CMR'ye göre taşıyıcının gecikmeden doğan sorumluluğu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Av.Özge Hakdan ÖZTÜRK / Avukat

                                                                                                           

Uluslararası  ticaretin gelişmeye başlaması sonucunda karayolu ile uzun mesafeli taşımaların yapılması, bu alanda uluslararası hukuk çalışmalarının artmasına sebep olmuş ve 1956 yılında Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından; "Eşyaların Karayolunda Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi" (CMR) hazırlanmış, taşımaya ilişkin özel hukuk sorunlarının sözleşmeye taraf ülkelerde standart kurallara tabi olması amaçlanmıştır.

Türkiye 14.12.1993 gün ve 21788 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 3939 sayılı kanun ile Eşyaların Karayolunda Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi'ne (CMR) ve bu sözleşmeye ek protokole katılmayı kabul etmiştir. CMR'nin metni 4 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmıştır. Sözleşmeyi onayan bu kanundan sonra, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ne katılma belgesi tevdi edilmiş ve söz konusu sözleşme Türkiye'de yürürlüğe girmiştir.

CMR anlaşması, bir malın uluslararası taşınmasında göreceği zarar, ziyan, kayıp ve gecikmelerden gönderici, taşıyıcı ve alıcı arasındaki sorumlulukları saptayan, yükümlülükleri belirleyen, Birleşmiş Milletler'in yönetim ve gözetiminde uygulanması sağlanan çok uluslu bir anlaşmadır.

CMR konvansiyonuna göre, taşıyıcı yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu gibi yükü belirli bir süre içinde teslim etmediği takdirde meydana gelen gecikmeden de sorumlu olacaktır. CMR kapsamındaki taşıma sözleşmelerinde kural olarak, taşıyıcının eşyayı taşımak üzere teslim almasından gönderilene teslim etmesine kadar geçen sürenin taşıma süresinden uzun olması; başka bir ifadeyle eşyanın taşıma süresinden uzun olan bir sürede gönderilene teslim edilmesi halinde taşıma süresinin aşıldığından yani gecikmenin varlığından söz edebiliriz. CMR madde 19 hükmüne göre; "Yük kararlaştırılan zaman limiti içinde teslim edilmemiş ise veya kararlaştırılmış zaman limiti olmadığı hallerde, taşımanın normal süresi ve özellikle parçalı yüklerde tüm yükü bir araya getirmek için gerekli zaman, gayretli bir taşımacıya gerekli zamanı geçiyorsa teslimde gecikme var demektir." Dolayısıyla taşımanın süresinde yapılması taşıyıcı için önemli bir sözleşmesel yükümlülük olduğundan, bu yükümlülüğe aykırı davranış taşıyıcıyı eşya üzerinde hak sahibi olanlara karşı sorumlu kılacaktır.

Taşıyıcının gecikmeden doğan sorumluluğundan bahsedilebilmesi için, taşıma süresinin aşılması ve bu süre aşımı dolayısıyla hak sahibinin bir zarara uğramış olması gerekmektedir. Burada üzerinde durulması gereken bir nokta, eşyanın geç de olsa gönderilene teslim edilmiş olması gerektiğidir; eşyanın hiç teslim edilmemesi durumunda eşyanın zayi olmasından kaynaklanan sorumluluk söz konusu olacaktır.

Taşıma sözleşmesinin tarafları, taşıma için bir süre belirleyebilirler, belirlemedikleri durumda ise CMR madde 19 hükmünde belirtildiği üzere, taşıma süresi basiretli bir taşıyıcı için gerekli olan makul süre kriterleri göz önünde bulundurularak tayin edilecektir.

Gecikmeden doğan sorumluluk bağımsız bir sorumluluk nedeni olarak eşyayı muhafaza borcundan doğan sorumluluk yanında yer alır, ne zıya ve hasardan doğan sorumluluk gecikmeden doğan sorumluluğa ne de gecikmeden doğan sorumluluk zıya ve hasardan doğan sorumluluğa göre özel bir düzenleme teşkil eder. Taşıyıcının gecikmeden doğan sorumluluğu da özen borcu ağırlaştırılmış bir kusur sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle gecikme gerçekleştiği durumda taşıyıcı meydana gelen zararlardan kural olarak sorumludur ve bundan sonra CMR madde 17/II' de yer alan nedenleri ispat ederek ancak sorumluluktan kurtulması söz konusu olabilecektir.

Gecikme nedeniyle taşıyıcının sorumluluğunun zarar türü, dolaylı malvarlıksal zararlardır. Örnek vermek gerekirse, eşyanın geç teslim nedeniyle gönderilenin taahhütlerini yerine getirememesi, fazladan ardiye ücreti ödenmesi, eşyanın belirli bir tarihte teslim etme yerine varacağının göz önünde bulundurulması nedeniyle boşaltmada görev alacak işçilere fazladan ücret ödenmesi gibi malvarlığı zararlarıdır.

CMR'de zarar konusu özel olarak düzenlenmemiştir, bu nedenle gecikmeden doğan zararın tespiti genel hükümlere göre yapılacaktır. Buna göre zarar, şayet gecikme olmasaydı hak sahibinin malvarlığının bulunacağı durum ile geç teslim sonrasında bulunduğu durum arasındaki negatif fark dikkate alınarak tespit edilecektir. Türk Ticaret Kanunu'nda da gecikmeden dolayı sorumluluğun söz konusu olabilmesi için zararın meydana gelmesi şartından söz edilmemiştir. Buna göre, herhangi bir zarar doğmamış olsa dahi, taşıma ücreti gecikme süresi ile orantılı olarak indirilecektir. (TTK madde 780/I)

Taşınan eşyanın CMR madde 17'de düzenlenen sorumluluk süresi içinde zıya ve hasara uğraması durumunda, bu maddede düzenlenen sorumluluktan kurtulma nedenlerini ileri süremeyen taşıyıcı meydana gelen zararı tazmin etmek zorundadır. CMR'de gönderen/gönderilenin zararının karşılanması nakden tazmin olarak düzenlenmiştir.

CMR'nin 23'üncü maddesinin 5'inci bendine göre, gecikme durumunda, sadece gecikmeden kaynaklanan malvarlığı zararları ispatlandığı ölçüde taşıyan, taşıma ücretini geçmemek üzere bir tazminat ödemek zorundadır. Burada gecikmenin gerçekleşmesi ile tazminat ödenir hale gelmez. Ayrıca, tazminat talebinde bulunan kimse ayni zamanda bu gecikme sebebiyle uğradığı bir zararın varlığını da ispat etmek zorundadır.

Taşıyıcının gecikmeden sorumlu tutulabilmesi için gerekli olan bir diğer şart ise, diğer sorumluluk hallerinde olduğu gibi taşıma süresinin aşılması ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı bulunmasıdır.  Taşıyıcıdan talep edilen zararın gecikmeden değil de başka bir neden dolayısıyla meydana gelmesi halinde, gecikmeden sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Taşıyıcının gecikmeden sorumlu olabilmesi için, talep sahibinin gecikmeyi, zararı ve ikisi arasındaki illiyet bağını ispat etmesi gerekir. 

Gecikme sebebiyle taşıyıcıdan talepte bulunulabilmesi için, belirli süreler içinde gecikmenin taşıyıcıya ihbar edilmesi gerekir. Aksi halde, taşıyıcıya karşı gecikme sebebiyle dava yoluyla tazminat talebinde bulunulamaz. Bu nedenle ihbar dava şartı niteliğindedir.  İhbar takibin yapıldığı her taşıyıcıya yapılmalıdır.

CMR m.30/III-IV'te "Yük alıcının emrine amade tutulduğu tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşıyıcıya bildirilmedikçe teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez" demek suretiyle bu konuyu düzenlemiştir. Gecikmeden doğan ihbarın yapılmaması halinde dava hakkı düşer. Bu maddede düzenlenen sürelerin hesaplanmasında duruma göre teslim tarihi, kontrol tarihi veya yükün alıcının emrine amade tutulduğu tarih sayılmayacaktır. Buna göre ihbar süresi, teslimi izleyen günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Burada ihbar yükümlülüğünün bir istisnası vardır; CMR' ye göre ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin taşıyıcının sorumluluktan kurtulması sonucunu doğurması göz önüne alındığında, taşıyıcının kastı veya davanın görüldüğü mahkemenin hukukuna göre kasta eşdeğer kabul edilen kusuru ile zarara sebep olması halinde sorumluluğu kaldıran hükümlerden yararlanamayacağından dolayı söz konusu hallerde geçerli bir ihbar yapılmasa dahi, taşıyıcının tazminat ödemesi gerekir.

Sorumluluk Miktarları

CMR konvansiyonu m.23/5'e göre, gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder. Maddenin açık hükmünden de anlaşılacağı üzere CMR konvansiyonunda taşıyıcının gecikme nedeniyle ödemesi gereken tazminat taşıma ücreti ile sınırlandırılmıştır. Buna göre taşıma sözleşmesi veya diğer bir sözleşme ile daha fazla ya da daha az tazminat ödeneceği kural olarak kararlaştırılamaz.

Yargıtay 11. HD. T.11.03.2002, E.2001/9935, K. 2002/2103 sayılı kararında, "...Cam emtia taşınmak üzere anlaşma yapıldığı kamyonun komple tutulduğu, bütün çıkış muamelelerinin yapıldığı ancak yola çıkılacak zaman davalının başka tekstil ürünlerini de alması nedeniyle 3 gün geciktiği, davacının bu nedenle Fransa'daki firmaya gecikme nedeniyle tazminat ödediği, CMR uyarınca taşıma ücretini geçmeyecek tazminata hükmedilmesi gerektiği.."ne karar vermiştir.

CMR madde 27/I'e göre hak sahibi ödenecek tazminat için faiz isteyebilir. Yılda %5 üzerinden hesap edilecek bu faiz, ödeme isteğinin yazılı olarak taşıyıcıya gönderildiği tarihten itibaren başlar. Böyle bir istekte bulunulmamış ise tahakkuk dava açıldığı tarihten itibaren başlar.  Bu madde hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, faizin işlemeye başlaması için sözlü ihbar yeterli değildir.

Yargıtay 11. HD, E. 2001/7014, K. 2001/8068, T. 19.10.2001 tarihli kararına göre; "... Davada mahkemece yabancı para üzerinden tazminata hükmedildiğine göre, %5 oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken %7 oranında temerrüt faizine hükmedilmesi isabetsizdir.

Taşımanın uluslararası olması dikkate alınarak olaya uygulanması gereken Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi'nin (CMR) 27/1. maddesinde hak sahibine ödenecek tazminat için yılda %5 üzerinden temerrüt faizi hesap edileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Davada mahkemece yabancı para üzerinden tazminata hükmedildiğine göre %5 oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak %7 oranında temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır."

Faizin işlemeye başlayacağı tarih, hükümde açık olarak gösterildiği için zararın ortaya çıktığı tarih ile ihbarın yapıldığı tarih arasında, ulusal hukuk gereği de olsa hiçbir şekilde faiz yürütülemez.  Yazılı ihbar tarihi veya davanın açıldığı tarih ile hüküm tarihi arasında ulusal hukuktan doğan başka faizlerle birleştirilmesi veya başka gerekçelerle faizin %5'ten daha yüksek takdir edilmesi mümkün değildir.

Tazminatın hesaplanmasında esas olan unsurlar ödemenin istendiği ülke parası ile ifade edilmediği zaman, söz konusu tazminatın o ülke parasına çevrilmesi, ödemenin yapılacağı gün ve yerde uygulanan kura göre hesaplanır. (CMR madde 27/II)

Gecikme tazminatına ölçü olan ücret, taşıma sözleşmesinin ifasının söz konusu olduğu güzergahın bütünü için kararlaştırılan ücrettir. Bu bakımdan taşıma sözleşmesinin ifa edileceği güzergah, çeşitli safhalara ayrılmış olsa dahi ödenecek tazminat bu safhalardan birine göre değil, yük güzergah dikkate alınarak belirlenmelidir. Aynı şekilde yükün birden fazla araç ile taşınmasının söz konusu olduğu hallerde, yalnızca gecikmenin ortaya çıktığı araçla yapılan taşıma için ödenen ücret değil, tüm taşıma için ödenen ücret dikkate alınarak tazminat tespit edilmelidir.

Taşıyıcının gecikme sebebiyle ödemesi gereken tazminatın hesaplanmasında yalnızca taşıma ücreti dikkate alınmalıdır. Taşıyıcının gönderen veya gönderilenden talep edebileceği gümrük bedeli ve eşya için yaptığı diğer masraflar gecikme tazminatının belirlenmesinde dikkate alınmamalıdır.

(1) Yrd. Doç. Dr. Metin Çancı, Doç. Dr.Murat Erdal- Uluslararası Taşımacılık Yönetimi s.119

Alihan Aydın, CMR'ye Göre Taşıyıcının Zıya, Hasar ve Gecikmeden Doğan Sorumluluğu

(2) Alihan Aydın, CMR'ye Göre Taşıyıcının Zıya, Hasar ve Gecikmeden Doğan Sorumluluğu

(3)  Dr.Muharrem Gençtürk, Uluslararası Eşya Taşıma Hukuku

(4) M.A.CLARKE, International Carriage of Goods By Road:CMR