Bir yıl kaç gündür?
Ahmet BALCI - Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Günümüzde en çok miladi takvim (Gregoryen) ve hicri takvim (İslâmi) kullanılmaktadır. Dünyada genellikle tek çeşit takvim kullanmakla birlikte; ülkemizde her iki takvim de günlük hayatın içinde yer alır. Ezan, namaz, iftar, sahur, dini bayramlar…vb. belirlenmesinde hicri takvim kullanılırken, resmi işlemler ve günlük hayatta ise miladi takvim kullanılır. Miladi takvim bugünkü haliyle ilk olarak 4 Ekim 1582 yılında kabul edilmiş olup, buna göre bir yıl 365.2425 gündür. Hesaplamalarda kolaylık olması açısından ise bir yıl 365 gün kabul edilmiş; biriken bu 6 saatler ise 4 yılda bir şubat ayına eklenmiştir.
Buraya kadar olan bilgiler DÜNYA gazetesini okuyan herkesin bildiği bir gerçektir, ancak başlıktaki soruyu bu bilgiye göre cevaplarsak, hata yapmış oluruz. Zira öncesinde “kime/neye göre” diye sormamız gerekir.
Dilerseniz konuyu olası bir hikâye ile izah etmeye çalışalım: Ali Bey’in çalıştığı işyeri iflas eder ve Ali Bey işsiz kalır. Bir ümit Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) gider ve oradaki memura emekli olup, olamayacağını sorar. Memur kendisine emeklilik için hizmet yılı, yaş ve prim günü olmak üzere 3 şart bulunduğunu söyler. Ali Bey’in hizmet yılı ve yaş şartlarını yerine getirdiğini ancak prim günü için 1.461 gün eksiği olduğu söyler. Ali Bey bunun 01.01.2013 – 31.12.2016 arasındaki 4 tam yıla denk geldiğini hesaplar. Bir iş bulur, işe girerken patrona bu durumu anlatır ve 4 yıl sonra ayrılacağını söyler. Ancak patrondan küçük bir ricası daha vardır. Her yıl memleketinde şubat ayının 2. çarşambası yapılan bir festivale katılmak üzere izin alıp, alamayacağını sorar. Patron, bu izni yıllık izinden saymayacağını ve sadece ücretsiz mesai şartı ile kabul edebileceğini söyler. Ali Bey, o halde 4 yılda benden kesilecek 4 günü ayrıca çalışır ve 4 Ocak 2017 günü de işten ayrılırım diye düşünür. Sayılı zaman geçer, Ali Bey 4 Ocak 2017 akşamı işten ayrılır ve emekli olmak üzere soluğu SGK’da alır. SGK’daki memur Ali Bey’in 28 gün eksiği olması sebebiyle emekli olamayacağını söyler. O zamana kadar 4 gün dışında hiçbir izin almamış Ali Bey bir hiddetle soluğu ayrıldığı işyerindeki özlük işleri elemanın yanında alır ve neden kendisinden 28 gün kesildiğinin hesabını sorar. Özlük işleri çalışanı bu durumun sebebini Ali Beye mantıklı bir şekilde izah eder. Ali Bey haksız yere hiddet gösterdiği için elemandan özür diler ve 28 gün daha çalışmak üzere eski işine geri döner. Bu hikâyeye göre özlük işleri elemanı nasıl haklı olabilir ki Ali Bey özür dilemek zorunda kalır?
Bilindiği üzere 28 Eylül 2008 Tarih ve 27011 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Aylık Prim Ve Hizmet Belgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu'na Verilmesine Ve Primlerin Ödenme Sürelerine Dair Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ" ile prim ödemelerinin beyanı konusuna açıklık getirilmeye çalışılmıştır. SGK'ya yapılan bildirimlerde sigortalıların; ay/dönem içinde ücret almaya hak kazandıkları süreler "Prim Ödeme Günü" bölümüne, hak ettikleri ücretleri ise "Prime Esas Kazanç" bölümüne brüt tutar olarak yazılmaktadır.
Bahsi geçen tebliğde 2.1.2. maddesi'nin b-1 bendinde "Ay/dönem içindeki çalışmaları tam olan sigortalıların prim ödeme gün sayıları, ay/dönemin kaç gün olduğuna bakılmaksızın (ay / dönemin 28, 29, 30 veya 31 gün çektiği üzerinde durulmaksızın) 30 gün olarak sisteme girilecektir" denilerek, ilgili ay kaç gün çekerse çeksin, eğer işçi ay içerisinde eksiksiz çalıştı ise aylık 30 gün sigortalı gözükmesi gerekmektedir. Bu hesaba göre de, aynı işyerinde beyan edilebilecek yıllık sigortalılık gün sayısı en fazla 360 gün olabilecektir.
Yine aynı tebliğin d-1 bendinde "Ay/dönem içinde işe girişi veya işten çıkışı bulunmayan, çeşitli nedenlerle (istirahat, ücretsiz izin, disiplin cezası gibi) ay/dönemin bazı günlerinde çalışmayan ve çalışmadığı günler için de ücret almayan sigortalıların ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün sayıları, ilgili ay/dönemdeki gün sayısından, ücret almaya hak kazanılmamış gün sayısı çıkartılmak suretiyle hesaplanacaktır." denilmekte ve aynen şu örnek verilmektedir: Özel sektöre ait bir işyerinde çalışan (A) sigortalısının, 2009/Şubat ayında 10 gün ücretsiz izinli olduğu ve ayın kalan günlerinin tamamı için ücret almaya hak kazanmış olduğu varsayıldığında, söz konusu ayda 28 gün bulunması ve sigortalının 10 gün eksik çalışmış olması nedeniyle, bahse konu sigortalının 2009/Şubat ayındaki prim ödeme gün sayısı 18 olacaktır" denilmektedir.
Bu bilgilerden yola çıkarsak: Ali Bey hesaplama yaparken bir yılı 365 gün olarak dikkate almıştır, ancak SGK’ya göre bir yıl 360 gündür, yani 5 gün eksiktir. Diğer taraftan özlük işleri elemanı, şubat ayında 1 gün gelmeyenleri 27 gün çalışmış şeklinde bildirmiştir. Böylelikle şubat ayından da 3 gün eksilince yılın prim günü toplamda 8 gün eksilmiştir. Kısacası Ali Bey’in (364x4)+5 diye yaptığı hesap aslında (357x4)+5 olarak gerçekleşmiş ve Ali Bey 28 gün eksik çalışmış gözükmüştür. (hesaplamaya 29 şubattaki artık 1 gün de dahildir.)
Hikâyeyi bir kenara bırakacak olursak, aslında 360 gün uygulaması sadece SGK’ya özgü değildir. Aynı şekilde banka faiz hesaplamalarında veya aylık kira sözleşmelerinde bir yıl 360 gün olarak dikkate alınmaktadır. Faiz ve kira sözleşmelerinin bu şekilde yapılması, aylık gün farkları nedeniyle olası karışıklık ihtimallerinin önüne geçmektedir. Ancak duruma SGK’lı çalışan açısından bakarsak, bir mağduriyet ve hak kaybı olduğu aşikârdır.
Zira her yıl 5, 4 yılda ise toplam 21 prim günümüz sigortada eksik gözükmektedir. Buna göre 30 tam yıl çalışan bir işçinin 157 prim günü SGK’da eksik gözükecektir. Teknolojinin henüz şimdiki seviyesinin yanından bile geçmediği zamanlarda SGK’nın karışıklık yaşamamak adına bir yılı 360 gün kabul etmesini mantıklı sayabiliriz. Ancak günümüzde, bir yılı 365 gün kabul etmemizin herhangi bir sorun çıkarması söz konusu bile değildir, zira bordro yazılım firmalarının tamamı, bu talebi kısa sürede karşılayabilecek yetkinliktedir. Ayrıca olaya gençler açısından bakarsak, 9 bin prim günü çalışmak zorunda olacak olan gençlerimiz, bu durum sebebiyle fazlasıyla mağduriyet yaşayacaktır. Bir yılın 365 gün olarak kabul edilmesi ise genç kardeşlerimizin en azından bu konuda bir mağduriyet yaşamasını engelleyecektir.
Konuyu özetlememiz gerekirse; bundan tam 434 sene önce kabul edildiği üzere, bir yıl 365 gün, 6 saattir. Ancak bu durum ülkemizde SGK’lı çalışanlar için geçerli olmayıp, bir yıl azami 360 prim gününden ibarettir. Bunun 365 güne çıkarılmasının işverene hiçbir maliyeti olmayacağı gibi, devlete olan maliyeti de lafı bile edilmeyecek seviyede kalacaktır.