Bireylerin motivasyonu, şirketin geleceğini belirler

Değişim Yelpazesi'nde bu haftanın konusu, işyerinde motivasyon...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Bir felsefe profesörü sınıfa girer. Önündeki masada kocaman bir cam kavanoz ve üç kutu vardır. Profesör derse bir demonstrasyonla başlar. Önce boş kavanoza ilk kutudaki golf toplarını boşaltır. Cam kavanozu ağzına kadar dolduran golf toplarını göstererek kavanozun dolu olup olmadığını öğrencilerine sorar. Öğrenciler dolu olduğunu söylerler. Hoca diğer kutuya uzanır ve çakıl taşlarıyla dolu kutuyu kavanoza boşaltır. Çakıl taşları toplardan geriye kalan yere tam otursun diye kavanozu birkaç kere sallar. Öğrencilere birkez daha sorar: Kavanoz dolu mu? Öğrenciler tekrar evet dolu derler. Bu sefer, hoca masadaki son kutuyu alır ve kumla dolu kutuyu kavanoza boca eder. Kavanozu iyice sarsarak her boşluğun dolduğundan emin olur. Tekrar sınıfa döner, kavanozun dolu olup olmadığını sorar. Öğrenciler kesinlikle evet derler. O zaman son hamlesi için Profesör, dolabından iki kadeh şarap çıkarır ve şarapları kavanoza döker. Öğrenciler gülmeye başlarlar.

Gülüşmeler bitince, Profesör kavanozu gösterir: 'Bu kavanoz sizin hayatınız. Golf topları hayatınızdaki en önemli şeyler: Aileniz, sağlığınız, bilginiz ve tutkularınız. Hayatta herşeyi kaybetseniz de, bu toplar sizin vazgeçilmezlerinizdir. Onlar olmadan hayatınızın anlamı yok. Çakıl taşları ikincil sıradakiler: İşiniz, eviniz ve sahip olduğunuz mallar. Kumlar ise, sizin için önemsiz şeyler, ufak tefek, olmasa size birşey kaybettirmeyecek, üzerinde durmamanız gereken şeyler. Eğer hayatınızı değerlendirmede bu önem ve öncelik sırasını karıştırırsanız, hayatınız istemediğiniz yönlere gidebilir. Zaman ve enerjinizi harcarken kumlara, çakıl ve toplardan daha çok değer verirseniz, kendinizi bir boşlukta bulabilirsiniz. Sonunda kavanoza döktüğüm şarap ise, ne kadar yoğun olursanız olun, dostlarınıza ayıracağınız zamanın önemini vurgular. Sevdiklerinize hep zaman ayırın.'

Motivasyonun özünde tutku var

Sembollerle netleşen bu anlatımda hayatımızın vazgeçilmezleri golf toplarının bizi biz yapan değerler olduğunu görüyoruz: Ailemiz, sağlığımız, bilgimiz ve tutkularımız. Aslında bunların içinde bizi daha iyiye iten, başarma isteğini kamçılayan en önemli değer tutkularımız. Tutkularımıza ulaşmamızı sağlayan ise, içimizden gelen hem iş hem de sosyal yaşamımızda duyduğumuz başarma isteği veya motivasyon. Motivasyonu içimizdeki sesin başarı çağrısı olarak tanımlayabiliriz. Bir işi tamamlamak için öyle güçlü bir istek duyarsınız ki, hiçbir ihtiyaç, öncelik veya zorunluluk sizi o işten alıkoyamaz.

Motivasyon kelimesinin kökeni 'motiv' Latince'den gelir ve tarih boyunca kullanımı hedef ve istek anlamlarında kullanılır. Bugün cinayet filmlerinde sıklıkla karşımıza çıkar 'motive' kelimesi: Bu cinayeti işlemede katilin gerçek amacı (motive'i) neydi? Özünde 'motive' her alanda geçerlidir. Bir kişiyi bir işi yapmaya yönlendiren etken, istek veya psikolojide adlandırıldığı gibi güdü. 20. yüzyılın başında psikoloji tabiri olarak ilk kez kullanılan motivasyon sözcüğü 'harekete geçmek için içten gelen bireysel veya sosyal güdü anlamında kullanılmıştır.

Nasıl motive olursunuz?

Vahşi doğada canlıları daha katı kurallar yönetir, ölüm-kalım savaşı hergün yeniden başlar, her canlı kendi hakkını korumak ve hayatta kalmak için savaş verir.

'Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrika'da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.'

 Biz insanların aslan ya da ceylan olmasa da, içinde olduğumuz rekabet dünyasında koşuyor olmamız gerektiğini bilmeliyiz.

Ne demek koşuyor olmak? Hareket halinde olmak, bir işin peşinde koşuyor olmak, başarılı olmak için mücadele etmek… Ve tüm bunları yapmaya istekli olmak veya motive olmak. Motivasyon insanın kişisel hayatında olduğu gibi iş hayatında da başarısını belirleyen önemli bir faktördür. Motivasyonu yüksek olan insanlar projelerinin, departmanlarının, şirketlerinin hatta sektörlerinin ilerlemesinde başı çekerler. Kendi bireysel motivasyonları takımlarına da bulaşır, bu sayede aynı hedefe koşan, işlerini en iyi şekilde tamamlamayı isteyen zehir gibi bir çalışma ortamı oluşur.

Tabii dikkate alınması gereken önemli bir unsur da şudur: nasıl kişilerin karakterleri, hedefleri ve istekleri birbirinden farklıysa, motivasyon kaynakları da birbirinden farklıdır. Genel hatlarıyla, kişileri sonuç odaklı veya para odaklı motive olanlar diye ayırabiliriz. Sonuç odaklı kişiler, üretim ve başarı odaklıdır; sonuçla ilgilenirler. Zorlayıcı süreçler, takımiçi kişisel problemler veya teknik sorunlar onları yıldırmaz, hedefledikleri sonuca ulaşana dek, emin adımlarla pes etmeden çalışırlar. Onlar için başarı önemlidir. Üstlerinden takdir görmek, zor bir projeyi tamamlamak, problemleri gidermek onları motive eder.

Bir diğer motivasyon kaynağı paradır. Bazı insanların hedefi hep daha fazla para kazanmaktır. Ne iş yaptıklarından, şirkete veya topluma ne tür yararlar sağladıklarından ve işlerinin içeriğinden çok, ne kadar kazandıkları onları ilgilendirir. Yıllık maaşı ne kadar kabarıksa, o kadar başarılı ve değerli olduklarını hissederler. Dolayısıyla, bir işe başlamadan en önemli kriterleri onlara maaş bazında verilecek değerdir. Bir sonraki işin mevcut işe göre daha fazla kazanç getirmesi iş değiştirmek için öncelikli kriter olacaktır.

Şirketlerin başarısında kişilerin neyle motive oldukları son derece önemlidir. Sürekli daha fazla para kazanma hırsında olan çalışanların olduğu bir şirketin stratejisinin temelini para oluşturur; oysa başarıyla motive olan çalışanlardan oluşan bir şirket başarıyı farklı şekillerde ödüllendirmeyi bilir, hep kendini geliştirmek için çabalayan çalışanlarına farklı fırsatlar tanır.

Balon teorisi

Motivasyon sadece çalışanlar için değil, yöneticiler ve işverenler için de son derece önemlidir. Her işverenin amacı işletmesini en iyi şekilde yönetmek, yüksek üretim ve performans sağlamaktır.

İşe alım konusunda kişilik ve performans testlerinin yanısıra başvuran kişinin motivasyon temelini de ölçen testler kullanan Performia firması CEO'su Marten Runow çalışanların performansını ve motivasyonunu Balon Teorisi'yle açıklıyor: Doğaları gereği insanlar hep yükseklere bakarlar, hep daha yüksekte olmak, ilerlemek ve ön cephede bulunmak isterler. Runow bu özelliğinden dolayı insanı uçan balona benzetir. Ancak, bu uçan balon bildiğimiz uçan balonlar kadar özgür değildir… ucuna bir kum torbası bağlıdır. Kum torbası tembellik, para hırsı, kişisel problemler gibi insanın üretimini ve motivasyonunu engelleyen özelliklerini simgelemektedir. Uçan balonun içindeki helyum balonun uçmasını hep yükselmesini sağlarken, kum torbası ağırlığıyla balonun daha fazla yükselmesine uzaklara gitmesine mani olur. Tabii her insanın helyum yoğunluğu ve kum torbasının ağırlığı farklıdır: Hangi balonun daha ağır bir kum torbası varsa, o balon daha az yükselir, hatta aşağı çekilir.

Çalışanlardan oluşan takımları da birçok balondan ve kum torbasından oluşan bir grup olarak düşünebiliriz, hatta bu balonlar üretim ve motivasyonları açısından birbirlerine bağlıdır. Bir tek balona bile yükselmesini engelleyecek büyüklükte bir kum torbasının bağlı olması, tüm balonların yükselişini engeller, hatta geriye çeker. Öte yandan, helyum oranı yüksek ve hafif kum torbası taşıyan balonlar takımın işe bağlılığını arttıracak bir yaklaşım sergiler, daha enerjik ve yapıcı bir tavırla problemlerin üstesinden gelmek için çalışır. Daha ağır kum torbası taşıyan arkadaşlarına ise yardımcı olmak ve motivasyonlarını arttırmak için elinden geleni yapar.

Balon teorisinden hepimizin çıkarabileceği bir başka ders de ne kadar helyum-kum torbası oranımız belli olsa da, bu dengeyi helyum lehine çevirmek için yapabileceklerimizdir. Yükselmeyi seçip hedefe odaklanarak kum torbasının ağzını sıkı sıkı kapalı tutar, bizi geriye çeken özelliklerimizden uzaklaşırız ya da kum torbasının ağırlığına teslim olur, gökyüzüne aşağılardan hasretle bakarız, hiç ulaşamayacağımız bir hayal olarak… Seçim bizim elimizde.

Asıl çıkarılacak büyük ders işverenlerin… Kum torbasının ağırlığına teslim olmayan çalışanları olan şirketler düşünün. Çoğunluk aynı yöne yükselmeyi amaçlayan, para kazanmanın ötesinde kaliteli servis vermeyi hedef bilen çalışanlar ve yöneticilerden oluşan takımlar. Üretim nasıl etkilenir? Şirketin cirosu? Geleceğe taşımak istenilen marka? Güvenilirlik? İşveren olarak başarılarınızı sağlamlaştırmak için doğru balonları seçin…

www.datassist.com.tr

 

Bu konularda ilginizi çekebilir