Başbakan Öcalan'ı Meclis'e getirsin kürsüde de konuştursun
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK'nın elindeki kamu görevlilerin teslim edilmesi sürecine "Devlet adabının yerlere çalınmasıdır" derken, Öcalan'ın Nevruz'da barış çağrı yapacağı iddialarını da sert bir dille eleştirdi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK'nın elindeki kamu görevlilerin teslim edilmesiyle ilgili olarak "PKK'nın kaçırarak alıkoyduğu evlatlarımız iğrenç bir pazarlığa konu edilmekte, AKP, Türk devletini terör örgütünün seviyesine düşüren acizlik içinde kıvranmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde, herhangi bir terör örgütünün alçakça kaçırdığı kişi ya da kişiler tutsak olarak adlandırılmamaktadır. Bu düpedüz haysiyet kırıcıdır, millet vicdanının sakatlanmasıdır ve devlet adabının yerlere çalınmasıdır" dedi.
Bahçeli partisinin grup konuşmasında yaptığı konuşmada, Almanya'nın Backnang Kasabası'ndaki bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden 8 Türk vatandaşına Allah'ta rahmet, yakınların da başsağlığı diledi. İşin dikkat çekici ve düşündürücü yanının, Almanya'da çıkan yangınların nedense hep Türkleri bulması ve Türklerin oturduğu evlerin yanması olduğunu belirten Bahçeli, "Ekmeğinin peşinde olan kardeşlerimin kundaklanan her evi, yakılan her binası ümitlerin kaybolmasına, yaşama heveslerinin yitirilmesine yol açmaktadır. Başta Almanya olmak üzere, Türk aileleri gözü dönmüş saldırganların ve yabancı düşmanı marjinal çevrelerin değişik zamanlarda hedefi haline gelmiştir. Bu ülkedeki ırkçı dehşetin, Neo-Nazi şiddetinin ve zenofobi hastalığının kardeşlerimizi nasıl hedefine aldığı farklı hadiselerden çıkardığımız tecrübelerle sabittir" dedi. Bahçeli, AK Parti hükümetini olayın peşini bırakmaması ve soru işaretlerinin giderilmesi için elinden geleni çabayı göstermesi gerektiğini ifade ederken, Alman hükümetinin de yangına neden olan her ne ise kuşkuya yer bırakmayacak şekilde aydınlatmasının insanlığa karşı bir vazifesi olduğunu kaydetti.
Dileğim, yüce Allah bir daha bu aziz millete İstiklal Marşı yazdırmasın
Bahçeli, İstiklal Marşı'nın Kabulünün 92. Yıldönümünü de kutlayarak, İstiklal Marşı'nda bağımsız yaşama, bağımsız kalma ve bağımsızlığa leke sürdürmeme isteğinin ana fikir olarak belirlendiğini ve her şeyin önüne koyulduğunu ifade etti. Bahçeli, "Mehmet Akif Ersoy sömürgecilerden beslenmemiş, küresel planlara uyduluk yapmamış, düşmana paspaslık etmemiş, çözüm diyerek vatana göz diken uğursuzlardan hamd olsun medet ummamıştır. Kendisi Türklüğünü inkâra gitmediği gibi, milleti de etnik kimliklerden ibaret görmemiştir. Çünkü Mehmet Akif Ersoy Türk olmuş, 36'yı değil biri, birliği benimsemiş, Türk kalmış ve Türk milletinin övüneceği milli bir deha olmayı her haliyle hak etmiştir. İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 92'nci yıldönümünde merhum vatan şairimizi şükran hislerimle anıyor, kendisine Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Dileğim odur ki, Yüce Allah bir daha bu aziz millete İstiklal Marşı yazdırmasın, bir daha kara ve karanlık günler yaşatmasın ve bir daha da bağımsızlığını tehlikeye düşürmesin" diye konuştu.
Başbakan İmralı canisi lehine dua istediğinin farkında mı?
Bahçeli İmralı sürecine değinirken, rejimin içten içe oyulduğunu, Türk milletinin peş peşe saldırı ve tahriklere maruz kaldığını belirtti. "AKP hükümetiyle birlikte dibe vuran demokratik kültür, yıpratılan milli kimlik, heba edilen bin yıllık kardeşlik, israf edilen ve boşa geçen yıllar hepimiz için kaygı verici bir düzeye gelmiştir" diyen Bahçeli, "Gelişmelerden anlaşılmaktadır ki, insan öldürmekle pozisyonlarını sağlamlaştıran, yakıp yıkmakla pazarlık güçlerini artıran caniler AKP'ye yön vermekte ve siyasi kararlarını rehin almaktadır. Bugün milletimizin karşısında oluşan ve bir araya gelen AKP-BDP-PKK-CHP ve İmralı canisinden oluşan birleşik husumet cephesi her geçen gün etkinlik kazanmakta, tahrik kampanyasına her seferinde yenilerini eklemektedir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan'ın süreçle ilgili analardan destek istediğini, hayır duası beklediğini ifade eden Bahçeli, "Ne büyük bir çelişkidir ki, ‘Siz isterseniz olur' diyerek sanki analar istemiyormuş gibi bir algı ve imaj oluşturmanın arayışına ve istismarına yönelmiştir. Başbakan'ın, kötülüğün, günahın, fitnenin ve bozgunculuğun meşrulaşması adına dua talebinde bulunması münafıkça bir tavır olarak görülmeli, böyle bilinmelidir. Acaba, Başbakan İmralı canisi lehine dua istediğinin farkında mıdır?" diye sordu.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil midir?
BDP'li milletvekillerinin İmralı Adası'ndaki görüşmelerinin ardından, Abdullah Öcalan'ın mektuplarını Kandil ve Avrupa'ya götürmelerine de sert bir dille tepki gösteren Bahçeli şunları dedi:
"İmralı canisinden, kanlı mürekkeple yazılan mektupları alarak Kandil ve Avrupa'nın yolunu tutan BDP'li milletvekillerinin, AKP müsamahası ve toleransıyla içine girdikleri ilişkiler ağı, verdikleri pozlar her anlamda utanç vesikasıdır. İnanıyorum ki, her millet evladı, 1 Mart tarihinde bölücü siyasetin uzantısı BDP'li milletvekillerinin, PKK terör örgütünün Kandil inindeki görüntülerini lanetlemiş ve nefretle karşılamıştır.
Bir masa etrafında toplanarak PKK paçavralarının ve İmralı canisi posterinin altında görüntü verilmesi neresinden bakarsak bakalım rezalettir, ihanettir ve Türk milletine meydan okumadır. Kandil'deki terör elebaşısı Karayılan, kurulan bir masanın baş köşesine tünemiş ve TBMM üyesi olarak her imkanı kullanan sözde milletvekili suretleri de terbiye edilecek bir çocuk edasıyla süklüm püklüm kendilerine ayrılan yerlere çökmüşlerdir.
Bu manzaranın, geçtiğimiz yılın 18 Ağustos günü, Hakkari'nin Şemdinli ilçesine 15 kilometre uzaklıktaki Güzelyaka Mezrasında, BDP'li 9 milletvekiliyle bir grup PKK militanın sarmaş dolaş görüntüsünden hiçbir farkı olmadığı, hatta daha da kötüsü olduğu su götürmez bir gerçektir.BDP'liler Hakkâri'deki kucaklaşmalarını daha ileriye taşımışlar, bu kez de AKP müşahitliği altında özlemlerini Kandil'de gidermişlerdir."
Başbakan'ın BDP'li milletvekillerinin PKK'lılar ile kucaklaşmasına "zehir kusmasına" karşın, Kandil'deki fotoğraflara ses çıkarmadığını belirten Bahçeli, "Peki, sorarım sizlere, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil midir? PKK'yla görüşmek, militanlara sarılmak ve sevgi yumağı oluşturmak dün kötüdür de, bugün mü makbuldür? Bu kısa zaman içinde değişen ne olmuştur? Merakımız Başbakan'ın, BDP'lileri kapsamına alan yeni bir dokunulmazlık resti çekip çekmeyeceğidir" diye konuştu.
TBMM'nde görev alan bir grup milletvekilinin, PKK terör örgütüyle ne ad altında olursa olsun bir araya gelmesinin, aleni görüşme yapmasının, mesaj alıp vermesinin Türk devletine ve Türk milletine işlenmiş en büyük suçlardan birisi olduğunu ifade eden Bahçeli, "Ve buna göz yuman, destek sağlayan, kolaylık gösteren, ortam açan kim olursa olsun, isminin başında hangi sıfat yer alırsa alsın ihanete kasten ve bilerek tam teşebbüsten çanak tutmakla suçlanacaktır. İmralı'dan Kandil'e kadar, AKP ve diğerlerini de içine alan ihanet kuşağının kara yüzlüleri şimdilik rahat olsalar da, günü geldiğinde bugünlerin hesabını faiziyle birlikte vermek durumunda kalacaklardır" dedi.
Sızıntının ihalesi BDP'deki çaycı, fotokopici ve odacıların üzerine kalacak
Sızıntının ihalesi BDP'deki çaycı, fotokopici ve odacıların üzerine kalacak
Bahçeli, İmralı tutanaklarıyla ilgili olarak ise, "Bir gazeteye sızan İmralı canisinin beyanatlarını kim ya da kimler tarafından servis edildiğini manidar şekilde kafaya takan Başbakan, gerçek faili görmezden gelmeyi var gücüyle sürdürmektedir. Halbuki, İmralı canisinin açıklamaları her şeyi gözler önüne sermekte, PKK'nın niyetlerini ve taleplerindeki tavizsizliği tüm hatlarıyla ifşa etmektedir. Ancak Başbakan hala ‘Açıklayın, yoksa ben açıklarım diyerek BDP'ye sözüm ona tehditler savurmaktadır. Anlaşılan sızıntının ihalesi BDP'deki çaycı, fotokopici ve odacıların üzerine kalacak, bu şekilde çakma bir kurban ve kurbanlar listesi sus payı olarak AKP'ye iletilecektir. Başbakan Erdoğan da mutlu olacak, gönül huzuruyla süreç denilen milleti süründürme pespayeliğine artan bir şevkle devam edecektir" diye konuştu.
Başbakan için çıkış yüce divan vasıtasıyla olacak
Başbakan'ı söylemlerinin değişmesi nedeniyle güvenilmez olmakla suçlayan Bahçeli, "Türk milleti hangi Başbakan'a, hangi Erdoğan'a inanmalı ve itibar etmelidir? Türkiye'yi kaç Başbakan yönetmektedir? Ve Başbakan Erdoğan'ın kaç yüzü, kaç rengi, kaç dili ve kaç ruhu bulunmaktadır" diye sordu. Bahçeli, "Başbakan her defasında, büyük lokma yemiş, büyük laf etmiş ve doğal olarak bunların altında bir bir ezilmiştir. Gelgitleri, zikzakları bize göre, çifte standardın, ikiyüzlülüğün, siyasi iffetsizliğin daniskasından başka bir şey değildir. Başbakan Erdoğan işine geldiğinde BDP ve PKK'ya atıp tutmakta, işine gelmeyince de suya yazı yazmakla, ipe un sermekle ve üç maymunu oynamakla meşgul olmaktadır. Bir siyasetçi; ne zaman başarısız olduğunu anlar, ne zaman işlerin sarpa sardığını fark ederse, o andan itibaren korkunun zindanlarına, çelişkilerin hücrelerine, yalanın bodrum katlarına zihnini ve düşüncelerini esir bırakacak kadar kendisini inkâra yönelmektedir. Siyasi tarihimizin her devresi böylesi zavallılarla, böylesi karakter fukaralarıyla doludur. Bu söylediklerim Başbakan Erdoğan açısından iki defa daha doğru, iki defa daha geçerlidir. Başbakan Erdoğan talkını ele verirken, salkımı da kendi yutmaktadır.
Başbakan'ın inşa ettiği siyasi mimari çürümüş, popülizmden nemalanan siyaset üslubu dibe inmiştir. Buradan şimdilik çıkış yoktur ve kalmamıştır. Tüm yollar tıkanmış, tüm geçitler yalan ve palavraya batan Başbakan'a kapanmıştır. Biliniz ki, kendisi için buradan çıkış yalnızca Yüce Divan vasıtasıyla olacaktır" dedi.
Sınırlarımızda birden fazla Kandil Dağı imal edilmekte
Bahçeli, Türkiye sınırlarının önemli bir bölümünün PKK'nın denetim ve kontrolüne geçtiğini belirtirken, "AKP zihniyeti, Esad rejimiyle mücadele etmek uğruna PYD-PKK terörüne göz yummuş, kucak açmıştır. Ayrıca El Kaide örgütlenmesi de almış başını gitmiştir. Görülmektedir ki, sınırlarımızın hemen yanı başında birden fazla Kandil Dağı imal edilmektedir" dedi. PKK'nın silahı bırakarak sınır dışına çıkacağı iddialarının da gerçekleşmeyeceğini kaydeden Bahçeli, "İmralı canisine ümit bağlayan Başbakan ve hükümeti, bir yandan caninin özgürlük yolunu yavaş yavaş asfaltlarken, diğer yandan özerkliğin, arkasında da bağımsız Kürdistan'ın kuruluş senedini el altından hazırlamaktadır. BDP'li bölücülerin; ‘Öcalan'a özgürlük, PKK'ya statü' olarak yorumlanabilecek sözleri aslında her şeyi gözler önüne sermektedir" diye konuştu.
PKK'nın elinde tuttuğu vatan evlatları bulunur ve hainlerinde ciğeri sökülür
Bahçeli, PKK'nın elindeki kamu görevlilerin teslim edilmesiyle ilgili olarak ise, "PKK'nın kaçırarak alıkoyduğu evlatlarımız iğrenç bir pazarlığa konu edilmekte, AKP, Türk devletini terör örgütünün seviyesine düşüren acizlik içinde kıvranmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde, herhangi bir terör örgütünün alçakça kaçırdığı kişi ya da kişiler tutsak olarak adlandırılmamaktadır. PKK, insan ticareti yapan, masumları şerefsizce kaçırarak fidye talebinde bulunan, elinde tuttuğu sivil veya kamu görevlilerini tehdit vasıtası yapan kanlı ve zalim bir örgüttür. AKP hükümetinin bölücülere kol kanat geren muameleleri sayesinde militanlarla kaçırılan görevlilerimiz zımnen eşit bir konuma getirilmiştir. Bu düpedüz haysiyet kırıcıdır, millet vicdanının sakatlanmasıdır ve devlet adabının yerlere çalınmasıdır" dedi.
Türk Devletinin teröristin insafına terk edilmeyeceğini ifade eden Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti öyle bir devlettir ki, Türk milleti öyle bir kudrettir ki, PKK'nın elinde tuttuğu vatan evlatları her nerede ise aranır, bulunur ve hainlerin de ciğeri sökülür" diye konuştu.
Başbakan Meclis'e getirsin kürsüde de konuştursun
Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin "Öcalan'ın 21 Mart'ta, Nevruz'da Diyarbakır'da ses ve görüntüyle barış çağrısı yapacağı" yönündeki haberleri sorması üzerine, bunu düşünmenin bile büyük bir hata olduğunu ifade ederek, "O zaman İmralı'da kalmasının bir anlamı kalmamıştır. Sayın Başbakan bu fırsatları bu caniye tanıyorsa Meclis'e getirsin kürsüde de bir konuştursun. Obama gibi o da konuşsun" yanıtını verdi. Başbakan'ın rahatsızlığı nedeniyle AK Parti grup toplantısının iptal edildiğinin hatırlatılması üzerine de Bahçeli, "Büyük geçmiş olsun" dedi.