Bahçeli'nin yerel seçimde hedefi 11 kent: Cumhurun yönetimine geçmelidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin'in yerel seçimde 'mutlaka Cumhur İttifakı'na geçmesi gerektiğini' söyledi.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gelecek yılki yerel seçimlere ilişkin yazılı açıklama yayınlayarak, 14 Mayıs ve 28 Mayıs'taki seçimlerde kazananın hem Türkiye hem de Türk milleti olduğunu ifade etti.

Bahçeli, 'bu mezkur ve müstesna kazanımın 31 Mart 2024'teki seçimlere aynısıyla yansımasının merkezi yönetimden yerel yönetimlere uzanan hat boyunca Türkiye'nin gücüne güç katacağını' dile getirdi.

MHP lideri, muhalefet partilerinin uhdesinde bulunan belediyelerin en kötü dönemlerini yaşadığını iddia ederek, 'eser ve hizmet siyaseti yerine hamaset ve husumet siyaseti takip eden muhalefet partilerinin yerel yönetimlerde sınıfta kaldığını ve dağıldıklarını' savundu.

11 kenti saydı 

Bahçeli, şöyle devam etti: "İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin büyükşehir belediyeleriyle HDP'nin terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir. Yerel yönetimlerdeki mevzi ve merkezkaç istila son bulmalıdır."

Bahçeli, MHP ve Cumhur İttifakı'nın, "yerel yönetimlere çöreklenen bozguncu anlayışın milli güvenliği ve toplumsal huzuru sarstığı" kanaatinde olduğunu belirtti.

Akbelen eleştirisi

 

MHP lideri şunları kaydetti: "Muğla Akbelen'de başta CHP Genel Başkanı olmak üzere, nöbetçi provokatörlerin günlerdir iç huzuru tahrip çabası gözümüzden kaçmamıştır. Günbegün eriyen bir partinin ve marjinal yedeklerinin Akbelen'den bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmak için her alçaklığa tevessül ve teşebbüs ettikleri açıktır. Ortak aklın sükutuyla beraber sinerjisini ve siyaset dengesini kaybedip yoğun iç kargaşanın tutsağı haline düşen ve hatta kongresini dahi yapmaktan aciz olan CHP yönetiminin her konuda krize oynadığı görülmektedir.

Muğla Akbelen'de FETÖ ve PKK iltisaklı kriminal tiplere eylem alanı açan, sözde çevreci örgütlere çanak tutan, yasa dışı sol gruplarla kol kola girip olay çıkarmak için fırsat kollayan CHP yönetimi, siyasi komaya girmesine neden olan yüksek tansiyonu bir kanaldan Türkiye'ye yaymanın çabasındadır. CHP, feodal siyasi beyliklerini ilan etmiş bir avuç hukuk tanımaz menfaatperestin kuşatması altındadır.

Akbelen'de bir CHP'li milletvekilinin şerefli ve kahraman jandarmamıza 'eşkıya' diye bağırıp tıpkı bir müstevli işbirlikçisi gibi koşarak peşine düşmesi utançla hatırlanacak rezil görüntülere sahne olmuştur. HDP'li bölücüler ne yapıyorsa aynısına CHP'li milletvekilleri de kalkışmıştır. Türk vatanında, Türk askerine düşmanca mukabele etmenin cezasız ve karşılıksız bırakılmaması, bu milletvekili müsveddesinin dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasının önünün açılması demokrasi ve hukuk namusu adına bir mecburiyettir.

'Akbelen'de konu ağaç değil'

Nasıl ki Gezi Parkı'nda konu ağaç değilse, Akbelen'de de ağaç olmadığı kesindir. Muhalefet partileri sandıkta alamadıkları sonucu sokakları karıştırarak, toplumsal olayları kaşıyarak, bir çatışma iklimi kurgulayarak kestirme yollardan almak istemekte, bu nedenle de provokasyon kuyruğuna girmekte bir sakınca görmemektedir. Takip edilen bu yol, yol değildir, sonu da sonucu da muhatapları adına mağlubiyet ve mahcubiyettir. CHP Genel Başkanı'nın etrafı çevrelenmiş, aleyhine olacak şekilde çember gittikçe daralmışken Akbelen'de boy göstermesi başka bir sorumsuzluk ve şuursuzluk örneğidir. İstismar siyasetinin, inkar ve ihanet sarmalının ön kapısı olduğu gibi, bunun faillerine sağlayacağı bir yarar da yoktur."