Atalay: Herkes için daha fazla özgürlük
Demokratik Açılım'ın yeni bir iklimi gerektirdiğini belirten Atalay, sloganımız "Herkes için daha fazla özgürlük" dedi.
ANKARA - Demokratik açılıma yönelik tedbirlerin ülkenin tamamını rahatlamaya dönük olduğunu vurgulayan İçişleri Bakanı Atalay, "Demokratikleşmenin toplumun bütün kesimlerini kapsadığı zaman başarılı olacağına inanıyoruz. Bu nedenle, demokratik açılımın sloganı 'herkes için daha fazla özgürlük'tür. Biz, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz. Bu, Türkiye'yi zayıflatmaz, tersine güçlendirir" diye konuştu.
Atalay, Genel Kurulda, "Demokratik açılım" adı da verilen "Milli Birlik ve Demokratik Açılım Projesi"nin genel görüşmesinde yaptığı konuşmada, demokratik açılımın süreci ve kapsamı hakkında bilgi verdi.
Demokratikleşme ve insan hakları alanında yapılanların yanı sıra sosyo-ekonomik yaraların sarılması ve altyapı sorunların çözümü için de çalışmalar yaptıklarını belirten Atalay, "İzlediğimiz ekonomi politikaları sayesinde tüm vatandaşlarımızın refah düzeyi yükselmiş, geçmişe göre çok daha iyi bir duruma gelmiştir" dedi.
Bölgeler arasında ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme farklarını ortadan kaldıracak, geri kalmışlığın getirdiği işsizlik ve göç gibi sorunlarda rahatlama sağlayacak projelere ağırlık verdiklerine değinen Atalay, bu kapsamdaki Konya Ovası Projesi, Doğu Anadolu Projesi ve Güneydoğu Anadolu Projesinin 2013 yılında bitirilmiş olacağını bildirdi.
Atalay, KÖYDES ve BELDES projeleri için 2005-2009 döneminde ülke genelinde tahsis edilen toplam ödenek tutarının 5.8 milyar TL'ye ulaştığını kaydetti.
Hükümetleri döneminde terörden zarar gören vatandaşların bu zararlarının hızlı, etkin ve adil bir şekilde karşılanması amacıyla özel bir kanun çıkarılarak, terör ve terörle mücadeleden doğan zararlar nedeniyle vatandaşlara 1 milyar liranın üzerinde tazminat ödendiğini bildirdi.
"Kısa, orta ve uzun vadeli tedbirler devam edecek"
"Şehit ve gazilerimizin bu vatan için yaptıkları büyük fedakarlığı biz çok iyi biliriz" diyen Atalay, Şehit ailelerinin ve gazilerimizin tüm meseleleriyle yakından ilgilendiklerini vurguladı.
Atalay, bugüne kadar şehit yakınları ve gazilerden 10 bin kişinin kamu kurumlarında ve özel sektörde istihdam edildiğini belirterek, köylerine dönmek isteyen ailelere yönelik başlatılan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesinin 14 ilde sürdürüldüğünü söyledi.
Atalay, "AK Parti iktidarları döneminde alınan tedbirler sayesinde terör örgütünün ve bu sektörden beslenenlerin istismar ettiği unsurlar ellerinden bir bir alınmakta ve vatandaşlarımıza sahip çıkılmaktadır. Biz terörle mücadele ve demokratikleşme çerçevesinde attığımız bu başarılı adımları kesinlikle yeterli görmüyoruz. Bundan sonraki dönemde de milletimizin hak ettiği demokrasi ve insan hakları standartlarını yakalamaya yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tedbirleri almaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Tedbirlerin, ülkenin tamamını rahatlamaya dönük olduğunu vurgulayan Atalay, şöyle devam etti:
"Zira, biz demokratikleşmenin toplumun bütün kesimlerini kapsadığı zaman başarılı olacağına inanıyoruz. Bu nedenle, demokratik açılımın sloganı 'herkes için daha fazla özgürlük'tür. Biz, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz. Bu, Türkiye'yi zayıflatmaz, tersine güçlendirir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesi korumak, demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin vazifesidir. Hükümetimiz, bu anayasal yükümlülüğün bilinciyle, mevcut insan hakları mekanizmalarını daha etkin hale getirmiştir."
Günlük hayatı kolaylaştırılacak tedbirler
İçişleri Bakanı Atalay, açılım kapsamında yapılan kısa vadeli işlerin yasal düzenleme gerektirmediğini, bu çalışmaların idari tedbirler ve yönetmelik değişiklikleriyle yürütüldüğünü belirterek, orta vadeli çalışmalar doğrultusunda yasal düzenlemelerin yapılacağına dikkati çekti.
Atalay, geçen hafta 18 yaş altındaki tüm çocukların Çocuk Mahkemelerinde yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun tasarısının Meclise sunulduğunu, geçen hafta cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşmesine imkan sağlayan yönetmeliğin yürürlüğe girdiğini bildirdi.
Atalay, "Vatandaşlarımızın kullandığı farklı dil ve lehçelerle ilgili üniversitelerimizde akademik araştırma yapılması, enstitü kurulması ve seçmeli ders konması gibi uygulamalar, bu sürecin önemli yansımalarındandır" dedi.
RTÜK'ün, farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasına imkan verecek kararının önemine de değinen Atalay, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayanların günlük yaşamlarını kolaylaştırmayı amaçlayan; yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının kaldırılması gibi idari tedbirler üzerinde de çalışıldığını bildirdi.
Atalay, "Terörle mücadeleyi aksatmayacak şekilde, bölgedeki insanlarımızın günlük yaşamlarının normalleşmesini sağlayacak bu tür tedbirlerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Diğer yandan, toplumsal ve dini hizmetler dahil, vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarında farklı dil ve lehçeleri kullanmalarının önündeki engeller de kaldırılacaktır" dedi.
Farklı dil ve lehçelerde propaganda
İçişleri Bakanı Atalay, "Bugüne kadar çeşitli sebeplerle isimleri değiştirilen yerleşim birimlerine, yerel talep olması halinde, mevzuat hükümlerine uygun olarak eski isimlerinin verilebilmesine imkan sağlanacaktır. Diğer yandan, siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Söz gelimi, siyasi partilerin seçim çalışmalarında vatandaşlarımızın kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de onlara seslenebilme imkanı verecek gerekli çalışmalar bunlardandır" diye konuştu.
Yeni kurulacak mekanizmalar
Yeni kurulacak mekanizmalar hakkında bilgi veren Atalay, şunları kaydetti:
"Yegane gayemiz, vatandaşlarımızın onurlu, vakur, güvenlik içinde ve özgürce yaşamasını sağlamaktır. Bu bağlamda ilk olarak, oluşturmayı planladığımız insan haklarını korumaya yönelik yeni denetim mekanizmaları var. Bilindiği gibi, Anayasamızın 10. maddesi her türlü ayrımcılığı yasaklamaktadır. Bu hükmün uygulamasını izleyecek bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması insan hakları standardımızın yükselmesine ciddi katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle, birçok demokratik ülkede mevcut olan bağımsız bir Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu, ülkemizde de kurulacaktır. Komisyon, özel ve kamu sektörüne yönelik her türlü ayrımcılık şikayetini ele alarak, etkili bir denetim gerçekleştirecektir. Konu ile ilgili kanun tasarısı yakında Yüce Meclise gönderilecektir.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığını, bağımsız ve sivil bir İnsan Hakları Kurumuna dönüştürmeye yönelik çalışmalar tamamlanmak üzeredir. Kurumun yapısı ve yetkileri, ulusal insan hakları mekanizmalarının tabi olması gereken evrensel esasları belirten Paris Prensipleri ışığında düzenlenmektedir. Bu yeni Kurum da Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu gibi, insan hakları ihlallerini etkili bir şekilde denetleme işlevi görecektir. İnsan Hakları Kurumuna ilişkin kanun tasarısı da yakında Meclise sunulacaktır.
İşkence ve kötü muamele karşısında kararlı duruşumuzun son örneklerinden biri de İşkenceye Karşı BM Sözleşmesinin ihtiyari protokolünün onaylanmasına dair kanun tasarısıdır. Bu protokolün onaylanmasıyla birlikte, işkence ve kötü muameleyle mücadelenin uluslararası denetim boyutu daha da pekişmiş olacaktır. İhtiyari Protokolün onaylanmasını takiben en geç bir yıl içinde Ulusal Önleme Mekanizması kurulacaktır."
İnsan hakları ihlalleri konusu başta olmak üzere kolluk hakkındaki şikayetlerin incelenmesi, izlenmesi ve sonuçlandırılmasını sağlamaya yönelik yeni bir mekanizma oluşturma çalışmasının devam ettiğini bildiren Atalay, "Kurulması düşünülen Bağımsız Kolluk Şikayet Mekanizması, bir yandan işkence ve kötü muamelenin önlenmesine, diğer yandan da güvenlik güçlerimizin haksız yere yıpratılmasının engellenmesine hizmet edecektir" dedi.
"Açılım, dinamik bir süreç"
Atalay, yapılacak değişiklikler ve kurulacak mekanizmaların "etnik kökeni, inancı, cinsiyeti veya siyasi tercihleri ne olursa olsun ülkemiz sınırları içinde yaşayan tüm vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumayı" amaçladığını söyledi.
"Biz bu adımlarla, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi diyoruz" şeklinde konuşan Atalay, bu tür değişikliklerin, Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmek için de gerekli olduğuna değindi.
Şimdiye kadar yapılanların demokratik açılım kapsamında alınan tedbirlerin sadece bir kısmı olduğunu ifade eden Atalay, demokratik açılım kapsamında yapılacakların nihai bir liste şeklinde olamayacağını söyledi.
Atalay, "Çünkü biz demokratik açılımı ucu kapalı bir paket olarak değil, dinamik bir süreç olarak görmekteyiz. Süreç içerisinde ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar ve değerlendirmeler ışığında da gereken her türlü adım atılacaktır. 2002 yılından itibaren de böyle olmuştur" diye konuştu.
"Bu, bir Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir"
"Türkiye'de demokrasinin standartlarını gerçek manada yükseltecek olan şey, demokratik ve sivil bir anayasadır" diyen Atalay, mevcut anayasanın her açıdan toplumun gerisinde kaldığını savundu.
Atalay, şöyle devam etti:
"Bu anayasanın gelişen Türk Milletinin 21'inci yüzyıldaki ihtiyaçlarını karşılayamadığı açıktır. Milletimiz bu anayasayı hak etmemektedir. Bu nedenle, mümkün olan en geniş toplumsal katılım ve mutabakatla, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasanın hazırlanması gerekmektedir. Biz bu değişiklikleri hedeflerken, Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez olan ilk üç maddesinin hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini defalarca açıkladık. Burada bir kez daha belirtmek isterim ki, Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri, devletin üniter yapısı, bayrağı, milli marşı ve resmi dili, bu tartışmaların dışındadır.
Yüce Türk Milleti ve onun değerli temsilcileri huzurunda bir kez daha yüreğimle ifade ediyorum. Demokratik açılım, üniter yapımızı, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak hiçbir unsur ihtiva etmemektedir. Aksine bu, bir Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir."
"Muhalefetin vereceği her katkı, bizim için önemlidir"
Atalay, Genel Kuruldaki konuşmasını şöyle tamamladı:
"Birileri, sürekli milletimizi değişik faktörleri kullanarak, bölmeye, parçalamaya, aralarındaki ihtilafları artırmaya, birbirine husumet ve kin besletmeye hep çalışmıştır ve bu konu bir sürü unsurları kullanmışlardır. Biz, bu fitne unsurlarını önlemek, temizlemek istiyoruz. Milletimizin önünde bu fitne unsurları kalmasın. Birbirlerine bizim geleneksel medeniyet değerlerimizin o yapıştırıcı tutkallarıyla ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, onurlu üyeliğiyle bağlarını daha çok artırsın, kardeşliğini artırsın. Bizim dileğimiz budur. Bunun ötesinde AK Parti'nin 7 yıldır yaptığı bellidir. Daha fazla refah, Türkiye'nin daha fazla büyümesi, uluslararası alanda Türkiye'nin daha güçlenmesi ve hepimizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak daha bir alnımız ak, başımız dik her yerde gezelim. Bugün, bu yönde çok mesafe aldık.
Yüce Meclis, bütün Türkiye'nin meselelerinin konuşulduğu, olgunlaştırıldığı, karar verildiği bir kutlu çatıdır. Bu konuyla ilgili yola çıktığımız günden beri Hükümet olarak hep bu çatıya işaret ettik. Bu konular gelir orada görüşülür. Biz de bugün huzurlarınızda bu bilgileri arz etmiş oluyoruz. Bu vesileyle, verilebilecek her katkı bizim için önemli. Gelin hep beraber bir şefkat dilini, bir kardeşlik dilini bu Meclis olarak Türkiye'ye sunalım, vatandaşlarımıza sunalım. Bizim beklediğimiz budur. Muhalefetin vereceği her katkı, bizim için önemlidir."