”Başkanlık tartışması, gündemi saptırma anlayışıdır”

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarını değerlendirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan'ın başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarını değerlendirerek, "Bu başkanlık tartışması hiçbir ciddi temeli, anlamı olmayan gündemi saptırma değiştirme milletin önüne konuşacak laf atma anlayışının ötesinde geçerliliği olmayan bir boş sözdür" dedi.

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de tüm kesimlerin ekonomik sıkıntı içinde olduğunu, yolsuzlukların arttığını iddia ederek, bunun AK Parti iktidarının sonunu hazırladığını savundu.

Bugünkü iktidar kadrosu için en önemli olayın yargıyı kendileri için uygun bir noktaya getirmek olduğunu, o nedenle anayasa değişikliğine gidildiğini anlatan Baykal, "İktidarda bulundukları sürece bu yargıyla iyi, kötü idare ederler ama iktidardan bir gidecek olurlarsa bu yargıyla durumu idare etmeleri mümkün değildir. Hesabı sorulmamış bunca olay var. Yolsuzluklar, devlet yönetiminde hesabı sorulacak yanlışlıklar, Habur'da yaşanan yargı utancı..." dedi.

Anayasa değişikliği teklifinde, iktidarın önem verdiği konuların Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısını şekillendiren maddeler olduğunu, ancak toplumda "yargıda değişim" talebinin bulunmadığını ifade eden Baykal, "70 milyonunun yok ama iktidarın yargı problemi var" diye konuştu.

Deniz Baykal, Anayasada bugüne kadar 16 defa değişiklik yapıldığını, bunların hiçbirinin bir siyasi parti tarafından tek başına yapılmadığını anlatarak, bugün gelinen noktada ise AK Parti'nin "kendi anayasasını topluma dayatmaya çalıştığını" ifade etti. Baykal, şunları kaydetti:

"Şimdi ilk kez bir siyasi parti çıkıp diyor ki 'benim kimseyle işbirliği yapmaya ihtiyacım yoktur. Anayasanın nasıl olması gerektiğini ben biliyorum, bildiğimi de size dayatacağım.' Bu anayasa fikrine ters. Böyle bir durum ancak darbe dönemlerinde olur, darbe dönemlerinde anayasa dayatılır.

Bu bir AKP işi, AKP projesi. Hatta AKP projesi demek bile haksızlık olur gibi geliyor çünkü pek çok AKP'linin de vicdanına sığmıyor, biliyorum... Ama başbakan bunu dayatıyor. O nedenle ben diyorum ki bu anayasa değişikliği projesi bir Recep Tayyip Erdoğan projesidir. Yani AKP projesi de değil, RTE projesi. Gelecek olan anayasa da Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmayacak, RTE anayasası olacak."

Baykal, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Yardımcısının "mutabakat olmadığı için artık anayasa değişikliği yapılamayacağı" yönünde açıklamaları olmasına karşın Başbakan Erdoğan'ın değişiklik ısrarından vazgeçmediği görüşünü dile getirerek, "Cumhurbaşkanı vazgeçti, başbakan yardımcısı vazgeçti ama RTE vazgeçmedi" dedi.

"AKP kamyonunun freni yok"

Türkiye'de "anayasa ile arası iyi olmayan, dayatmacı ve elinde büyük siyasi güç olan bir iktidar bulunduğunu" iddia eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin talihsizliği sadece bu değil. Türkiye'nin talihsizliği böyle bir ortamda cumhurbaşkanlığı makamında bu tehlikeyi kavrayıp, buna zamanında müdahale yapabilecek; etkin, tarafsız, anayasayı içine sindirmiş, özgüveni yüksek, yanlışa 'yanlış' diyebilecek bir cumhurbaşkanımızın bulunmamasıdır. AKP kamyonunun freni yok, patlamış... Yokuş aşağı iniyor yüklü bir araba. Allah muhafaza... Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Bir fren lazım. Partinin içinde fren yok, balatalar yakılmış, fren tutmuyor. Cumhurbaşkanlığı o fren görevini yapamıyor. Bunu üzüntüyle tespit ediyoruz. Seçim sırasında bize 'iyi insandır, hoş insandır herkesle iyi ilişkisi var, güleryüzlüdür, tatlı dillidir' dediler. İyi tamam da biz güleryüzlü, tatlı dilli bir sohbet muhatabı aramıyoruz. Biz olumsuz gidişe müdahale edebilecek siyasi iradeyi sergileyecek bir cumhurbaşkanı arıyoruz. Gelinen noktada durum açıkça görülüyor, bir ihtiyaç var bir de boşluk var.

Cumhurbaşkanlığı freninin de işlemediği dikkate alınınca elde kalan tek fren olan yargı bağımsızlığının da ortadan kalkacak olması Türkiye'yi nasıl bir tehlikeyle, tehditle karşı karşıya bırakıyor takdirinize sunuyorum."

Başbakan Erdoğan'ın hakimlere yönelik "üzerindeki cübbeleri çıkararak seçime girmeleri" yönünde sözleri olduğunu anlatan Baykal, "Onlar isterlerse seçime girerler. Ahlaklarıyla, eğitimleriyle, kişilikleriyle elbette ki bu parlamentodaki 550 milletvekilinin arasında yer alabilecek nitelikte insanlardır. Onlar parlamentoya girebilir de sen onların cübbesinin altına giremezsin. Eğer sen onların bulunduğu mekanda kendine bir yer arıyorsan senin mekanın onların bulunduğu hakim kürsüsü değildir, onların karşısında yer alırsın. Başbakan hakim olamıyor ama bir hevesi var, Anayasa Mahkemesinin 17 hakimi de RTE olsun" diye konuştu.

Baykal, Anayasa değişikliği teklifinin referanduma gitmesi halinde 29 soruya tek bir cevabın istenmesinin de yanlış olduğunu savunarak, "Milletvekillerine tek tek konuş ve oyla dediğin halde milletin kendisine niye tek tek konuş da oy ver diyemiyorsun?" sorusunu yöneltti. 

Anayasa değişikliği teklifindeki Anayasa Mahkemesi, HSYK'nın yapısı ve siyasi parti kapatmaya ilişkin maddelerin "kabul edilemez ve partizanca bir yaklaşımın ürünü olduğunu" savunan Baykal, bu maddeler hakkında bilgi verdi. Baykal, sözlerini, "Kimse kimseyi aldatmaya kalkmasın kimse 'Avrupa'da böyle, Amerika'da böyle' diye olmadık yerlerden örnekler getirmesin. Bunun Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı hakimi mutlak haline getirecek bir düzenleme olduğu artık net bir şekilde anlaşılmaya başlamıştır" diye sürdürdü.

Baykal, AK Parti'lilerin  CHP'nin değişiklikleri Anayasa Mahkemesine götürmemesi yönündeki değerlendirmelerini de eleştirerek, böyle bir beklenti içine girmenin "biz yaptığımız işin anayasaya aykırı olduğunu biliyoruz ama bu ihlali tamamlayabilmemiz için sizin de bizimle suç ortaklığı yapmanız gerekiyor" anlamına geldiğini savundu.

Başkanlık sistemi önerisi

Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik "Senin tutarsızlıkların düşünüldüğü zaman Einstein izafiyet teorisini rafa kaldırır" dediğini ifade eden Baykal, "Ne demekse... Einstein'ın izafiyet teorisini anlamak Başbakan'ın bu esprisini anlamaktan daha kolaydır" dedi. Başbakan Erdoğan'ın "bütün siyasi hayatının bir tutarsızlık abidesi olduğunu" öne süren Baykal, kendisinin siyasi yaşamını ise en temel kurallarından birinin tutarlılık olduğunu söyledi.

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın "Bakanlık sistemi Amerikan emperyalizminin bize tavsiyesi" şeklindeki sözlerinin yer aldığı bir gazeteyi kürsüden göstererek, "Bu, tabii başbakanın tutarlılığının bir yansıması olmalı" dedi. Deniz Baykal, şöyle konuştu:

"Laf ola beri gele. Laf yokluğunda asmalar budayalım. Bu başkanlık tartışması hiçbir ciddi temeli, anlamı olmayan gündemi saptırma değiştirme milletin önüne konuşacak laf atma anlayışının ötesinde geçerliliği olmayan bir boş sözdür. Anayasayı değiştirip başkanlık sistemi içinde iktidarı kullanma rüyasıyla kendisini oyalamaya devam edebilir ama gerçek şudur ki önümüzdeki seçimden sonra Başbakan bu başbakanlık döneminin hesabını veren bir insan konumunda olacaktır. AKP'nin siyasi zemini artık kaybolmuştur, AKP bir hayalet haline gelmiştir. Geçmişte yarattığı görüntü ile durumu idare etmektedir, gerçeğin ne olduğu önümüzdeki ilk seçimde ortaya çıkacaktır. AKP ve Başbakan içinde bulunduğu hayal dünyasından ona inanarak, ona destek vererek, onun arkasında  saf tutmuşlarla birlikte önümüzdeki seçimden sonra gerçeğe uyanacaktır. O gerçeği ortaya koymakta hepimizin ortak görevidir."

Bu konularda ilginizi çekebilir