ATASAV'dan Mukaddime toplantısı
Ataşehir'de kurulan ve ilçenin ilk ve tek vakfı olma özelliğini taşıyan Ataşehir Sosyal, Ekonomik Araştırmalar ve Eğitim Vakfı, her ay düzenlediği bilimsel toplantılarıyla dikkatleri üzerine çekiyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - ATASAV Mütevelliler Kurulu Başkanı Sefa Sarısoy'un girişimleri ile başlatılan bilimsel toplantılarda, Nisan ayının konusunu 1332-1404 yılları arasında yaşayan mantık, felsefe, matematik, tabiat bilimleri, dil bilimleri, şiir ve edebiyat çalışmalarıyla ün yapan, sosyolog tarihçi İbn-i Haldun ve dev eseri Mukaddime'ye ayıran ATASAV, Üniversitelerimizin işbirliği ile geniş bir katılım sağlıyor. Bostancı Green Park Otel salonlarında düzenlenen toplantıya konuşmacı olarak Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. İhsan Fazlıoğlu katıldı.
Moderatörlüğünü Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Gülay Ogün Bezer'in yaptığı toplantıya Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Aykut Toros da katıldılar. Toplantı da ayrıca, akademisyenler, sosyoloji ve tarih araştırmacıları, konuya ilgi duyan Ataşehirliler katıldı. Toplantı sonrası konuklar düzenlenen kokteyle ağırlandılar. Toplantının açış konuşmasını yapan ATASAV Mütevelliler Kurulu Başkanı Sefa Sarısoy, modern tarihçiliğin, siyasal bilimlerin, sosyolojinin kurucusu olarak gösterilen İbn-i Haldun'un, Mukaddime adlı ünlü eseriyle çağımızın felsefi, sosyolojik, matematik ve tarihi gelişimine de ışık tuttuğunu söyledi. ATASAV'ın bilimsel toplantılar ile tarihin arka yüzüne bakış açısı getirmeyi amaçladığını ifade eden Sefa Sarısoy, Mukaddime eserinin de "Acaba bugün böyle bir eser var mı?" sorusunu akıllara getirdiğini ifade etti. Konuşmacı Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. İhsan Fazlıoğlu, 7 ciltlik bu dev eserde, felsefi, tarihi, sosyolojik, siyasal, din, iktisat, ilim ve insan aklı ve sınıflandırılmasına yönelik görüşler ile tahliller bulunduğunu belirtti.
İbn-i Haldun'un siyaset biçimlerini, akli siyaset, medeni siyaset ve dini siyaset olarak sınıflandırdığına işaret eden Prof.Dr. Fazlıoğlu, bu bölümde şunları söyledi:
"Haldun'a göre akli siyaset insanların akılları ile bulup koydukları kanunlar aracılığıyla devleti yönetmeleridir. Ancak akli siyaseti de ikiye ayırır. Birincisi akla ve bilgiye dayandıpı için iyidir. İkincisinde ise devlet yönetimi cebir ve şiddete dayanır. Bu siyeset akli siyasetin kötü bir biçim olduğu halde çok sayıda devlette uygulandığının altını çizer. Haldun, medeni siyasetin filozofların ileri sürdükleri bir siyaset biçimi olarak tanımlar ve idare eden bir otorite olmaksızın, insanların barış ve huzur içinde yaşadığı bir sistem olduğunu söyler Böyle bir sistemin gerçekleşmesi için fertlerin fazilet ve bilgi sahibi olmaları gerekir ki, pratikte bunun gerçekleşmesi ihtimalden öte bir şey değildir. Dini siyaset ise devletin peygamber tarafından bildirilmiş Tanrı buyrukları ile idare edilmesidir."
İbn-i Haldun'un görüş ve düşünceleriyle de Osmanlı tarihçilerini etkilediğini anlatan Prof. Fazlıoğlu, şöyle konuştu:
"Örneğin Katip Çelebi'nin (Ö.1657) Dusturu'l Amel adlı eserinde Osmanlı devletinin gerilemesini açıklarken, İbn-i Haldun'dan etkilendiği görülüyor. İlk Osmanlı vakünivisi Mustafa Naima Efendi'nin (ö.1716 Hicri 1000 yılından sonraki olayları anlattığı "Naima Tarihi" adlı eserinde Haldun'un tarih anlayışını benimsediği dikkati çekiyor. 19. Yüzyılın en önemli Osmanlı tarihçisi Ahmet Cevdet Paşa'nın 12 ciltlik Tarh-i Cevdet adlı eserinde, topluma bakışının, İbn-i Haldun'la paralellik gösterdiği gözden kaçmıyor".