Bahçeli'den ABD'ye: Verin hain Gülen'i, alın telefonu

MHP Genel Başkanı Bahçeli’ ABD’nin tutuklu konsolosluk görevlisinin telefonunu istemesine tepki göstererek “Madem telefon bu kadar önemli verin hain Gülen’i alın telefonu” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MHP Lideri Devlet Bahçeli, ABD’nin tutuklu konsolosluk çalışanının telefonunu istemesi ile ilgili olarak “Madem konsolosluk çalışanın telefonu bu kadar değerlidir verin haini Gülen'i alın telefonu. Sabahlara kadar IŞİD'ten FETÖ'ye, PKK'dan YPG'ye kadar önünüze gelen terör örgütleriyle konuşun, anlaşın, uzlaşın, özlem giderin. Kontörünüz biterse milletvekili maaşımdan harcamalarımdan kısıtlama yaparak söz veriyorum ben size göndereceğim. Telefon alamazsanız sözüm söz olsun yeni bir telefon alıp Rakka'ya göndereceğim” şeklinde konuştu. 

Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

Yurt içinde ve dışında teröristlerin tepesine milletin azametinin "ateş gibi yağdırıldığını" belirten Bahçeli, "Hepimizin dikkat etmesi gereken husus, TSK'yı siyasi tartışmaların içine çekmekten, yıpratmaktan, zan ve töhmet altına almaktan süratle kaçınmaktır." uyarısında bulundu.

"Bugünkü hassasiyet düzeyi yüksek ortamda, bilhassa Genelkurmay Başkanımızı ve komuta kademesini maksatlı şekilde tariz ve taciz etmek ahlaksızlıktır." ifadesini kullanan Bahçeli, "Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. 15 Temmuz’da korkusuzca direnmiş, darbecilere tamam dememiş bir komuta heyeti üzerinde kuşku uyandırmak, ipe sapa gelmez yorumlarla dedikodu yapmak bize göre utanmazlıktır." dedi.

Bahçeli, "Türkiye'nin etrafının mayınlarla döşendiğini; kimin eli kimin cebinde olduğu, kim kiminle düşüp kalktığının, kimin kime teşrifatçılık yaptığının hepten karıştığını, manzaranın kaotik bir durum aldığını" dile getirerek, "Rakka’ya ön kapıdan sokulan IŞİD, arka kapıdan PKK’nın mihmandarlığıyla adeta elini kolunu sallayarak çıkıp gitti. Sonuçta, Rakka PYD-YPG’nin denetim ve kontrolüne girmiş oldu. Ardından, bebek katilinin poster ve fotoğrafları düzenlenen uydurma, sefil ve rezil kutlamalarla meydanlara asıldı, terörizm ABD müşahitliğinde gövde gösterisi yaptı." diye konuştu.

Rakka'nın danışıklı dövüş halinde, bir terör örgütünden alınıp diğerine teslim edildiğini, bunun bir kepazelik, seviyesiz bir skandal olduğunu belirten Bahçeli, "ABD Büyükelçiliği tepkiler üzerine 'PKK, yabancı terör örgütleri listesinde yer alan bir örgüttür ve Öcalan, PKK ile bağlantılı terörizm faaliyetleri yüzünden Türkiye'de hapiste bulunmaktadır. Saygı görmeye değer bir şahsiyet değildir' diyor. Bunu Rakka meydanlarında katilin posterlerini astırmadan düşünecektiniz. Yazıklar olsun, geçti borun pazarı, sürün merkebinizi Kandil’e." ifadelerini kullandı.

"Kontörünüz biterse ben göndereceğim"

Bahçeli, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunda irtibat görevlisi olarak çalışan ve 4 Ekim’de tutuklanan tartışmaların odağındaki Metin Topuz'a ait cep telefonunun yeni bir kriz çıkardığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"ABD bu cep telefonun ve sim kartının iadesini bir nota eşliğinde Türkiye’den istemiştir. Pensilvanya’daki hoca görünümlü teröristbaşını iadeye yanaşmayan, onca delile, onca kanıta rağmen 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüne tam olarak inanmayan ABD, telefon isteyerek şaka mı yapmış, yoksa kafa mı bulmuştur?

Darbecileri Türkiye’ye vermeyen ABD, kala kala telefona mı kalmış, gözü telefona mı takılmıştır? Madem telefon bu kadar değerlidir, o zaman verin hain Gülen’i alın telefonunuzu, üstelik tepe tepe kullanın, sabahlara kadar IŞİD’den FETÖ’ye, PKK’dan YPG’ye kadar önünüze gelen terör örgütüyle konuşun, anlaşın, uzlaşın, özlem giderin. Kontörünüz biterse yüksünmeden, milletvekili maaşımdan fedakarlık yaparak, kişisel harcamalarımdan kısarak, söz veriyorum ben size göndereceğim. Yok, telefonu alamazsanız, hükümet buna aldırış etmezse, hemen yaka silkmeyin, yine sözüm söz olsun, yeni bir telefon alıp kargoya vereceğim ve Rakka’ya göndereceğim. Nasılsa anında elinize geçer, nasılsa hemen size ulaşır. Merak ediyorum, bu kadar mübalağa ve marazi olayların arasındaki hakikat kırıntılarını hangi teleskopla görüp keşfedeceğiz?

ABD kararını vermelidir; dost muyuz, düşman mı? Müttefiksek eğer, stratejik ortaksak eğer, herkes bunun gereğini yapacak, sorumluluğunu yerine getirecek ahlak, siyaset ve erdemi derhal göstermelidir. Oyalamaya, oyalanmaya, oyunlara gerek yoktur, vakit de kalmamıştır."

“Atatürk’e sövmek, bunların mesleğidir”

Bugün başka yönleriyle büyük bir tehdit olarak ortaya çıkan yeni sömürgeciliğe karşı çare arayan milletin muhtaç olduğu mesajın, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının anlamında saklı olduğunu ifade eden Bahçeli, Cumhuriyet'ten intikam almak için kuyrukta bekleyen çürümüşlerin herkesin malumu olduğunu belirtti. Bahçeli, şöyle konuştu:;

"Milli Mücadele'yi kötülemek için fırsat kollayanların, hatta keşke 'Yunan galip gelseydi' diyebilecek kadar günaha, kire ve hıyanete batmışların varlığı utanç verici şekilde ortadadır. Bunlara, bir delinin hezeyanı, bir küstahın uydurması diyemeyiz. Zira dilimiz kurur, kanımız çekilir. Bunlar ki Cumhuriyet’in nimetleriyle, demokrasinin imkanlarıyla, milletin müsamahasıyla zehir kusan işgal artıklarıdır. Atatürk’e sövmek, bunların mesleğidir. Cumhuriyet'i karalamak, bunların geçim kapısıdır. Türk milletinin değerlerine kafa tutmak, bunların iğrenç tertibidir. Son yıllarda bu zevatın sayısındaki artış da kaygı verici düzeydedir. Çanakkale’deki direnişten hala rahatsız olan, bağımsızlıktan yıllardır ürken, Cumhuriyet’in mana ve ruhundan namertçe ödü patlayan köksüzler ya kalem tutan sefiller ya da kurşun atan alçaklar olarak karşımızdadır.
Cumhuriyet, cumhurun son sözü, iradesinin ebedi özüdür. Türkiye Cumhuriyeti, tarihteki Türk devletlerinin son halkasıdır. 29 Ekim 1923 emanetinden geri adım yoktur, tersi bir durum ise yok hükmündedir. Bu devlet ona buna peşkeş çekilmeyecek, onun bunun ağzına bakmayacak, üç beş soysuzun eline ve emeline düşmeyecektir. Cumhuriyetimizi, kuruluş felsefesiyle yaşatmak bugün hepimize düşen büyük görev ve sorumluluktur."

Kerkük'ün statüsü

Bahçeli, Kerkük’ün idari ve siyasi statüsünün belirlenmesi için Irak merkezi yönetiminin öncülüğünde bir diyalog, görüşme, müzakere sürecinin başlatılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"2003 yılından sonra Kerkük’e dışarıdan getirilenlerin ve Kerkük’ten göçe zorlananların evlerine dönmeleri uygun bir çıkış ve çözüm yolu olarak düşünülebilecektir. Bundan sonra sağlıklı bir nüfus sayımı yapılabilecektir. Kerkük'ün statüsüne Irak'ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve milli birliği içinde bir çözüm yolu bulunması elzemdir. Irak'ın kurucu tüm halkları; yani Türkmenler, Araplar, Kürtler, bunların yanı sıra Süryaniler, Keldaniler ile diğer grupların hak ve hukukları korunmalıdır. Kerkük hiçbir vilayete bağlı olmayan özel bir statüye kavuşturulmalıdır."
Türkmenlerin dışlandığı, yok sayıldığı bir Kerkük'ün, tarihi köklerinden koparılacağını, kültür mirasından söküleceğini, genlerinden, gerçeklerinden ve geçmişinden uzaklaştırılacağını belirten Bahçeli, "Buna ise tamam demek, aslı astarı olmayan vaatlere kanarak aza tamah etmek Türklüğün kitabında yazmayan bir alçalma ve kayıp halidir." ifadesini kullandı.

Bahçeli, etnik ve mezhep temelli sıcak çatışma ihtimalinin, Irak ve Suriye’yi tümden yutacak, Türkiye’yi her yönden olumsuz etkileyecek çok tehlikeli ve çok vahim bir tuzak olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bu tuzağa düşülmemeli, bu oyuna gelinmemelidir. Türkiye, 25 Eylül referandumunu tanımayarak, Barzani’ye uyguladığı yaptırımlarla Irak Merkezi Yönetimi'nin elini güçlendirmiş, cesaret aşılamış, Türkmen kardeşlerimizin umutlarını yeşertmiştir. Barzani mevzi kaybetmişse, bağımsızlık hamlesi akamete uğramışsa bunda Türkiye'nin önemli bir payı vardır. Bu kapsamda Kerkük ve diğer Türkmen yurtlarının demografik operasyonlarla tasfiye planları derhal kesilmeli, Kerkük tarihi dokusuna, kültürel derinliğine müzahir bir şekilde yönetilmelidir."