Çin ve Pandora'nın kutusu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Birkaç hafta önce Kazakistan’ın para birimi tengenin yüzde 19 oranında devalüe edildiğini, Arjantin devalüasyonu ve Ukrayna’nın sermaye kontrollerinden sonra gelen bu hareketin, diğer gelişen ülkeler üzerindeki algı açısından olumsuz olabileceğini belirtmiştik. Ayrıca bu durumdan diğer piyasala rın etkilenip etkilenmeyeceğini de izlemek gerektiğini not etmiştik. 

Çin'de yaşananlar en az Ukrayna kadar önemli 

Özellikle Çin’in yuana değer kaybettirmesi ve Ukrayna’daki gelişmeler sonrası, gelişen ülke para birimlerindeki satış baskısına dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatalım. Bu anlamda Ukrayna’daki gelişmeler doğal olarak piyasaların gündemine de taşındı. Fakat bizce Çin’de yaşananlar en az Ukrayna’dakiler kadar önem taşıyor. Çin’in yuanın işlem bandını %1’den %2’ye genişletmesi sonrası yuandaki değer kaybının hızlanmasına izin verip vermeyeceği çok önemli. Klasik “carry trade” olgusuna benzer bazı dinamiklerin Çin’de yaşandığına dair haber ve veriler var. 

Örneğin Çin’de kullanılan bakır fiyatlarının sert düşüşü ve dünya bakır fiyatlarından olumsuz ayrışması oldukça dikkat çekici. Bu anlamda özellikle bakır ve demir cevheri gibi emtiaların teminat gösterip karşılığında döviz borcu alan Çin’li şirketlerin yuanın değer kaybından ne kadar etkileneceği piyasalar açısından önem arz ediyor. 

Ayrıca, Çin yuanındaki değer kaybı diğer gelişen ülkelerde “rekabetçi devalüasyon” zincir hareketini tetikleyebilir mi sorularını artırabilir. Özellikle 2012’nin son çeyreğinden beri ciddi değer kaybeden Japon yeninin durumu dikkate alındığında başta Asya ve gelişen ülke para birimlerine dikkat edilmeli. Dolar/yen kurunun bu dönem içinde 78’den 101 seviyesine kadar geldiğini not edelim. Bugünkü şartlar farklı olsa da 1997- 1998 Asya krizi öncesinde, 1993 sonu 1994 başı Çin’de ciddi bir devalüasyon olmuştu. Öte yandan Japon yeninin 1995’ten 1998 başlarına kadar önemli oranda değer kaybı yaşadığını da hatırlatmakta fayda var.