Atalay'dan Kılıçdaroğlu'na köstebek yanıtı
Beşir Atalay, Kılıçdaroğlu'nun 'köstebek' ithamlarına "Hiçbir davayla ilgili yönlendirmem olmadı" cevabını verdi.
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Deniz Feneri e.V soruşturmasıyla ilgili kendisine yönelik iddialarına ilişkin, "Şahsıma atfen dile getirilen bu iddialar külliyen yalandır, iftiradır" dedi. Adalet Bakanlığı ise Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları için "Gerçek dışı" dedi.
Atalay, yaptığı yazılı açıklamada, 2 Eylül tarihinde bazı gazetelerde şahsı ve bakanlığını ilzam eden bazı haberler üzerine yazılı bir açıklama yaptığını, iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu ifade ettiğini anımsattı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada benzer iddiaları tekrar gündeme getirdiğini ve şahsına yönelik iftiralarda bulunduğunu ifade eden Atalay, şunları kaydetti:
"Bir kez daha ifade ediyorum; İçişleri Bakanlığım döneminde, öncesinde ve sonrasında devam eden hiçbir dava veya soruşturmayla ilgili herhangi bir yönlendirmem kesinlikle söz konusu olmamıştır. Şahsıma atfen dile getirilen bu iddialar külliyen yalandır, iftiradır.
CHP'nin yalan ve iftiradan medet uman bir yaklaşım içine girerek, şahsıma ve AK Parti hükümetine karşı bu derece sakil bir karalama kampanyasına başvurması Türk siyaseti açısından büyük bir talihsizliktir."
'Masum insanları suçlu ilan etmek, ahlak yoksunluğudur'
Kılıçdaroğlu'nun halkı ilgilendiren ülke meseleleriyle ilgili ciddi bir söylem geliştiremediğini ifade eden Atalay, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"CHP Genel Başkanı'nın, parti içi rahatsızlıkları geri plana düşürmek için sarıldığı bu yöntem siyasetimiz açısından ciddi bir seviye kaybıdır. CHP Genel Başkanı'nın kendisini 'hafiye' gibi konumlandırmasının ucuz ve düşük düzeyli bir durum olması, CHP yönetiminin takdirinde olan bir konudur. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu'nun söyleminin hukuk devleti anlayışı açısından doğurduğu sakıncalar ve tehlikeler, tüm kamuoyu açısından gözardı edilemeyecek bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Öncelikle şu hususları vurgulamak durumundayım. Devam etmekte olan bir soruşturmayla ilgili yorum ve değerlendirmede bulunmak suçtur. Masum insanları suçlu ilan etmek, onur ve haysiyetleriyle oynamak hem suçtur hem ahlak yoksunluğudur. Gizli olan soruşturma dosyasından bilgiler aktarmak, sızdırılan bilgileri henüz doğruluğu bilinmeden ve avukatların dahi bilgisi olmadan kamuoyuyla paylaşmak hukuk ihlalidir."
Atalay, bu hassasiyetleri gözetmenin, hukuka saygısı olan ve vicdan taşıyan herkesin görevi olduğunu kaydetti.
'Dava hakkımızı saklı tutuyoruz'
Çok eski dönemlerdeki ticari ortaklıkları, bugün gündemde olan konuyla irtibatlandırmanın, büyük bir saptırma, açık bir hezeyan olduğunu belirten Atalay, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"1999 yılında bir grup medya mensubuyla gazete çıkarmak maksadıyla kurduğumuz şirketteki sembolik (1 TL) değerdeki hissemi 2000'de devretmiştim, zaten bu şirket de herhangi bir faaliyette bulunmadan atıl hale gelmişti.
Sayın Kılıçdaroğlu, eğer bir köstebek arıyorsa mesleğine ihanet ederek, gizli soruşturma dosyasını sızdıran ve masum insanlara iftira atanlara bakmalı, onların bu gayrimeşru eylemine çanak tutmaktan dolayı esef duymalıdır.
Hukuka saygılı olan herkese düşen görev, yargılamanın tamamlanarak, adaletin tecelli etmesini beklemektir. Biz de şahsımıza yönelik ithamlara ilişkin dava açma hakkını saklı tutarak, devam eden sürecin hakkaniyete uygun şekilde neticelenmesini bekliyoruz."
Adalet Bakanlığı da yalanladı
Adalet Bakanlığı, Erzurum Cumhuriyet savcılarıyla ilgili iddialar hem de Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarının durumunun defalarca kamuoyuna açıklandığını belirterek, buna rağmen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "konunun mahiyetini bilmesine rağmen gerçeğe aykırı açıklamalarda bulunduğunu" bildirdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında, "Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait kararın Cumhuriyet savcıları tarafından kapatıldığı, bunun üzerine Adalet Bakanlığının müfettiş görevlendirdiği, ancak söz konusu savcıların görevden alınmadığı" şeklinde bir açıklama yaptığı anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait arama kararının Cumhuriyet savcıları tarafından kapatıldığı konusu daha önce gündeme getirilmiş ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Aralık 2009 tarihinde bir basın açıklaması yapmıştır. Söz konusu basın açıklamasında, mahkeme kararında geçen şüphelilere ait isim ve adreslerin, delil karartma durumunun önüne geçilmesi amacıyla sadece Erzincan'a faksla gönderilen metin üzerinde yapıldığı, Erzurum'dan Erzincan'a gidildiğinde kararın aslının ilgililerle paylaşıldığı vurgulanmıştır. Dolayısıyla bu olayda, iddia edildiği gibi mahkeme kararının değiştirilmesi ve mahkemenin iradesine aykırı bir uygulamanın yapılması söz konusu değildir. Bu husus Adalet Bakanlığı müfettişlerince yapılan incelemede de tespit edilmiştir."
Açıklamada, "Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar hakkında ise mahkeme kararının bazı bölümlerini kapatıp belgede tahrifat yaparak mahkemenin iradesine aykırı uygulamaya neden oldukları" gerekçesiyle HSYK 2. Dairesi tarafından, disiplin yönünden yazılı savunmalarının alınmasına, cezai yönden haklarında kovuşturma yapılmasına karar verildiği hatırlatıldı.
Savcıların Adalet Bakanı tarafından görevden alındığı iddiası
Erzurum Cumhuriyet savcıları ile Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların durumunun tamamen farklı olduğu ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarının Adalet Bakanı tarafından görevden alındığı iddiasını gündeme getirmiştir.
Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili olarak şüpheli avukatları tarafından savcılar hakkında yapılan şikayet başvuruları üzerine, söz konusu iddialar HSYK müfettişlerince incelenmiş ve mahkeme kararındaki bazı bölümlerin üzerinin kapatılarak mahkemenin kararına aykırı uygulamaların yapıldığı tespit edilmiştir. Bunun üzerine HSYK tarafından gerekli adli ve idari süreç başlatılmıştır. Müfettişlerce, inceleme yapılıp soruşturma aşamasına geçilmesi üzerine ilgili savcılar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Deniz Feneri soruşturmasından alınmıştır. Cumhuriyet savcılarının Adalet Bakanı tarafından görevden alındığı iddiası tümüyle gerçek dışıdır.
Hem Erzurum Cumhuriyet savcılarıyla ilgili iddialar hem de Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcılarının durumu defalarca kamuoyuna açıklanmasına ve Sayın Kılıçdaroğlu'nun da konunun mahiyetini bilmesine rağmen gerçeğe aykırı açıklamalarda bulunmasını kamuoyunun takdirine sunuyoruz."