Ayrışan ‘merkez’ler
Burak Demirpehlivan / Saxo Capital Markets
FED’in varlık alımlarını azalttığı ortamda Avrupa Merkez Bankası’nda (AMB) defl asyon riskini reddeden bir tavırdan, daha gerçekçi davranmaya hazır bir yaklaşıma geçiş oldu. Açıklamalar ile AMB’nin genişlemeci bir adımla geleceği tartışılmakta. Bu da Draghi’nin silahları arasına faizin dışında sterilizasyona devam etmemek, varlık alım yapısı veya şartlı fonlama (funding for lending) gibi seçenekleri sokuyor. Bunların arasında en heyecan verici ve realist olanı şartlı fonlama uygulamasının oluşturulmasıdır, demek yanlış olmaz.
Kıta Avrupa’sının ekonomisinin %90’dan fazlasını ve istihdamın yaklaşık %85’ini oluşturan KOBİ’leri şart koşan bir fonlama programının orta-uzun vadede Avrupa’nın kronikleşen işsizlik sorununa çözüm olma ihtimali, yani bir merkez bankası adımının ekonomide yansıma bulma ihtimali daha yüksek. Yakın geçmişe baktığımızda atılan birçok adımın ekonomide net bir etkisi olduğunu söylenemez. Ayrıca bu adımı uygulayan bir örnek de mevcut. İngiltere Merkez Bankası istihdama etki edebilmek adına KOBİ’lere çevirdiği bir şartlı fonlama uygulaması kullanıyor. Şu aşamada sert bir dönüşüm yaratmasa da KOBİ kredilerindeki azalımı yavaşlatmış görünüyor. Gelen olumlu makroekonomik veriler de umut verici.
Peki, AMB bunu kolay bir şekilde uygulayabilir mi? Hayır. Kısa vadede faizde değişiklik veya sterilizasyona devam etmemek adımları daha muhtemel görünüyor. Buna gelecekte atılacak yeni bir genişlemeci adım ile ilgili ipucu vermeyi de ekleyebilir. Birlik içerisindeki ülke KOBİ’lerinin krediye uzaklıkları aynı değil. Bu durum Sterlin’deki kuvvetlenmenin sürebileceği bir geleceği öne çıkarırken, Avrupa’nın genişleme ihtimali ile Euro için baskı anlamına geliyor. Türkiye’de ise Merkez Bankası’nın faiz indirim ihtimali gündemde...
ABD faizlerinin volatilitesinde bir yavaşlama mevcut ancak faiz indirimini destekleyecek kadar zayıf bir tablo bulunmuyor. Gelişmekte olan para birimleri yeniden baskı ile karşılaştıkları bir dönemdeler. Değerlendikleri dönemde yalnızca agresif faiz artışı fiyatlamasının fazlası geri verilmiş oldu. Şu aşamada dolar/TL yeniden yükseliş yönünde ivme kazanıyor ve 2.20-3.0 bölgesini radara sokuyor. Olası bir faiz indirimi katalizör görevi görüp yükselişi hızlandırabilir. Bu noktada ABD faiz volatilitesindeki sakinlik ve Avrupa-İngiltere ayrımı sterlin/ TL çiftini dolar/TL’nin önüne çıkartmakta. Aybaşından bu yana izlediğimiz performans da bunu göstermekte. TCMB’nin faizde bir değişime gitmemesi ise ani bir yükselişten ziyade yatay pozitif seyrin sürmesine neden olabilir.