Biz durumu dava açılınca değerlendiririz

Arınç, "28 Şubat süreciyle ilgili iddianın ne olduğunu, delilleri, kimlerin sanık olduğunu değerlendirerek hem bireysel hem de Bakanlar Kurulu olarak nasıl davranış içerisinde olacağımızı ancak o zaman görebiliriz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 


       
ANKARA - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "28 Şubat süreciyle ilgili iddianın ne olduğunu, delillerin nelerden ibaret olduğunu, kimlerin sanık olduğunu etraflıca belki değerlendirerek hem bireysel olarak hem de Bakanlar Kurulu olarak bu konuda nasıl bir davranış içerisinde olacağımızı ancak o zaman görebiliriz" dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bakanlar Kurulu toplantısında 28 Şubat soruşturmasının değerlendirilip değerlendirilmediğinin sorulması üzerine Arınç, toplantıda bu konunun görüşülmediğini söyledi.

Yargı sürecinin geçen hafta başladığını, aramalar ve gözaltıların ardından tutuklananlar ve serbest bırakılanlar olduğunu hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bu bir yargı süreci, yargı sürecinin de başlangıcı. Dolayısıyla bir soruşturmadan bahsedebiliriz. Bu soruşturmanın kapsamı genişler mi, bu yargının işi. İddianame ne zaman tanzim edilir, bu da yargının işi. Belki bizim konumumuzu iddianame tanzim edildikten sonra yani davanın açılışını müteakip değerlendirmemiz daha uygun olur diye düşünüyorum. Çünkü önceki davayı esas alırsak, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ilgili olarak, davanın başlamasına bir kaç gün kala Bakanlar Kurulumuz davaya müdahil olmanın doğru olacağına karar vermişti. Şimdi 28 Şubat süreciyle ilgili iddianın ne olduğunu, delillerin nelerden ibaret olduğunu, kimlerin sanık olduğunu etraflıca belki değerlendirerek hem bireysel olarak hem de Bakanlar Kurulu olarak bu konuda nasıl bir davranış içerisinde olacağımızı ancak o zaman görebiliriz."

Türk Petrol Kanun Tasarısı imzaya açıldı

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçmişte yaşanan tecrübelerle, Suriye yönetimi tarafından Annan Planı kapsamında verilen sözlerin tutulmayacağını ifade ettiğini belirterek, cereyan eden olayların bu sözün yeterince tutulmadığını gösterdiğini söyledi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda bazı kanun tasarılarının ele alındığını bildirdi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in toplantıda Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı konusunda bilgi verdiğini belirten Arınç, tasarının olumlu bulunduğunu ve imzaya açıldığını belirtti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın Türk Petrol Kanun Tasarısı taslağı hakkında bilgi verdiğini kaydeden Arınç, tasarının çok önemli olduğunu ifade etti. Halihazırda 1954 yılında çıkarılmış bir petrol kanununun yürürlükte olduğunu hatırlatan Arınç, bu kanunda pek çok değişiklikler yapıldığını ancak günlük ihtiyaçları karşılamadığını anlattı. Bu nedenle yeni bir petrol kanununa ihtiyaç olduğunu belirten Hükümet Sözcüsü Arınç, bu tasarının da Bakanlar Kurulu'nda olumlu bulunduğunu ve imzaya açıldığını bildirdi.

Arınç, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da toplantıda, Bireysel Emeklilik Sigortalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında bilgi verdiğini söyledi. Arınç, tasarının, bireysel emeklilik sigortasının teşvik edilmesi ve buna ilişkin bazı hükümleri içeren önemli bir kanun tasarısı olduğunu dile getirdi.

Bakanlar Kurulu toplantısında, kendisinin de Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında bilgi verdiğini bildiren Arınç, söz konusu kanun tasarısının, medya içerisinde internet medyasının veya internet haber sitelerinin Basın Kanunu kapsamına alınması ile ilgili bir taslak olduğunu,taslağın genel itibariyle olumlu bulunduğunu ve imzaya açıldığını ifade etti.

Türkiye'de internet kullanımının 19 yıl önce başladığını belirten Arınç, uzun süredir kanun tasarısı üzerinde çalıştıklarını, paydaşlarla konuştuklarını, yazılı basın ve internet basınıyla ilgili bazı kanuni hakların ve yasal imkanların Basın Kanunu içerisine konulmasıyla ilgili olumlu bir taslak hazırladıklarını, taslağın tekrar görüşüldükten sonra TBMM'ye sevk edileceğini kaydetti.

Toplantıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Çin ve Suudi Arabistan seyahatlerindeki görüşmeleri ve sonuçlarına ilişkin Bakanlar Kurulu'na bilgi aktardığını belirten Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da İstanbul'da düzenlenen "Suriye'nin Dostları" toplantısı ile İran ve "5   1" ülkeleri arasındaki nükleer müzakereler hakkında bilgi verdiğini dile getirdi.

Arınç, toplantıda, bölgesel gelişmeler ve güvenlikle ilgili konularda ilgili bakanların sunumlar yaptığını aktardı.
        
B Planı iddiaları
        
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Arınç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin adının Kıbrıs Türk Devleti olarak değiştirileceğine ilişkin basında yer alan iddialarla ilgili soru üzerine, konunun Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmediğini bildirdi.

KKTC ile Kıbrıs Rum Kesimi arasında toplumlar arası görüşmelerin devam ettiğini vurgulayan Arınç, "Görüşmelerin neticesiz kalması halinde bir B Planı'ndan söz edilmişti ancak bu B Planı'nın ne olacağı elbette bu süreci yürütenler tarafından bilinebilir. Öncelikle KKTC'nin bu konuda görüşmelerin akamete uğraması halinde nasıl bir yola gireceklerini kendilerinin ifade etmesi gerekir. Bakanlar Kurulu olarak Kıbrıs Türk Devleti ismiyle bir B Planı'nın uygulamaya geçirilecek olması konusunda hiçbir bilgi sahibi değiliz. Bu konu da gündemimizde yoktu" diye konuştu.

KKTC'nin aralarında İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da bulunduğu uluslararası kuruluşlarda Kıbrıs Türk Devleti adıyla anıldığına dikkati çeken Başbakan Yardımcısı Arınç, "Ancak B Planı mıdır? Bundan sonra bu isim alınacak mıdır? KKTC'nin ismi Kıbrıs Türk Devleti olarak değiştirilecek midir? Hiçbir resmi kaynak ve referansa sahip değiliz. Bakanlar Kurulumuzun da gündeminde değil" dedi.

"Başbakanımızın kampları ziyareti söz konusu değil"
        
Arınç, bir basın mensubunun, Suriye'deki gelişmeleri hatırlatarak, Türkiye'nin bundan sonra atacağı ilk adımın ne olacağını sorması üzerine, konunun Bakanlar Kurulu'nda ele alınmadığını bildirdi. BM ve Arap Birliği'nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile Hatay'a gittiğini hatırlatan Arınç, "Sayın Başbakanımızın bugünlerde bu kampları özel olarak ziyareti söz konusu değil" dedi.

Suriye'de yaşanan olaylar konusunda dünden bu yana bir sükunet olduğunun söylediğini ancak kendilerine ulaşan haberlerde bugün bazı belde ve mahallerde devam eden olaylarda 19 kişinin öldüğünden bahsedildiğini aktaran Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Sayın Başbakanımızın sözleri büyük bir gerçektir, Annan çalışmalarını ve Annan'ın Suriye'deki planıyla ilgili konuları destekliyor olmakla birlikte geçtiğimiz mart ayından bu yana Suriye'de yaşanan acı olaylarda Suriye yönetimi söz vermiş olmasına rağmen hiçbir sözünü tutmamıştır. Şiddetin durması, öldürmelerin bir an evvel kesilmesi, halkın taleplerine karşı demokratik yollarla cevap verilmesi, en azından şehirlerde, köylerde, kasabalarda tanklarla kuşatılarak ateş altına alınması gibi eylemlerin son bulacağı konusunda Türkiye'ye ve başka uluslararası kuruluşlara da verilen sözler vardı. Ama Beşşar Esed bunların hiçbirisini tutmamıştır. Dolayısıyla Annan Planı'na karşı da özellikle 10 Nisan itibariyle verilen sözlerin geçmişte yaşanan tecrübelerle, tekrar tutulmayacağını Sayın Başbakanımız ifade etmişti. Cereyan eden olaylar bu sözün yeterince tutulmadığını gösteriyor."
        
"Hiçbir memur hak kaybına uğramayacak"
        
Arınç, bir başka soru üzerine, Mehmet Ağar'ın hapis cezasıyla ilgili Yargıtay'ın onama kararının Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmediğine dikkati çekerek, konunun yargısal bir işlem olduğunu ifade etti. Arınç, "Buna karşı hukuki yollar nedir, onu Sayın Ağar kendisi çok iyi bilir" dedi.

Türkiye'de bulunan Irak Devlet Başkan Yardımcısı Haşimi'nin durumunu değerlendiren Arınç, "Merkezi hükümette yani Bağdat'ta Haşimi'nin pozisyonu zora sokulmuştur. Kendisi hakkında bir yasal süreç olduğu iddia edilmiş; tutuklanması istenmiştir. O da hayat güvencesi görebileceği başka bir yere sığınmak zorunda kalmıştır. O da Kuzey Irak bildiğiniz gibi. Daha sonra Türkiye'ye geldiğini ve bir süre daha Türkiye'de kalacağını biliyoruz ama Türkiye'den bir sığınma talebinin olduğu veya bundan sonra Türkiye'de sürekli kalacağı konusunda haberler doğru değil" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, memura verilecek zamla ilgili olarak Bakanlar Kurulu'nda rakam konuşulup konuşulmadığı yönündeki bir soru üzerine de memurlarla ilk defa toplu sözleşme imzalanacağına işaret ederek, şunları söyledi:
"Ocaktan itibaren geçerli olacağı için hiçbir memurun hak kaybına uğramayacağı şekilde hepimizin bilgisi var. Sayın Bakanımız önümüzdeki hafta bu imkanı kullanarak toplu sözleşme görüşmelerine başlayabileceklerini ve mayıs içinde sonuçlanırsa ocaktan itibaren de uygulanacağı ve zamlı maaşlarını alacaklarını ifade etti."

Arınç, bir gazetecinin, "Mesut Barzani'nin bu hafta içinde Türkiye'ye geleceğine dair spekülasyonlar var. Sizin bilginiz var mı?" sorusuna da, "Sözün başında 'spekülasyon' dediniz. Olabilir. Benim bilgim yok, gelebilir. Görüşülecek konular da vardır ama böyle bir zamanlama tespit edilmiş değildir. Böyle bir imkan olursa basın tarafından da duyulacaktır" karşılığını verdi.

(AA)