ASO, ihtiyatlı iyimserliğini koruyor
Ödebir, asgari ücretin gelişmiş bölgeler için az, gelişmemiş bölgeler için yüksek olduğunu belirtti
ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, çift dipli resesyon ihtimalini göz ardı etmemekle birlikte ihtiyatlı iyimserliği koruduklarını ve küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş olmakla birlikte devam edeceğini düşündüklerini söyledi.
Özdebir, ASO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, 2009 yılı ekonomik verilerini değerlendirdi.
ASO Başkanı Özdebir, Türkiye ekonomisinin 2010 yılındaki performansının dünya ekonomisindeki gelişmelere bağlı olacağını vurgulayarak, uzmanların üzerinde tartıştığı gibi çift dipli bir kriz yaşanması durumunda işlerin yeniden nasıl ve ne zaman bozulacağını kestirmenin güç olduğunu söyledi. Özdebir, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki dönemde Dubai'de olduğu gibi finansal piyasalarda yeni sürprizler yaşayabiliriz. Yunanistan, İspanya, İrlanda, Macaristan gibi ülkeler borçlarını çevirmekte zorluk çekebilirler ve bu gibi gelişmeler dünya ekonomisindeki toparlanmayı yavaşlatabilir, hatta yeniden resesyona sokabilir. Ama biz çift dipli resesyon ihtimalini göz ardı etmemekle birlikte ihtiyatlı iyimserliğimizi koruyor ve küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş olmakla birlikte devam edeceğini düşünüyoruz."
Dünyadaki gelişmelerin yanı sıra içerideki gelişmelerin de büyüme hızı üzerinde etkisi olacağını anlatan Özdebir, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın 2009 yılındaki borç çevirme oranını yüzde 99,5 olarak açıkladığını, bu kadar borçlanması durumunda reel sektöre fazla bir şey kalmayacağını ve faizlerdeki düşüş eğiliminin tersine döneceğini söyledi.
Özdebir, bütçe tahmininde yer alan vergi gelirlerine ulaşmak için getirilecek yeni vergilerin tüketicinin harcanabilir gelirinde düşüşe yol açarak, iç talep artışını frenleyebileceğine işaret ederek, bu tür gelişmelerin 2010 büyümesini olumsuz etkileyeceğini belirtti.
"IMF meselesi, yılan hikayesine döndü"
Gelecek yıl için bir başka belirsizliğin ise dış finansman ihtiyacının nasıl karşılanacağı olduğunu ifade eden Özdebir, şunları kaydetti:
"IMF konusu artık bir yılan hikayesine dönmüştür. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, konuyu gündemde tutmak ve beklentilerin bozulmasını engellemek için ayda bir açıklama yaparak IMF anlaşmasını yeniden ısıtıyor. Hükümet 20 aydır IMF anlaşma olasılığını masada tutmayı başardı ancak, bu tür söylemler ekonomideki belirsizliğin azalmasına bir fayda sağlamıyor. Artık en kötü günler geride kaldığına göre bundan sonra da bir IMF anlaşmasına Türkiye'nin ihtiyacı olmadığını hepimiz kabul ediyoruz."
"KOBİ kredileri için şartlar yumşatılmalı"
Özdebir, 2009 yılının en önemli olaylarından birinin kredi hacminde daralma olduğunu anımsatarak, kredi kanallarının özellikle Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) için hala tıkanık olmasının ekonomideki toparlanmanın çok yavaş olacağı şeklindeki endişeleri artırdığını belirtti.
Bankaların büyük işletmelere düşük faizlerle kredi verdiğini ancak, KOBİ'lere kredi vermediğini, kredi vermesi durumunda da çok yüksek faiz talep ettiğini savunan Özdebir, Kredi Garanti Fonu'nun etkili biçimde çalışmamasının da finansman sıkıntısı içindeki KOBİ'lerin sorunlarını ağırlaştırdığını dile getirdi.
Özdebir, KOBİ'lere kredi açılmadıkça sanayide güçlü ve yaygın bir toparlanma beklemenin iyimserlik olduğunu dile getirerek, bu nedenle bankaların KOBİ'lere kredi açmak için öne sürdükleri şartları yumuşatmaları ve KOBİ kredilerinin yeniden yapılandırılmasında daha esnek bir tavır sergilemeleri gerektiğini, aksi taktirde sanayideki kan kaybının 2010 yılında da hızlanarak devam edeceğini ifade etti.
"Asgari ücret elişmiş bölgeler için az"
Nurettin Özdebir, asgari ücret komisyonunun açıkladığı 2010 yılı rakamlarını hatırlatarak, bu artışla birlikte asgari ücretli bir işçinin işverene maliyetinin ulaşım ve yemek masrafıyla birlikte bin lirayı aşacağını ve asgari ücretin gelişmiş bölgeler için az, gelişmemiş bölgeler için yüksek olduğunu söyledi.
Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçme çağrısını yineleyen Özdebir, bu uygulamayla bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azalacağını, rekabet gücünün artacağını, kayıt dışı istihdamın azalacağını ve istihdam artışının sağlanacağını ifade etti.