Bahçeli'den Davutoğlu'na 'Kürtçe' tepkisi
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Türkçemiz kadar güzel Kürtçemizi de öğrenmek istiyorum' diyen Başbakan Davutoğlu'na yüklendi. "Bu tamı tamına siyasi cinayettir" dedi
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eleştiren Devlet Bahçeli, "Ayağının tozuyla hafta sonu partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerine katılan Başbakan, hiçbir vicdan sahibinin kabullenemeyeceği skandal sözlere imza atmış, PKK'ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür. Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir. Türkiye gözlerini yummak üzeredir, Beştepe Hanedanlığının kuklası olan Davutoğlu başka havalardadır" dedi.
Bahçeli, 13 yıla giren AKP iktidarı, çiftçimizi yalnızlığa terk etmiş, acımasızca unutmuş, yoksulluğun ve sefaletin kilerine kapatmıştır. Bugün köylerde hüzün vardır. Huzursuzluk, geçim darlığı, gelir yetersizliği, devasa sorunlar, borç yükü her köyümüze, her köylümüze sinmiş ve sirayet etmiştir. Traktörler boşa çalışmaktadır. Şunun şurasında ne kalmıştır; biçerdöverlerle biçilen yine tefeciye, yine aracıya, yine tarım kredi kooperatiflerine ve bankalara teslim edilecektir. Bu tablo, kör bir çıkmaz, vahim bir kısır döngüdür. Besmeleyle saçılan tohumdan geriye sadece sapı kalmaktadır. Bağların, bahçelerin, bostanların neşesi kaçmış, verimi düşmüştür. AKP, çiftçiyi yüz üstü bırakmıştır. AKP, çiftçiye yüz çevirmiştir" dedi.
"Kaçakçı Rıza değil, Balıkesirli Rıza mağdurdur"
Bahçeli, "Saraydaki Recep değil, Ermenek'teki Recep mağdurdur. Mağdur villalarda yatıp, hortumlarla ayağa kalkan sonradan görme çocuklar değil, gariban yavrularıdır. Kaçakçı Rıza değil, Balıkesirli Rıza mağdurdur. Rüşvetçi bakanlar, rezilliğe batanlar değil; yoksulluğun ayazında buz kesmiş, işsizliğin karanlığında kalmış milyonlar mağdurdur. Saraya kilitlenmiş, saraya kapatılmış Davutoğlu değil, evlatlarımız, gelecek nesillerimiz mağdur ve mahcuptur. Millete gelince yok diyen, başka coğrafyalara gelince israfın dibini boylayan; çiftçimiz isteyince azarlayan, Suriyeli sığınmacılara milyar doları harcayan bu iktidarın emin olunuz ki yatacak yeri, kaçacak deliği yoktur. Türk çiftçisi artık bunları görmeli, hesabını buna göre yapmalıdır. AKP'yi tanımalı, bu çorak, verimsiz, kuru, taş kalpli zihniyeti nadasa bırakmalı, demokrasi tırpanıyla kesip budamalıdır. Hükümet bahane üretmemeli, kalan siyasi ömründe, çiftçiye ürettiğinin karşılığını, dünya gözüyle hakkını ve helalini vermelidir. Her şey açıktır, çiftçimizin sırtında kambur üstüne kambur vardır" diye konuştu.
"Başbakan, Diyarbakır ve Batman'da skandal sözlere imza attı"
Türkiye'nin toprak bütünlüğü sorgulanmakta, milli ve üniter devlet yapısı ihanet kampanyası eliyle sarsılmaktadır. Türk milletinin kardeşliği yargılanmakta, varlığı operasyon geçirmektedir. Dünümüze sövülmekte, bugünümüze sataşılmakta ve saldırılmaktadır. Güvenlik duvarlarımız tahrip ve talan edilmektedir. Başbakan ve Hükümeti rotayı şaşırmış, çizmeyi aşmış, milli sabır ve tahammülleri çatlatacak noktaya kadar zorlamıştır. Ayağının tozuyla hafta sonu partisinin Diyarbakır ve Batman kongrelerine katılan Başbakan, hiçbir vicdan sahibinin kabullenemeyeceği skandal sözlere imza atmış, PKK'ya şirinlik yapacağım derken milli haysiyet ve mahşeri vicdanla bir kez daha ters düşmüştür. Davutoğlu ne konuştuğundan, ağzından çıkanın nerelere varacağından ya habersizdir, ya da yıllarca gizli ve potansiyel bir bölücü olduğunu özenle saklamayı başarmıştır. Başbakan Diyarbakır'da 'güzel Türkçemizi güzel Kürtçemizle kardeş kılmaya geldik' diyecek kadar bayağılaşmış ve fikren şarampole uçmuştur. Arkasından gazetecilere verdiği mülakatta; 'güzel Kürtçemizi öğrenmek isterim, eve bir gramer kitabı aldım' diyerek şuursuzluk yolculuğunu sürdürmüştür. Evine ne alacağı, neyi okuyup öğreneceği Başbakan'ın bileceği bir şeydir" dedi.
"Türk milletinin dili Türkçe'dir ve bu gerçek değişmeyecek"
Bahçeli, "Cami'ye gidince namaz kılan, Kilise'yi görünce mum yakan Davutoğlu'nun kırdığı pot bini aşmış, yediği herze kırkı geçmiştir. Mersin'de Yörük sömürüsü yapan, Osmaniye'de Hz. Yesevi'ye ve Yörük duasına tutunan Davutoğlu'nun Diyarbakır ve Batman'da yüz ve karakter nakliyle başka bir kılığa bürünmesi kendisi ve siyasi zihniyeti adına fecaattir. Davutoğlu'nun, Türkçe'yle Kürtçe'yi iki eşit kefeye koyması, bunu da süsleyip püslemesi nadir görülecek bir ruhsuzluk, ender rastlanacak yozlaşma halidir. Bizim kimsenin ana dilinde gözümüz yoktur, buna yönelik söyleyecek bir sözümüz de olmayacaktır. Kim olursa olsun anasının diliyle duyacak, onunla konuşacaktır.Bu herkesin en tabii insan hakkıdır. Buna hürmet ve riayet ederiz. Ancak Türk milletinin dili Türkçe'dir ve bu gerçek değişmeyecek, değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir" dedi.
"Nitelikli bölücü provokasyon"
"Davutoğlu'nun Kürtçe öğrenme merakı bir ihtiyacın ürünü olmaktan çok milletimizin arasına nifak sokma çabasının eseridir" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü ; "Bir defa dil varsa ve bu dil devlet ricali tarafından teşvik edilip milli dilin karşısına çıkarılıyorsa bölünme zehri bünyeye yayılmış demektir. Davutoğlu'na sorarım, Türkçe'ye kardeş dil olarak Kürtçe'yi görüyorsan, Türk milletinin muadili olarak hangi milleti kabul ediyorsun? Dil bir millettir, dil bir şuurdur, dil bir kimlik nişanesidir. Türk milletinin dili Türkçe olduğuna göre, Davutoğlu'nun güya kardeş dili kime, hangi millete aittir? Başbakan ve saraydaki hamisi Kandil ve İmralı'yla birlikte amaç ve emel birliği yapmış; yeni bir millet inşa etmek için devreye çoktan girmişlerdir. Bu vahim gelişme Türk milleti için öldürücü nitelikli bölücü provokasyondur. Hükümet bin yıllık hukuku parçalamak için tuzak kurmaktadır. Ve bu yeni bir şey de değildir. Kürt kökenli kardeşlerimin ana diline önem veriyor, kullanmalarının önünde engel görmüyoruz. Bu tartışmasızdır. Ne var ki, Türkçe'nin karşısına mahalli düzeyde bir dilin çıkarılmasını milli birlik ve bütünlük açısından sakıncalı buluyor, yıkıcı olarak değerlendiriyoruz."
"Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir?"
Bahçeli, "Davutoğlu, doğduğu ve büyüdüğü topraklara mühür vuran ve rahmet, minnetle andığımız Karamanoğlu Mehmet Bey'in kemiklerini sızlatmış, Türkçe'nin kanına girmiştir. Osmaniye'de Ahmet Sani olduğunu anımsayan, Diyarbakır'da serok Ahmet olmayı yüzünde gülücükler açarak benimseyen Davutoğlu, gerçekte kimdir, kimlerdendir? Başbakan saraya zimmetlenmiş, mizaç ve meşrebini saraya göre sabitlemişse, kendisine diyeceğim şudur: Sayın Davutoğlu, inanma dostuna, saman doldurur postuna" dedi.
"Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kaldı"
Bahçeli, "Bildiğiniz gibi, geçen hafta dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması yapılmıştır. AKP, hırsızlığı onaylamış, rüşvetçilere can simidi uzatmıştır. Sonuç ne olursa olsun, eski bakanlar aklanmamış, bilakis millet vicdanında mahkum olmuşlardır. 17 Aralık savcısının geçtiğimiz günlerde bazı gazetelere verdiği beyanatlar, aslında malumun sadece ilanıdır. Sarayda oturan zata kadar uzanan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının niçin bu kadar rahatsızlık yarattığı daha da berraklaşmıştır. Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında Yüce Divan konusunda anlaşmazlık çıktığı iyice ortaya çıkmıştır. Şayet Yüce Divan yolu açılırsa, kirli çamaşırların saçılacağını söyleyen rüşvet faili bakanlara, 'saçılırsa saçılsın' diyerek rest çeken Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kalmıştır. Çünkü 17-25 Aralığın göbeğinde Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu savcının ifşaatıyla açıklık kazanmıştır" diye konuştu.
"17-25 Aralığın kara kutusu bize göre kaçak ve karanlık saraydadır"
Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı; "17-25 Aralığın kara kutusu bize göre kaçak ve karanlık saraydadır. Bu kara kutu açılmadan adalet yerini bulmayacak, 17-25 Aralık defteri kapanmayacaktır. Dört eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi yönünde oy kullan AKP'nin değerli milletvekilleri; ayetlerle alay eden, rüşvet aldığı 700 bin liralık saati koluna takmaktan utanmayan, İranlı kaçakçının emrine giren eski bakanları gönüllerinden çıkarmışlardır. Başbakan Davutoğlu'nun, TBMM'deki oylama sonucuna '17-25 Aralık darbesinin tescili' yorumu getirmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'hayırlı olsun sözleri' yüzsüzce yapılan değerlendirmeler olarak hatırlanacaktır.Vicdanlarının sesini dinleyen milletvekillerine 'tuzluk, paralel kalıntı, darbe sevici, namert' diyerek aşağılamak bir defa aziz milletimize hakaret, AKP'nin kendisini inkar, siyasi ahlaka acımasız bir hücum olup kimseye yaramayacak, kimseye bir şey azandırmayacaktır. 17-25 Aralığı darbe teşebbüsü, algı operasyonu, psikolojik hareket gibi akıl almaz şekilde kirletmeye kalkışanların millet nezdinde karşılıkları yoktur, olmayacaktır. Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonu yarım kalmış, amacına ulaşamamıştır. Allah'ın izniyle 7 Haziran sonrası bu hukuki süreç yeniden başlatılacak, boğazından haram lokma geçen kim varsa burnundan fitil fitil getirilecektir. Bu da Milliyetçi Hareket Partisi'nin sözüdür" dedi.
"Onu adam yerine mi koyuyorsun sen?"
AK Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz'ın kendisi için söylediği sözlerin sorulması üzerine Bahçeli, “Muhatabımız değildir. Bu soruyu nasıl soruyorsunuz. Onu adam yerine mi koyuyorsun sen?" diye cevapladı.