Böke: Türkiye'de bir başkanlık tartışmasına ihtiyaç yok

CHP'li Böke, "Türkiye'de bir başkanlık tartışmasına ihtiyaç yok, bir refah tartışmasına ihtiyaç var" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhuriyet Halk Partisi, Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke haftalık MYK toplantısında Türkiye gündemini değerlendirdi. Selin Sayek Böke, "Türkiye'de demokrasiyi güçlendirmek, darbeye engel olmak, darbelerin tekrar etmesine imkan vermeyecek düzeni inşa etmek konusunda bir söz verildi. Türkiye'nin bir daha bu darbeyle karşı karşıya kalmaması için, siyasi partilerinde öncü olması gerekliliği çok somut bir şekilde ortaya kondu o gün. Millet iradesinin tecelli ettiği Meclis'in daha güçlü olması gerekliliği, daha güçlü olduğunda ve ortak mücadeleyi, demokrasi adına ortaya koyduğunda Türkiye'de darbelerin önüne geçilebildiği o gün ortaya çıkmıştı. 4 siyasi parti bir ortak irade koydular. Bu irade esasında 15 Temmuz şehitlerine ve Türkiye demokrasisine olan bir namus borcuydu. Siyasi partilere düşen en temel görev Türkiye'de bu darbenin neden olduğunu, bir daha tekrar etmemesi için nelerin yapılması gerektiğine, darbeye ortak olmuş tüm faillerin hukuk karşısına çıkarılması gerekliliğine ısrarla savunmaktır. Ne yazık ki bu ortak iradeyi hiçe ayan bir AKP ile karşı karşıyayız. AKP çok açık bir tabloyu karşımıza koyuyor. AKP şehitlere ve Türkiye'ye olan namus borcunun altında kalıyor. AKP FETÖ ile gerçekten hesaplaşmak yerine, bundan korkuyor ve kaçıyor. AKP gerçek darbecileri soruşturan değil, koruyan bir mekanizma işletiyor. Türkiye'yi yılan gibi sarmış olan FETÖ'nün bütün boyutlarıyla yeniden ortaya çıkartılmasını ve hesap vermesinin önünde yegane engeli oluşturuyor. Türkiye'yi 15 Temmuz sürecine taşımış olan bir suç ortaklığıydı" diye konuştu.

Böke konuşmasına şöyle devam etti: "AKP, Cumhuriyetle hesaplaşmak için silahlı kuvvetlerin onurlu, vatansever subaylarıyla hesaplaşmak için, Türkiye'yi bile bile bir terör örgütüne teslim etti. FETÖ ile yüzleşmekten kaçmak, bu suç ortaklığını örtbas için önce darbe komisyonuna yıllarca Fetullah Gülen'in kendisine övgüler dizmiş olan bir milletvekilini başkan olarak atıyor. Şimdi de Komisyon'un çalışmaması için müthiş bir gayret gösteriyor. Darbe Komisyonu bizzat AKP tarafından, darbe ile mücadele komisyonu olmaktan çıkıp, darbecileri aklama ve darbenin üstünü örtme Komisyonuna dönüştürülüyor. Eğer amacınız darbe ve FETÖ ile hesaplaşmaksa bu komisyonu olması gerektiği gibi gerçekleri ortaya çıkartmak için çalışırsınız. AKP'nin nasıl hareket ettiğini zaten komisyonun işleyişi çok açık bir şekilde ortaya koyuyor"

'Balyoz davasının avukatlığına yeniden soyunuyorlar'

Böke Başbakan Binali Yıldırım'ın Ergenekon ve Balyoz davaları hakkındaki açıklamalarını değerlendirdi. Selin Sayek Böke, "Başbakan bu hafta kalktı, hiç utanmadan, sıkılmadan, FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetlerine yaptığı kumpası tüm delilleriyle ortaya çıkan Ergenekon ve Balyoz'un gerçek olduğunu söyleyiverdi. Malum bir zamanlar AKP, FETÖ ile el ele Türkiye Cumhuriyeti'nin şerefli subaylarını, gazetecilerini, aydınlarını hedef alan, haysiyet cellatlığı yapan, insanların hayatlarını karartan, TSK'yı FETÖ'ye teslim etmek için açıkça kurgulanan bu davanın avukatlığını yapmışlardı. Sonra çıktılar bu dava kumpastı dediler, Cumhuriyet tarihinin en büyük itiraflarından birini yaptılar. AKP, bırakın darbe ile mücadele etmeyi, bırakın FETÖ ile hesaplaşmayı, milletin malı olan uçağı, tankı Türk subaylarından alıp teröristlere teslim eden, milletin bombalanmasına, öldürülmesine, Meclis'in bombalanmasına yol açan; Ergenekon ve Balyoz davasının avukatlığına yeniden soyunuyorlar" ifadelerini kullandı.

'Yaptığınız köprüleri dolara bağladınız'

İsmail Saymaz'ın haberini değerlendiren Böke, "AKP'ye düşen en temell görev bu darbeye dair ortaya çıkan bütün bilgileri, darbe komisyonunda konuşmak, tartışmak. Tetikçilerle tehdit savunmak değildir' dedi. Böke,'İsmail Saymaz bu hafta bir özel haber yaptı, FETÖ'cülerin yaptığı Bylock isimli yazışma sisteminin imtiyaz sahibini buldu. Esasında o imtiyaz sahibini bulması gereken komisyondu. Gazetecilik yapıldı, ve bu haberde, bu sistemin, yazışma sisteminin imtiyaz sahibi olduğu söylenen şahsın, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'ye girip çıktığı ortaya çıktı. Birden bu gerçekten rahatsız olan AKP ve havuz medyası habere saldırmaya başladı. Oysa AKP'ye düşen en temel görev bu darbeye dair ortaya çıkan bütün bilgileri, darbe komisyonunda konuşmak, tartışmak. Tetikçilerle tehdit savurmak değildir. Silahlanmaya davet etmek değildir. Gazeteler üzerinden infaz yapmak hiç değildir. Bu Darbe Komisyonu'nun en temel görevi ortaya çıkan bu bilgileri tartışmak ve gerçeği ortaya çıkarmaktır. Türk parasının değer kaybından bize ne diyecek kadar fütursuz bir Başbakanımız var. Türk lirasının değer kaybı doğrudan vatandaşımızın cebini ilgilendiriyor. Nasıl olduğunu ben anlatayım Başbakanımıza, yaptığınız köprülerin fiyatlarını dolara bağladınız. Şimdi çıktınız utanmaz bir biçimde Çanakkale geçilmez lafını dahi anlamayarak, Çanakkale Köprüsü'nün fiyatını euroya bağladınız' ifadelerini kullandı.

"CHP'nin 'başkanlık' pozisyonu çok açık"

Selin Sayek Böke MYK toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularına cevap verdi.

Böke, "Başkanlık konusu referanduma gelecek olursa CHP'nin duruşu ne olacak" sorusu sonrasında şunları söyledi: "Cumhuriyet Halk Partisi darbenin karşısındaki en güç panzehirin demokrasi olduğunu zaten hergün ısrarla söylüyor. Türkiye'de bir başkanlık tartışmasına ihtiyaç yok.Türkiye'de bir refah tartışmasına ihtiyaç var. Başkanlık diyerek yaratılan istikrarsızlığın karşısına ancak ve ancak daha çok demokrasi, güçlü bir parlamenter demokratik sistem diyerek çıkabiliriz. Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda dün pozisyonu neyse bugünde pozisyonu bu. Başka partiler belki ne diyeceklerine karar verememiş olabilirler ama Cumhuriyet Halk Partisinin Başkanlıkla ilgili pozisyonu çok açık. '

'Seçimle gelen, seçimle gider'

Selin Sayek Böke, gazetecilerin "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı'nın gözaltına alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz ?", "Şort giydiği gerekçesiyle genç bir kadına saldıran saldırgan tahliye edildi bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorularını ise şu şekilde yanıtladı: "Seçimle gelen seçimle gider. Bu gerçek asla unutulmamalı. Seçilen vatandaşta hukuk içerisinde hareket etmeli derken bu hukukun işlemesini sağlamakla yükümlü de bir iktidar var. İktidarın kullandığı siyasi dil, Türkiye'de kendini toplumsal davranışlar içerisinde çok somut bir biçimde gösteriyor. Eğer bir Cumhurbaşkanı ölmeyi dahi cinsiyetle ayrıştıracak kadar kadın ve erkeği eşit görmüyorsa bunun toplumsal davranış biçimlerine yansıması da bir doğal sonuç olarak ortaya çıkıyor. Hukuka düşen görev ise bunun bir doğal sonuç olmasına engel olacak biçimde kadının özgürlüğünü, bir birey özgürlüğü olduğunu tarif ederek mutlaka bu yönde bir mesaj vermektir. Vatandaşımızın istediği gibi giyinme özgürlüğünü elinden alan toplumsal gerçeğe karşı durmak bize düşer."