meri Sermaye Piyasası Kanunu'nda (SPKn/Kanun) halka açılma kavramına rastlanmamakta, ancak Kanun'un 3'üncü maddesinde halka açık anonim ortaklık kavramına yer verilerek, halka açık anonim ortaklık "Öhisse senetleri halka az edilmiş olan veya halka arz edilmiş sayılan anonim ortaklık" biçiminde tanımlanmaktadır. Bu tanımda iki unsur dikkat çekmektedir: Hisse senetleri halka arzedilmiş anonim ortaklıktan kasıt, kanunun aynı maddesine göre "Öhisse senetlerinin satın alınması için her türlü yoldan halka çağrıda bulunulmasını; halkın bir anonim ortaklığa katılmaya veya kurucu olmaya davet edilmesini; hisse senetlerinin borsalar veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda devamlı işlem görmesini; halka açık anonim ortaklıkların sermaye artırımları dolayısıyla paylarının veya hisse senetlerinin satışını" ifade etmektedir. Kanunun 11'inci maddesinde ise, "pay sahibi sayısı 250'yi aşan anonim ortaklıkların hisse senetleri halka arz olunmuş sayılır ve bu ortaklıklar, halka açık anonim ortaklık hükümlerine tabi olurlar" denmek suretiyle, halka arz kavramı genişletilmiştir. Diğer bir ifade ile bir şirketin ortak sayısının 250'yi aşması, bu şirketin paylarının/hisse senetlerinin halka arz edildiğine dair hukuki "karine" teşkil etmektedir. Bu çerçevede, önceden paylarını/hisse senetlerini halka arz etmiş (anonim) şirketlerin, yeniden pay/hisse senedi ihraç etmelerini yeni pay/hisse senedi ihracı veya halka arzı olarak, halka kapalı bir şirketin ilk defa pay/hisse senedi ihraç ve halka arzını ise, halka açılma olarak tanımlamak olasıdır.

* * *



(1) Hisse senetlerinin kaydileştirilmesine ilişkin düzenlemeler çerçevesinde, hisse senetleri ifadesi yerine pay ifadesi de kullanılmıştır.
(2) Halka çağrıda bulunma aracı basın, radyo, televizyon olabilir veya duvarlara ilan yapıştırılabilir, evlere broşür yollanabilir veya bunlar genel yerlerde dağıtılabilir, banka vb yerlerin gişelerinden verilebilir vs. Bu yollardan herhangi birinin yapılması halinde halka arz vardır, halka çağrı çok sayıda ve belirsiz kişilere yapılır.
(3) SPKn Tasarısı Taslağında bu sayı 500'e çıkarılmaktadır.