”Başbakan tehlikeli yanlıştan kendisini kurtarmalı”

CHP Genel Başkanı Baykal, "Problem olmayan toplum kesimini, problem olan PKK konusunun içine yerleştirmek, çok tehlikeli bir yanlışdır" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İZMİR - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Problem olmayan toplum kesimini, problem olan PKK konusunun içine yerleştirmek, aynı kefeye koymak çok tehlikeli bir yanlıştır. Başbakan bu tehlikeli yanlıştan kendisini mutlaka kurtarmalıdır" dedi.

Baykal, Adnan Menderes Havalimanında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ulusa Sesleniş" konuşmasında değindiği "demokratik açılım" çalışmaları konusundaki sözlerini açıklamalarını değerlendirdi.

Başbakan Erdoğan'ın "son gelişmeler ışığında kendisine yeni bir konum belirleme ihtiyacı hissettiği" görüşünü savunan Baykal, şunları kaydetti:

"Kamuoyundaki tartışmalar, çeşitli toplum kesimlerinin görüşlerini ortaya koyması, siyasi partilerin açıklamalarda bulunması... Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan'ın yeni bir çerçevede kamuoyu önüne çıkma gereğiyle karşı karşıya bırakmıştır. Bunu doğal karşılıyoruz ama Başbakanın inandırıcılık problemi vardır. Birbirinden farklı tezleri kısa zaman diliminde sahiplenir konumda kendisini görmüşüzdür. O nedenle Başbakanın niyet beyanı, temenni ve iyi duyguları yansıtan konuşmalarıyla bu konunun netliğe kavuşmasını beklemek mümkün değildir. Bu nedenle Başbakanın bir an önce kafasının içindeki somut düşünceleri ortaya koymasına ihtiyaç vardır.

Başbakan ne yapmak istiyor? Bunu bir an önce aydınlığa kavuşturması gereklidir. Bu konu aydınlığa kavuşmadığı sürece 'Anaların gözyaşının dinmesini istiyoruz' söylemi hiçbir somut anlam taşımamaktadır."

"PKK mutlaka silahlı mücadeleyi bırakmalı"

Baykal, "anaların gözyaşının dinmesi için PKK'nın mutlaka silahlı mücadeleyi bırakması gerektiğini" söyledi.

"PKK'nın silahlı mücadeleye devam ettiği sürece anaların gözyaşını dindirmenin mümkün olmadığını" anlatan Baykal, "Başbakanın elinde bunun dışında bir formül varsa, bu formülü hiç gecikmeden kamuoyuyla paylaşmalıdır" dedi.

"Yaşanan olayların en ağır bedelinin millet tarafından ödendiğini" ifade eden Baykal, şunları söyledi:

"Biz anaların gözyaşının dindirilmesini herkesten çok istiyoruz. Bunun için de PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakması dışında bir yöntem olduğunu kabul etmiyoruz. PKK Türkiye'de bir siyasal ayrışma gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu çabaları Kürt kökenli vatandaşlarımızın ezici çoğunluğu tarafından da reddediliyor. PKK, Kürt kökenli insanlarımızın temsilcisi değildir. Çünkü o insanlar, Türk Milletinin parçası olarak barış içinde, huzur içinde, milli birlik içinde yaşamayı içine sindirmiş insanlardır."

"Başbakan kendisini mutlaka kurtarmalı"

"Olayın Kürt kökenli insanlardan kaynaklanmadığını, PKK'nın silahlı mücadele anlayışından kaynaklandığını" söyleyen Baykal, sözlerine şöyle devam etti:

"Başbakan Türkiye'de toplumumuzu, milli kimliğimizi oluşturan etnik kesimleri birbiri ardından sayıyor. Bu şu andaki meseleyi aydınlığa kavuşturma yaklaşımı değildir. Çünkü Türkiye'de birbirinden farklı etnik kesimler mutlaka vardır ama o etnik kesimlerin ezici çoğunluğunun siyasi mücadeleyle ilgisi yoktur. O kesimlerin tamamına yakınının Türkiye'nin anasayal birliğinin, siyasi kimliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik anlayışı yoktur. O nedenle problem olmayan toplum kesimini, problem olan PKK konusunun içine yerleştirmek, aynı kefeye koymak çok tehlikeli bir yanlıştır. Başbakan bu tehlikeli yanlıştan kendisini mutlaka kurtarmalıdır."

Baykal, Türkiye'de Çerkezlerin, Tatarların, Lazların ayrımcılık mücadelesinde bulunmadığını, PKK sorunu ele alınırken bunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getirdi.

"Hangi siyasi açılımla anaların gözyaşını dindirmek mümkün olacak"

Adnan Menderes Havalimanında, "demokratik açılım" çalışmaları konusunda yaptığı açıklamada, Türkiye'de Kürt kökenli insanların ezici çoğunluğunun milli birlik içinde sorunları çözebileceğine inandığını vurgulayan Baykal, çoğunluğun anayasal kimliğin içinde yer almaya yönelik bir şikayetinin de olmadığını dile getirdi.

"Sorunun Kürt kökenli insanları Türkiye'nin milli kimliğinden çıkarmak isteyen ve bunu silahlı mücadeleyle gerekleştirmeye çalışan PKK'nın etkisiz kılma sorunu" olduğunu anlatan Baykal, şunları söyledi:

"Bu sorunu diğer etnik kesimlerin varlığıyla bir tutmak ya da 'Kürt kökenli insanlarımızın sorunlarının çözümü için bu mücadele veriliyor, birlik anlayışı içinde bu sorunların çözümü için mücadele veriliyor' diye düşünmek büyük bir yanılgıdır.

Siyasi açılımlar yaparak anaların gözyaşını dindirmenin mümkün olacağına Başbakan inanıyorsa, bunu açıkça ortaya koymalıdır. Hangi siyasi açılımla anaların gözyaşını dindirmek mümkün olacaktır? Anaların gözyaşı Türkiye'de demokratikleşme konusunda zaaflar olduğu için değil, Türkiye demokratikleşme konusunda hangi noktada olursa olsun, bir toplum kesimini ülkenin birliği bütünlüğü için ve var olmaktan çıkarıp ayrıştırma iddiası takip edildiği için ortaya çıkmaktadır. Göğüslenmesi gereken iddia da işte budur."

"Bugüne kadar demokratikleşme konusunda önemli adımlar atıldı"

Bugüne kadar Türkiye'de demokratikleşme konusunda çok önemli adımlar atıldığını söyleyen Baykal, "Şimdi, 'Bir büyük tarihi atılım gerçekleştireceğiz ve bu atılım Türkiye Cumhuriyeti'nin yepyeni bir niteliğe bürünmesi anlamına gelecektir' iddiaları içi doldurulması gereken iddialardır" diye konuştu.

Türkiye'de çeşitli etnik kimliğe sahip olan vatandaşların kendi kimliklerini ortaya koymaları, demokratik hak ve özgürlüklerini kullanmaları konusunda geride bırakılan dönemde önemli adımlar atıldığını ifade eden Baykal, şunları kaydetti:

"Önemli ciddi açılımlar uzun bir süreden beri Türkiye'de gerçekleştirilmektedir. Yasaklanan dillerin kullanılması olanakları genişletilmiştir, yaygınlaştırılmıştır. Herkesin kimliğini ifade olanakları olabildiğince sağlanmıştır. Bu konuda hala bazı sıkıntılar yok mudur? Vardır. O konudaki sıkıntıların kaldırılması konusunda atılması gereken adımlara da elbette ihtiyaç vardır ama bu ayrıdır.

'Tarihi açılımla her şeyi değiştireceğiz' iddiası, bu iddiayla 'anaların gözyaşını dindireceğiz' düşüncesi ve bu düşüncenin Başbakanın dün açıkladığı siyasi çerçeve içinde nasıl mümkün olacağının bize anlatılması çok ciddi bir ihtiyaçtır."

"Kimse Türkiye'yi tedirgin etmesin"

Çözümü, PKK'nın silahlı mücadele anlayışının sona erdirilmesinde gördüklerini söyleyen Baykal, Türkiye'nin görevinin de bunu sağlamak olduğunu ifade etti.

Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunu sağlamak için siyasi ödünler vermek, ayrışmayı öngören, ayrışmayı mümkün kılacak adımlar atmak, ne anaların gözyaşının dinmesine yardımcı olur, ne de Türkiye'de toplumla birleşik, bütünleşik yaşamakta olan Kürt kökenli vatandaşlarımızın refahını sağlar. O nedenle Türkiye'yi kimse tedirgin, rahatsız etmesin.

'Türkiye'de değişik etnik gruplar var' diye Başbakanın ağzından ısrarla bunları vurgulamak ve bunu anaların gözyaşını dindirme projesine bağlamak çok ciddi bir yanlışa yönelmek demektir. Bunları bu aşamada ifade etmeyi görev biliyorum. Konunun netleşmesi lazım. Başbakanın en kısa zamanda programını, ne yapmak istediğini kamuoyuna ilan etmesi lazımdır."

Deniz Baykal, havaalanından geçtiği Swiss Otel Grand Efes'te İzmir milletvekilleri, partinin il yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanları ve parti ilçe başkanlarıyla basına kapalı toplantı yaptı.

Bu arada, Baykal, otel lobisinde tiyatrocu Müjdat Gezen ile bir süre sohbet etti.