Bankalar yılda 2 milyar lira haksız kazanç elde ediyor

TÜDEF, banka kartlarında "hesap işletim ücreti" adı altında yılda 4-4,5 milyar lira yasa dışı kazanç elde ettiğini öne sürdü

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) hazırladığı "Bankacılık ve Kredi Kartı Raporu"nda, bankaların kart aidatlarında yılda ortalama 2 milyar lira haksız kazanç, banka kartlarında ise "hesap işletim ücreti" adı altında yılda 4-4,5 milyar lira yasa dışı kazanç elde ettiğini öne sürdü.

TÜDEF'in "Bankacılık ve Kredi Kartı Raporu"nda kart aidatları, kredi borçları, tüketici harcamaları, banka karları gibi konular irdelendi.

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in kredi kartı aidatı konusunda, tüketicilerin kredi kartı sözleşmelerine "kart aidatı ödemeyeceğim" notu düşmelerini önerdiği anlatılan raporda, bu öneri "bir fantezi" olarak değerlendirildi. Bankaların bunu kabul etmeyecekleri kaydedilen raporda, "önerinin hemen ardından birçok bankanın böyle bir 'şerhi' kabul etmeyeceklerini açıkça ve yüksek sesle beyan ettikleri" belirtildi.

Türkiye'de toplam 49 banka bulunduğu hatırlatılan raporda, 2009 yılı sonu itibarıyla kredi kartı sayısının 44 milyon 392 bin 614, banka kartı sayısının 64 milyon 661 bin 947 olduğu belirtildi.

Bankaların kart aidatlarında ortalama yılda 2 milyar lira haksız kazanç elde ettikleri savunulan raporda, "Banka kartlarında ise 'hesap işletim ücreti' adı altında yılda 4-4,5 milyar lira yasa dışı kazanç elde etmektedirler. Soygunun toplam boyutu dolar bazında yılda 4 milyar dolar etmektedir. Bu gelirler yasa dışıdır" denildi.

2009 yılı verilerinin BDDK Başkanı tarafından açıklandığı, buna göre bankaların karlarının bir önceki yıla göre yüzde 49 oranında arttığı ve 2008'de 13,4 milyar lira olan karlarının, 2009'da 20 milyar liraya yükseldiği anlatılan raporda, "Tek haneli enflasyon oranlarının telaffuz edildiği konjonktürde bankalar kredi hacimlerini sadece yaklaşık yüzde 5 artırmışken karlar nasıl oluyor da yüzde 49 artıyor? Türkiye'de bankalar, 'dünya mali krizi nedeniyle, olmayan riskleri yaratıp faizleri yükselttiler. Hazine bono ve tahvil faizlerindeki artışlar ile hiç riske girmeden Hazine kağıtları yoluyla ve yüksek tüketici kredisi faizleri ile karlarında yüzde 49 artış sağladılar" denildi.

Bankalar arası kart merkezi verilerine göre tüketicilerin en çok gıda için harcama yaptığı kaydedilen raporda, Aralık 2009 verilerine göre toplam kredi kartı harcamalarının alışveriş türüne göre oranları şöyle özetlendi:

"Bir ay içinde yapılan tüm harcamalar yüzde 100 kabul edildiğinde; market ve gıda harcamaları yüzde 22,86, akaryakıt harcamaları yüzde 13,25, giyim harcamaları yüzde 8,56,telekomünikasyon harcamaları yüzde 7,75, kozmetik, sağlık harcamaları yüzde 3,26, eğitim ve kitap kırtasiye harcamaları yüzde 1,29, beyaz eşya, inşaat ve diğer bütün harcama çeşitleri yüzde 43,03."

Kredi borçlusu 37 kat arttı

TCMB verilerine göre, 2009 yılında ferdi kredi borçlarını ödeyemeyen tüketicilerin sayısının 544 bin 973, kredi kartı borcunu ödeyemeyen tüketicilerin sayısının ise 905 bin 191 olduğu belirtilen raporda, 2004 yılından bu güne kadar borcunu ödeyemeyen tüketicilerin 5 yılda 37 kat arttığı kaydedildi.

Tüketicilerin yoksullaşmasının son 2 yılda "olağanüstü boyutlarda arttığı" ifade edilen raporda, şu görüşler dile getirildi:

"Kredi borcunu ödeyemeyen tüketiciler, krizin başladığı 2008 yılında 6 yıllık ortalamanın 1/4'ünü oluştururken, 2009 yılında 6 yıllık ortalamanın yarıdan fazlasını oluşturmaktadır. Bunu destekleyen bir başka veri ise; bankaların 2009 yılı karıdır. BDDK verilerine göre bankaların 2009 yılı karı, kriz olmayan 2008 yılına göre yüzde 49,6 oranında artarak 20,1 milyar liraya çıkmıştır. Krizde tüketiciler bir deri-bir kemik kalmışken bankalar semirdikçe semirmiştir."

Raporda, 2004-2009 döneminde bankaların dönem net karı ve öz kaynakları incelendiğinde son 5 yılda bankacılık sektörü dönem net karının 3,2 katına, öz kaynak tutarlarının 2,77 katına, sektörün toplan varlıklarının 2,4 katına çıktığına işaret edildi.

2005 yılından 2009 yılına bireysel krediler ve kredi kartlarının tasfiye olunacak krediler içindeki payının yaklaşık 8 kat artarak yüzde 4,8 den yüzde 37,3'e çıktığı belirtilen raporda, şu görüşler yeraldı:

"Tekstil sektörü hariç ana sektörlerin tamamına yakınında 2005 yılına göre, tasfiye olunacak borçlarında düşüş gözlemlenmektedir.

Kredi kartlarını tek başına incelediğimizde ise 2005'te tasfiye olunacak kredi kartı borcu 127 milyon 55 bin 300 lira ve yüzde 2,6 iken 2009'da 3 milyar 892 milyon 793 bin 200 lira ile yüzde 19,8 oranına çıkmıştır. 5 yılda tasfiyeye düşen kredi kartı borç tutarı yüzde 746 oranında yani 7,5 kat artmıştır.

2005 yılından bu yana tüketici ağlamaya, sermeye sahipleri gülmeye devam etmiştir. Sermaye sahiplerinin gözyaşları, tüketicinin elinde kalanları yutarken çektikleri sindirim sorunu yüzünden döktükleri 'timsah gözyaşları'dır."

En borçlu il İstanbul

İller bazında kredi borçlarına da değinilen raporda, kredi borcunun en fazla olduğu illerin sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa, en az kredi borcu olan illerin ise sırasıyla Hakkari, Bayburt, Kilis, Tunceli ve Ardahan olduğu belirtildi.

Kredi borçlarının nüfusa oranı dikkati alındığında ise sırasıyla en borçlu illerin  İstanbul, Ankara ve Antalya, en az borçlu 3 ilin Sivas, Muş ve Hakkari olduğu kaydedilen raporda, şöyle denildi:

"İstanbul'un kişi başına bankalara kredi borcu 15 bin 710 lira iken en az borçlu il olan Sivas'ta kişi başına düşen borç tutarı sadece 287 lira olmaktadır. Ülke nüfusu 72,5 milyon, bankaların alacağı nakdi kredi miktarı 421 milyar 115 milyon liradır. Ortalama her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bankalara 5 bin 803 lira borçludur. 2005'te toplam kredilerin toplam nüfusa oranı yani kişi başına düşen borç 2 bin 457 liraydı."

2010 yılı Ocak ayı sonu itibarıyla takipteki kredi kartı borçlu sayısının 2 milyon 277 bin kişi, bireysel kredi borçlusunun ise 1 milyon 62 bin kişi olmak üzere toplam 3 milyon 339 bin kişi olduğu kaydedilen raporda, şu görüşler dile getirildi:

"Her bir borçlu için ortalama 4 kişilik aile yapısı dikkate alındığında 13 milyon kişi kredi kartı ve bireysel kredi borcu nedeniyle icradadır. Ülke nüfusunun yaklaşık 1/4'ü bankaların icra takibinden olumsuz etkilenmekte ve bu sayı hızla artmaktadır...

Tüketicinin çoğunun kredi kartı ya da bireysel kredi borcuna gömülmüş olduğu, kriz ile birlikte üretim ve istihdam faaliyetlerinin yeterince kredilendirilmediği, işyerlerinin kapanıp insanların işsiz kaldığı bir dönemde mevcut faiz oranları, işlem bedelleri ve aidatlar ile bankacılık hizmetlerini yürütmeye devam etmek, başta bankacılık sistemi olmak üzere herkesin bindiği dalı kesmesine neden olacaktır."

BDDK'nın da eleştirildiği raporda, "BDDK'nın kamu anlayışından çıktığı, adeta Bankalarla Dayanışma ve Destekleme Kurulu olarak çalışmaya başladığı" değerlendirmesinde bulunuldu.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir