Avrupa Birliği anlaşması uyarınca rekabet ve asgari hizmet bedeli uygulamaları

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İhap SUBAŞI

Bu husustaki tespitlerimden, dolayı bazı kesimlerimizi rahatsız etmiş olacağımdan peşinen özür dileyerek, konuya girmek istiyorum. Avrupa Birliği deklerasyonunda şöyle diyor:

"Asgari hizmet bedeli ilk olarak, 1859 senesinde, Fransa'da 3.üncü Napolyon tarafından kanunlaşarak yürürlüğe girdi" Asgari ücret Avrupa'da, Fransızca yayında ilk not olarak böyle düşülüyor. Asgari ücret konusunaki, ilk uygulamalara, Avrupa Birliği içinde böye bir iz sürdürülüyor.

Devamla:

"Uygulandığı hizmet sektörü, avukatlık büroları olmuştur. 3. Napolyon hukuken kendini savunmak durumunda olan ancak gelir düzeyi ve varlığı avukatlık ücreti ödemeye müsait olmayan vatandaşlara devletin bedelini ödemek sureti ile avukat tahsis etmeyi kanunlaştırınca bu durumlarda devletin avukatlara ödeyeceği bedel belirlemek üzere asgari hizmet bedeli oluşturmuştur" deniliyor.

Devamla:

"Böylece 1789'da yürürlüğe giren insan hakları bildirisinin "her insan kendini savunma hakkına sahiptir" maddesinin uygulanabilirliğini sağlamıştır. Tabii ki halen gümrüğümüzde geçerli olan bu kanun çerçevesinde belirlenen asgari hizmet bedeli uygulanan piyasa değerinden çok düşük bir mertebe de belirlenir." "1950'lerden itibaren anti-trust ve anti-tekel kanun taslaklarını görmeye başlıyoruz. Akabinde rekabet kurulları kurulup, haksız rekabeti ve rekabet yokluğuna karşı mücadele başlatılmıştır" deniliyor.

"Ancak, bir ikinci sebep göz ardı edilmemelidir. O da gayri meşru işletmelerin söz konusu sektörlere girmesi veya var olan işletmelerin kısmı olarak kanunları ihlal etmesidir. Bu hem tüketiciye, hem sektöre, hem de devlete mali zararlar vermektedir. Asgari hizmet bedeli yüksek tespit edilmiş bir sektöre giren ve gayri meşru olarak işlem yapan şirketlerin giderleri daha düşük olacağından hizmet fiyatlarını düşürüp piyasanın belli bir kısmını ele geçirmesi kolaydır. Asgari hizmet bedeli belirlenmesi buna olanak sağlamakta, gayri meşruluğu teşvik etmektedir. Hem tüketici hizmet kalitesinde, asgari hizmet bedeli uygulayan sektör kuruluşları müşteri ve dolayısıyla gelir kaybından, devlet ise vergi tahsilatı kaybından ciddi mertebelerde zarar görecektir." Çok önemli bir noktaya parmak basılıyor.

"Avrupa Birliği hukuk anlayışı çerçevesinde sadece gayri meşru faaliyette bulunan şirket ve şahısların da aynı cezaya tutuldukları unutulmamalıdır. Bölerek faydalananlara cezai öngörülmemesi herhangi bir uygulamanın taraflı olarak nitelendirilmesine sebebiyet verir."

"Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa Birliği üyeliğine başvurmuş. Avrupa uyum yasalarını uygulamayı taahhüt etmiştir. Bu çerçevede İnsan Hakları'ndan başlamak üzere, özelleştirme, rekabet kurulu gibi kurumlarda ilerlemeler kaydetmiştir." Ve de, "AB Komisyonu, İtalya'da 1993 senesinde, Gümrük Müşavirlerinin uyguladığı minimum hizmet uygulamasının para cezası vermeden yasakladı. İtalya'nın itirazı üzerine görülen dava 18 Haziran 1998 tarihli Aurduino Davası emsal olarak, kabul edilerek, gümrük müşavirlerinin uyguladıkları minimum hizmet bedeli uygulamasını AB anlaşmasına aykırı bulunup uygulamaya son verilmiştir."

Böyle diyor, paragraf, paragraf sunduğum, AB deklarasyonunda. İşte, okurlarım bu ahval ve şerahatte, bizim uygulamaya koyduğumuz, asgari ücret tarifesi, ortak pazardaki serüveni böyle bir iz takip edip, sürüyor. Serbest piyasa koşullarında, rekabet oluşumunun önünü tıkayan böylesi bir uygulama, mesleğe ne getirir, meslekten ne götürür, yönüyle de, düşünce dağarcığımızda, sorgulanması gereken bir konu olduğunu önemle vurgulamak istiyorum. Tabii ki, dernek ve müsteşarlığımızın kararlarını, hiyarirşik düzen içinde, kanuni olarak uymak, gerektiğini savunarak.

Bu konularda ilginizi çekebilir