Başbakan'dan zam değerlendirmesi

Başbakan Yıldırım, açıklanan zamlarla ilgili değerlendirmede bulundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Başbakan Binali Yıldırım iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda son günlerde gündemi meşgul eden zamlarla ilgili konuştu.

Yıldırım konu ile ilgili olarak "Zam yapmak, çok makbul bir şey değil ama ülkenin ihtiyaçları, gerçekleri ortadaysa bazı tedbirleri de kalıcı ferahlık için almak gerekiyor. Çünkü son bir yıldan itibaren savunma sanayinde çok ciddi gelişmeler sağladık, çok ciddi ihtiyaçlarımız var" değerlendirmesinde bulundu.

"Avrupa'nın en büyük 5. ekonomisiyiz"

Başbakan Binali Yıldırım, IMF'nin en son yaptığı araştırmaya göre Türkiye'nin, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi olduğunu belirterek, "Avrupa'da 6'ncıydık 5'inciliğe yükseldik, İspanya bizim arkamıza düştü. Türkiye her bakımdan büyüyor, gelişiyor. Siz öyle kulak asmayın, moral bozmaya çalışanlara, felaket tellallığı yapanlara aldırış etmeyin, işinizi büyütün, daha çok çalışın. Ne kadar çok istihdam yaparsanız ülkemiz o kadar daha sorunlarından kurtulmuş olur." dedi.

“Zam yapmak, çok makbul bir şey değil ama…”

Yıldırım son günlerde gündemde olan zamlarla ilgili şöyle konuştu:

"Son günlerde kamuoyunda 'Efendim işte zamlar oluyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor.' çeşitli şeyler var. Doğru. Zam yapmak, yani nasıl söyleyeyim, çok makbul bir şey değil ama ülkenin ihtiyaçları, gerçekleri ortadaysa bazı tedbirleri de kalıcı ferahlık için almak gerekiyor. Çünkü son bir yıldan itibaren savunma sanayinde çok ciddi gelişmeler sağladık, çok ciddi ihtiyaçlarımız var. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak ve savunma sanayinde yetkinliğimizi artırmak için ilave kaynağa ihtiyacımız var. Bunun bir kısmını kamuda tasarruf ederek, kamudaki bazı harcama önceliklerini yeniden gözden geçirerek sağlayacağız, bir kısmını da doğrusu tabii vergi artışı gibi yollarla karşılamış olacağız. 2018; 2015'te turizmdeki kayıplarımız, 2016'daki kayıplarımız, darbe dolayısıyla yaşadıklarımızın birikimidir. 2018, zor bir yıl olacak. O zorluktan hasar almadan çıkabilmek için bazı tedbirleri almak zorundaydık, bu tedbirleri alıyoruz ama 2019 ve sonrası için daha güçlü şekilde gireceğiz ve büyük hedeflere emin adımlarla yürüyeceğiz. Büyük hedeflere emin adımlarla yürüyeceğiz."

"Bütün zorlukların üstesinden geldik"

Başbakan Binali Yıldırım, son 1 yılda çok büyük badirelerden geçildiğini dile getirerek, "15 Temmuz, hiçbirimizin beklediği, hayal ettiği, düşündüğü bir şey değildi, ama 15 Temmuz gibi bir hainliği bu ülke yaşadı. Allah'tan milletimiz, sizler, hepimiz, hangi görüşten, düşünceden olursa olsun mesele bayrak, istiklal, ülkenin bekası olunca bir olduk, beraber olduk, sokaklara indik, alçaklara geçit vermedik. Allah hepinizden razı olsun." dedi.

15 Temmuz sonrası ekonominin daraldığına, küçüldüğüne değinen Yıldırım, şunları söyledi:

"Bunun üzerine bir de ABD başkanlık seçimi ve dünyadaki belirsizlik eklenince aslında biz 2017'ye çok iyi girmedik. Bir de referandum meselemiz vardı. Bütün bu zorlukların üstesinden geldik ve 2017'nin birinci çeyreğinden itibaren tekrar büyüme yaşamaya başladık. Şu anda geldiğimiz nokta itibarıyla dünyada büyümede 3'üncü sıradayız, Avrupa'nın 2 katı büyüyoruz. IMF'nin en son yaptığı araştırmaya göre Türkiye, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi. Avrupa'da 6'ncıydık 5'inciliğe yükseldik, İspanya bizim arkamıza düştü. Türkiye her bakımdan büyüyor, gelişiyor. Siz öyle kulak asmayın, moral bozmaya çalışanlara, felaket tellallığı yapanlara aldırış etmeyin, işinizi büyütün, daha çok çalışın. Ne kadar çok istihdam yaparsanız ülkemiz o kadar daha sorunlarından kurtulmuş olur. Türkiye, Avrupa gibi değil, nüfus ortalaması 30. Doğuya, güneydoğuya gittiğimizde bu 20'ye düşüyor. Dolayısıyla genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Bu, bizim hem avantajımız hem sorunumuz. Geçtiğimiz yıllarda, yılda 3 binin üzerinde genç dağa çıkarılıyordu o bölgemizde. Şu anda 3-5 tane bile bulamıyorlar. Niye? Gençler artık geleceğin dağda değil, Türkiye'nin birliğinde, beraberliğinde ve kardeşliğinde olduğunu gördü, teröre olan alakaları tamamen kayboldu, teröre sırtını döndü, ülkesine sırtını yasladı."

"2019'dan itibaren işsizliği tek rakamlı hale getireceğiz"

Başbakan Binali Yıldırım, iş adamlarına da şöyle seslendi:

"Sizden istediğim şu; geleceğe bakın. Olabildiğince ileriye bakın, 2023'e odaklanın, daha sonrasına odaklanın, işinizi, aşınızı büyütmek demek, ülkeyi büyütmek demek. 'Benim yaptığımdan ne olacak?' demeyin. Sizin yaptıklarınız bir araya geliyor, toplanıyor, Türkiye'nin değeri oluyor, katma değeri oluyor ve Türkiye bir basamak daha yukarı çıkıyor. Bir basamak daha yukarı çıkmak demek daha çok insanımıza iş bulmak demek, daha çok insanımızın yüzünü güldürmek demek. Bakın biz bir milyon insanımıza her yıl iş buluyoruz. Ama iş gücüne katılanların sayısı bir milyon 300 bin. Bu ne demektir? Daha fazla insanımıza iş bulmamız lazım. Nasıl bulacağız? Yeni iş yerleri açacağız. Onun için Orta Vadeli Plan ile inşallah 2019'dan itibaren işsizliği tek rakamlı hale getireceğiz. Enflasyonu yüzde 6-7 bandına çekeceğiz ve büyümeyi 5,5 ortalama seviyesinde sürdüreceğiz. İnşallah bu hedefleri hep birlikte dayanışmayla, zorlukları birlikte aşmak suretiyle başarmış olacağız."

"Türkiye üst gelir grubuna çıkacak"

 Başbakan Binali Yıldırım, Orta Vadeli Plan'ın açıklandığını, 2020'den itibaren Türkiye'nin orta gelir grubundan üst gelir grubuna çıkacağını bildirdi.

Hedefi böyle koyduklarını belirten Yıldırım, "Kişi başına milli gelir 13 bin doların üzerine çıkacak. Bu artık üst gelir grubunda olan ülkelerin sınırıdır. Aslında birçok konuda Türkiye ilk 20 ülkenin ortalamasına yakın. Mesela havacılıkta Türkiye dünyada 11. sırada. Avrupa'da 2. sırada. Alt yapı, yollar... 128 ülke arasında Türkiye 13. sıraya yükseldi, son 15 yılda. Alt yapı, yol çok önemli. Yol medeniyet. Yol olmazsa ürettiğinizi nasıl taşıyacaksınız, nasıl limanlara indireceksiniz, nasıl ekonomik değer elde edeceksiniz? Bütün bunlar, bugünün yarının yatırımları değil, Türkiye'nin geleceğinin yatırımlarıdır." diye konuştu. 

Türkiye'nin bütün bunları çevresindeki sorunlara rağmen yaptığının altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Avrupa ile ilişkilerimiz fevkalade değil. Maalesef Avrupa'da ırkçılık söylemleri, İslam düşmanlığı, Türk düşmanlığı prim yapıyor. Oradaki siyasetçiler de kısa vadede bundan yararlanmaya çalışıyorlar. Ama unutmayalım bizim orada 7 milyona yakın soydaşımız, vatandaşımız, kardeşimiz var. Onların geleceği de bizim için önemli. Onun için Avrupa ile politikalarımızı dikkatle belirliyoruz. Bizim hiçbir zaman Avrupa Birliği'nin halkıyla, orada yaşayan ülkelerin insanlarıyla bir sorunumuz olmadı. Sorunumuz bazı Avrupalı yöneticiler, maalesef seçim zamanları gelince Türkiye onların birinci gündemi oldu. Hollanda bunu yaptı kaybetti, Almanya da yaptı o da kaybetti. İnşallah bundan sonra tecrübe olur, bir daha böyle Türkiye ile uğraşmak cihetine gitmezler." 

"Türkiye hem Asyalı hem Avrupalı"

 Yıldırım, Avrupa ile Türkiye'nin ilişkilerinin gelişmesinin şart olduğunu kaydetti. Türkiye'nin hem Avrupalı hem Asyalı olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye gibi iki kıtayı birleştiren başka bir ülke olmadığının altını çizdi.

Anadolu topraklarının, medeniyetlerin buluştuğu yer olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla bundan sonra Avrupa Birliği'nin oturup kendi vizyonunu gözden geçirmesi lazım. Geleceğe bir Hristiyan kulübü olarak mı devam edecek; yoksa Balkanlar'ı, Anadolu coğrafyasını dahil ederek, daha geniş bir coğrafyada ilerlemesini mi sürdürecek, buna kendileri karar verecekler. Türkiye ile ilgili alacakları olumlu veya olumsuz yönde bir karar Türkiye'ye bir kaybettirirse Avrupa'ya iki kaybettirir. Türkiye Avrupa'ya yük olmadı hep Avrupa'nın yükünü aldı. Nasıl aldı? İşte Suriye, Irak... Bu bölgedeki istikrarsızlığın bedelini biz ödüyoruz. Eğer biz burada umursamaz olsak, değerlerimize sahip çıkmasak, bu sorun onların sorunu haline gelecek. Dolayısıyla Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlıyor. O yüzden de Avrupa, konuya bu açıdan bakmalı ve bundan sonraki süreçte kısa vadeli siyasal hesapları bir kenara bırakıp, uzun vadeli, bölge barışı, bölgenin güvenliği, bölgenin gelişmesi için Türkiye ile daha yakın iş birliğini geliştirmelidir." 

"Sırtlarını sıvazlayanlara çok güvenmesinler"

 Yıldırım, Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmelere de değinerek, "Bugün Kuzey Irak'ta kişisel ihtirasları uğruna o bölgede yaşayan Türkleri, Arapları, Türkmenleri ateşe atanlar, onların sırtlarını sıvazlayanlara çok güvenmesin. Yarın bir gün işler kötüye gidince onların hiçbirini göremeyecekler. Tekrar o insanlarla baş başa kalacaklar." dedi.

Macera arayışının kendilerinin sonunu hazırlayacağının altını çizen Yıldırım, tarih boyunca bu coğrafyada hep bir olduklarını, kader birliği yaptıklarını, mezhep, meşrep ayrımı yapmadan birlikte yaşadıklarını ifade etti.

Bundan sonra da beraber yaşamaya devam edeceklerini dile getiren Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada huzuru bozmaya çalışanlar, maalesef buranın yerlileri değil, burası üzerinde emperyal hesapları olanların yaptıkları oyunun bir parası oluyorlar, oradaki yerel yöneticiler. Bunu defalarca uyardık, ama fayda etmedi. Yeterince zaten bölgede insanlar çile çekti. Daha fazla onları bir çileye sürüklemenin ne anlamı var ama bazen kişisel ikbal ve ihtiraslar, ülkenin ve tabi olduğu halkın ötesine geçiyor, önüne geçiyor ve böyle durumlar ortaya çıkıyor. Biz ikazlarımızı yapmaya devam edeceğiz ama ülkemizin milli güvenliğine yönelik herhangi bir adım olursa karşılığını da tereddütsüz anında vereceğiz. Türkiye'nin bunu yapmaya gücü var. Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye günden güne kendi kendine yetebilen bir ülke haline geliyor. Savunma sanayinde, caydırıcılıkta, ekonomisinde, sanayisinde, üretiminde, akıl terini alın terine katmada Türkiye önemli mesafe katetti. Tam istediğimiz yerde miyiz? Değil. Daha gayret etmemiz lazım." 

“Son 24 saatte 30 terörist öldürüldü”

Son 24 saatte 30 teröristin etkisiz hale getirildiğine dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bunlar tabii güç kaybedince bu sefer her türlü alçaklığı yapıyorlar. Sivillere, askere, polise, korucularımıza saldırıyorlar ama Allah'a şükür şunu rahatlıkla söyleyebilirim; terörle mücadele konusunda bugün inisiyatif tamamen devlettedir ve terör örgütleri, özellikle de PKK, Kuzey Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmelerden medet ummaktadır. Onlar devlet olacak, işte bağımsız devlet olacaklar, bu sayede onlar da amacına erişecekler gibi bir tatlı hayalin içine girmişlerdir ama buradan Kocaeli'den sivil toplum örgütlerimizin, ekonomiye yön veren siz değerli kardeşlerimizin huzurunda şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne zarar verecek, insanının hayatına kastedecek kim olursa olsun, ister Suriye'de ister Irak'ta sınır değişikliğine cüret edecek, statü değişikliğine yeltenecek kim olursa olsun, bu, ülkemizin ulusal güvenlik meselesidir ve gereken karşılık hiç tereddütsüz verilecektir. Bundan hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın."