Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Merkez Bankası brüt rezevleri 134. milyar dolara çıktı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''Gazzeli kardeşlerimiz 7 Ekim'den beri insanlık tarihinin en kalleş saldırılarına maruz kaldılar. Netanyahu adını tarihe şimdiden 'Gazze kasabı' olarak yazdırmıştır.'' dedi. Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan Merkez Bankası'nın brüt rezervlerinin Eylül 2014'ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığını açıkladı.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yunanistan'la ihtilaflarımız dün de vardı, yarın da olacak. Aynı şekilde, bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak ama bu gerçek, aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor." dedi. Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Gazze'de çatışmalara verilen insani aranın, çatışmaların sona erdirilmesine yardımcı olmasını temenni ettiğini dile getirdi.

Türkiye'nin Gazze'ye yönelik insani yardımlarının sürdüğünü belirten Erdoğan, "Bugüne kadar Mısırlı kardeşlerimizle işbirliği içinde 12 uçak ve bir gemi dolusu yardım malzemesini El-Ariş'e sevk ettik. Toplam 1500 ton insani yardım malzemesini taşıyan ikinci gemimiz bugün yola çıkıyor." diye konuştu. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere Gazze'deki yaralıların Türkiye'ye intikalini sağlayarak tedavileriyle ilgilenildiğini dile getiren Erdoğan, Gazze'de kurulacak sahra hastanelerinin yer tespit çalışmalarının da sürdüğünü anlattı. Erdoğan, "Rehinelerin salıverilmesi ve ateşkesin kalıcı hale gelmesi için de temaslarımıza hız vereceğiz." dedi.

Türkiye'nin Gazze krizine yönelik çok boyutlu çabalarına ilişkin video gösteriminin ardından Erdoğan, "Türkiye, devleti milletiyle Filistinli kardeşlerinin yanındadır. 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle bir kez daha bölgemize barış ve huzurun ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olduğunu hatırlatmak istiyorum." ifadelerini kullandı.

Gazze krizinin 7 Ekim'den bu yana gündemlerindeki ilk konu olmakla birlikte ülke, millet ve partiye dair hususları da ihmal etmediklerini belirten Erdoğan, Almanya ve Cezayir ziyaretlerinde muhataplarıyla ikili ticari, beşeri, siyasi ve savunma konularını etraflıca ele aldıklarını söyledi. Erdoğan, Almanya ile 50 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaret hacmini kısa sürede 60 milyar dolara çıkarmak istediklerini ifade ederek, "Cezayir ile bu sene 6 milyar doları bulacak ticaret hacmimizi ise inşallah 10 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz." dedi.

Önceki gün Maldivler Cumhurbaşkanı'nı, devlet başkanı düzeyinde bir ilki teşkil eden ziyareti vesilesiyle Ankara'da ağırladıklarını anlatan Erdoğan, Maldivlerle de turizm, savunma ve ekonomik işbirliğini geliştireceklerini kaydetti.

"Komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız"

"Dış politikada dostlarımızın sayısını artırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi: "Buradaki çizgimiz gayet açıktır. Biz diplomasiyi bir tarafın kaybettiği, diğer tarafın ise kazandığı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. Diplomasi her iki tarafın da makul bir çizgide buluşarak kazançlı çıktığı, kazan kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır. Ülkeler arasında anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların olması gayet doğaldır. Aslolan, bu ayrılıkları kör düğüme dönüşmeden çözme iradesidir. İşte biz buna sahibiz. Oturup konuştuğumuzda özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız. 7 Aralık'ta yapmayı planladığımız Yunanistan ziyaretine de yaklaşımımız bu yöndedir. Komşumuz Yunanistan'la ihtilaflarımız dün de vardı, yarın da olacak. Aynı şekilde, bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak ama bu gerçek, aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor. Karşılıklı güven esasına dayalı olarak işbirliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık vardır. Ziyaretimizde bunlara odaklanma niyetindeyiz. Yunanistan seyahatimizin şimdiden ülkelerimiz arasında yeni bir sayfanın açılmasına vesile olmasını diliyorum."

 "Yatırım taahhütlü avans kredisi programına yıllık 100 milyar lira limit tahsis edildi"

Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında iştirak ettiği ödül töreninde, Türkiye'nin yenilikçilik eko sisteminin ulaştığı seviyeyi bizzat görme fırsatı bulduğunu aktaran Erdoğan, çeşitli kategorilerde ödül alan şirketleri tebrik etti.

Erdoğan, Türk özel sektörüyle ne kadar gurur duyulsa az olduğunu belirterek, "Muhalefetin ve mandacı ekonomistlerin sürekli karamsarlık zerk eden propagandalarına rağmen hamdolsun firmalarımız dünya çapında başarılara imza atıyor. Bilhassa savunma ve bilişim alanında faaliyet gösteren şirketlerimiz inovasyon konusunda diğer firmalarımıza da ilham kaynağı oluyor." diye konuştu.

Devletin teşvikleri sayesinde Türkiye sathında adeta bir ihracat ve üretim seferberliği yaşandığını anlatan Erdoğan, küresel ekonomideki zorluklara, bölgede patlak veren krizlere, 6 Şubat depremlerinin olumsuz etkilerine rağmen yakalanılan bu ivmeyi çok değerli bulduğunu vurguladı.

Erdoğan, bu iklimin güçlenmesi için iş dünyasına her türlü desteğin sağlandığını belirterek, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve inovasyon odaklı çalışan her girişimcinin yanında olduklarını kaydetti.

Merkez Bankasının bu amaçla önemli bir karar aldığını ifade eden Erdoğan, yeni yatırım taahhütlü avans kredisi programına yıllık 100 milyar lira limit tahsis edildiğini aktardı.

Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit ayrılacağını ve yatırımcıların çok uygun koşullarda finansmana erişim imkanı elde edeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: "Ayrıca ihracatçılarımız için günlük reeskont kredi limitlerini 10 kat artırarak 3 milyar lira seviyesine çıkardık. Her iki kararın başta ihracatçılarımız olmak üzere özel sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Merkez Bankası brüt rezervlerimizin Eylül 2014'ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığının müjdesini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece bunlarla yetinmiyoruz. Meclise sunduğumuz yeni kanun teklifinde ihracatın desteklenmesinden döviz kıskandırıcı işlerin teşvikine kadar pek çok düzenleme yer alıyor. Yurt dışında şirket kurmuş müteşebbislerimizin buralardan kazandıklarını ülkemize getirmelerini teşvik eden yeni düzenlemeleri devreye alacağız."

Gazzelilerin, 7 Ekim'den beri insanlık tarihinin en kalleş, en menfur saldırılarına maruz kaldıklarını ifade eden Erdoğan, Gazzelilerin camilerinin bombalandığını, okullarının harabeye çevrildiğini, hastanelerinin yerle yeksan edildiğini, sığındıkları mülteci kamplarının bilinçli şekilde hedef alındığını; göç eden sivillerin üzerlerine yollarda bombalar yağdırıldığını söyledi. Erdoğan, "Analarının öpüp koklamaya kıyamadığı sabiler hunharca katledildi; babalara, gözü gibi sakındıkları yavrularının parçalarını toplattılar." diye konuştu.

Gazze'de, gıdası, yakıtı, ilacı, ekmeği, elektriği, suyu, iletişimi kesilen ve 360 kilometrekarelik açık hava hapishanesine sıkıştırılan 2,3 milyon insana adeta soykırım uygulandığının altını çizen Erdoğan, "Tüm dünyanın gözü önünde 50 gün boyunca Gazze'yi yaktılar, yıktılar. İnsanlık tarihine kara birer leke olarak geçen her türlü zulmü yaptılar. Gazze'deki İsrail zulmüne maruz kalanların 7 Ekim'den beri yaşadıkları tam bir cehennemdi. Yüzde 70'ten fazlası kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 16 bin Gazzeli kardeşimiz İsrail'in saldırıları sonucunda şehit oldu, 35 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz yaralandı. Şehitlerin her birini rahmetle yad ediyor, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum." ifadelerini kullandı.

Gazze'deki binaların üçte ikisinin yıkıldığını, tahrip olduğunu ya da kullanılamaz hale geldiğini; sağlık ve eğitim altyapısının tamamen çöktüğünü belirten Erdoğan, "Gazze'de son asrın en büyük mezalimlerinden birini yapan Netanyahu, adını tarihe şimdiden 'Gazze kasabı' olarak yazdırmıştır. Bu kara leke sadece Netanyahu'nun değil ona koşulsuz destek veren herkesin alnına yapışmıştır. Bu utanç lekesi hiçbir zaman temizlenmeyecektir. Gazze'de işlenen insanlık ve savaş suçlarını da bir ikisi hariç Batılı ülkelerin tepkisizliğini de asla unutmayacağız. İsrail yönetiminin insanlık vicdanı yanında uluslararası hukuk önünde de hesap vermesi için mevcut tüm yolları deneyeceğiz." diye konuştu.

"Gazze için temas trafiğimizi yoğunlaştırarak sürdüreceğiz"

Türkiye'nin, tarih boyunca olduğu gibi bugün de tüm imkanlarıyla Gazzelilerin yanında olduğunu; uluslararası temaslarının ilk ve en önemli konusunun Gazze'deki savaş olduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son olarak Cezayir seyahatimizde Cumhurbaşkanı Tebbun'la, ardından hafta sonu ülkemizi ziyaret eden Lübnan Başbakanı Mikati ile bu meseleyi tüm yönleriyle konuştuk. İspanya Başkanı Sayın Sanchez ile telefon görüşmemizde Gazze'yi ele aldık. Bu konudaki dik ve dirayetli duruşu için İspanya'yı tebrik ediyorum. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres ile yaptığımız telefon görüşmesinin gündemi Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı insanı dramdır. Yarın Birleşik Arap Emirlikleri'ne gidiyoruz. Dubai ziyaretimizde iklim konularıyla birlikte Gazze'yi de ele alacak, Gazze halkı için neler yapabileceğimizi değerlendireceğiz. Gazze için temas trafiğimizi yoğunlaştırarak sürdüreceğiz. Cuma günü başlayan esir takaslarını ve insani arayı, akan kanın bir nebze olsun durdurulması bakımından müspet bir gelişme olarak görüyoruz. Mutabakatın tesisine katkı veren tüm kardeş ülkelere teşekkür ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'nin ihtiyaç duyduğu malzemelerin bir kısmının bölgeye ulaştırılmasından memnuniyet duyduklarını ancak içeri girmesine izin verilen yardım miktarının, Gazze halkının asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu belirtti.

"Netanyahu yönetiminden gelen açıklamalar, insani aranın kalıcı ateşkese tahvil edilmesi yönündeki umutlarımızı azaltmaktadır." diyen Erdoğan, İsrail kamuoyu nezdinde iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun siyasi ömrünü uzatmak için daha çok kan dökmesinin, daha fazla can almasının önüne mutlaka geçilmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Netanyahu, Gazze'de işlediği cinayetlerle antisemitizmi körükleyerek İsrail halkıyla birlikte tüm Yahudilerin güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünyada antisemitizmle birlikte İslam düşmanlığı da yükseliyor. Batılı liderlerin Hamas bahanesiyle Filistinlileri şeytanlaştıran sorumsuz söylemlerinin bedelini ise bu ülkelerde yaşayan göçmenler ödüyor. Pazar günü ABD'de 3 Filistinli öğrenciye yönelik menfur saldırı, bunun son örneğini teşkil etti. Çoğu zaman 'fanatik, akli dengesi bozuk veya aşırı sağcı' denilerek önemsizleştirilmeye çalışılan bu teröristlerle mücadelede Batılı devletlerin isteksiz davrandığını biliyoruz. Gazze krizinin başından beri sergiledikleri çifte standart, Müslümanlara yönelik nefret suçlarının cezasız kalmasında kanuni boşluklardan ziyade başka senaryoların devreye girdiğine işaret ediyor. Kur'an-ı Kerim'i yakan melunlara fikir özgürlüğü, bu kılıf altında gösterilen müsamahakar tavır kesinlikle iyi niyetli değildir. Anlaşılan geçmişte Musevilere ve Romanlara yapıldığı gibi bugün de bir Müslüman sorunu icat edilmeye çalışılmaktadır. Çoğu Avrupa'da olmak üzere 7 milyon insanı yurt dışında yaşayan bir ülke olarak tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tek bir vatandaşımızın dahi burnunun kanamasına izin vermeyeceğiz."

Türkiye'de depremi siyaseten fırsata çevirmek ve ekonomik kazanca dönüştürmek isteyen tamahkarların bulunduğunu belirten Erdoğan, milletin acısını istismar eden "deprem turistlerinin" son seçimlerde, sandıkta dersini aldığını ve milli iradenin şamarını yediğini söyledi.

Ekonomik hayattaki deprem fırsatçılarına göz açtırmadıklarını, yapı malzemeleri ve yapım işlerinde piyasa gerçekleriyle izah edilmeyecek fahiş fiyatların söz konusu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Öyle durumlar var ki aynı malzeme, aralarında 60-70 kilometre olan iki şehrimizde yüzde 20, yüzde 30 fiyat farkıyla satılıyor. Tamamen aç gözlülükten kaynaklanan bu çarpıklığın, bu vicdansızlığın üzerine gitmekte kararlıyız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel afet bölgesi ilan edilen yerlerde 2025 yılı sonuna kadar mevcut cezaların 10 kat daha ağır uygulanmasını sağlayacaklarını bildirdi.

Fırsatçılarla mücadelenin yanı sıra deprem konutlarını tamamlamak için bölgede fedakarca çalışan firmalara da her türlü desteği vereceklerini ifade eden Erdoğan, deprem sonrası oluşan yoğun talebin yapım işlerinde maliyetleri artırdığının farkında olduklarını aktardı. Recep Tayyip Erdoğan, şirketlere yardımcı olmak adına yapım işlerine ek fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesine imkan tanıyacaklarını belirtti.

Depremden önce ihale edilen yapım işi sözleşmelerinin zamanında tamamlanmasında sorunlar yaşandığını kaydeden Erdoğan, yatırımların planlanan sürede tamamlanması için devlet olarak kolaylık gösterdiklerini ve yük aldıklarını anlattı.

Görevlerinin, işini düzgün yapana destek olmak, aşırı kar peşinde koşanlara fırsat vermemek olduğuna işaret eden Erdoğan, deprem bölgesindeki inşa ve ihya çalışmalarına da böyle yaklaştıklarını dile getirerek, "İnşallah önümüzdeki aydan itibaren, yapımı tamamlanan deprem konutlarının, hak sahiplerine teslimine başlıyoruz. Yıl bitmeden toplam 46 bin deprem konutu ve köy evini, hak sahibi depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz." ifadesini kullandı.

 "Çalışan tüm emeklilerimize tek seferlik ödemelerini yapacağız"

Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla İstanbul'da öğretmenlerle bir araya geldiğini hatırlatarak, tüm öğretmenlere teşekkür etti.

Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın, hayat hikayesini, mücadelesini ve umutlarını beyaz perdeye aktaran "Aybüke: Öğretmen Oldum Ben" filmini gençlerin izlemesini tavsiye eden Erdoğan, Öğretmenler Günü programında emeklilerle ilgili son müjdeyi kamuoyu ile paylaştıklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Emeklilerimizin yükünü hafifletmek amacıyla hayata geçirdiğimiz 5 bin lira ödeme kararımızı, çalışan emeklilerimize de teşmil ediyoruz. Meclisimizin de onayını aldıktan sonra çiftçi ve Bağkurlu emeklilerimiz dahil çalışan tüm emeklilerimize tek seferlik ödemelerini yapacağız. Önergemizin, Meclisten süratle geçeceğine inanıyorum. Teklifin yasalaşmasına müteakip ilk düzenlemeden faydalanamayan 4 milyon 689 bin emeklimizin hesaplarına 5'er bin liralarını yatıracağız. Böylece 76 milyar lira ilave kaynak kullanarak 15,2 milyon emeklimizin tamamına bir defaya mahsus 5 bin lira ödemiş olacağız. Bu kararımızın, emeklilerimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum."

-"Kadına şiddetten rahatsız olsalardı bölücü terör örgütünün kuyruğuna takılmazlardı"

25 Kasım'ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olduğunu anımsatan Erdoğan, bugün dolayısıyla düzenlenen programda Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Faaliyet Programı'nın detaylarını açıkladıklarını belirtti. Erdoğan, 66 alt hedef ve 218 faaliyet başlığının yer aldığı planın kadına yönelik şiddet konusundaki iradelerinin en somut ifadesi olduğunu vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin çekilmesine dair marjinal çevrelerce yürütülen kampanyaların hiçbir temelinin olmadığının altını çizen Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: "Şiddet meselesini bu sözleşmeyle irtibatlandıranların amacının kadına yönelik şiddet olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar gerçekten kadına şiddetten rahatsız olsalardı bölücü terör örgütünün kuyruğuna takılmazlardı. Bunların kadın haklarıyla ilgili bir dertleri olsaydı bölücü alçakların katlettiği kadınlarımızın hatıralarına sahip çıkarlardı. Bugüne kadar ne bölücü örgütün dağa zorla kaçırdığı 13-14 yaşındaki kız çocukları için iki kelam ettiler ne de evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerine destek oldular. Bölücü örgüte sempatiyle bakanlarla opera dinlemeyi, kahvaltı yapmayı, seçim ittifakı kurmayı maharet saydılar. Şimdi de el etek öptükleri için onur duyduklarını ifade ediyorlar. Varsın onlar yollarına bu şekilde devam etsin. Biz, şehit analarıyla, Diyarbakır anneleriyle, gerektiğinde canları pahasına darbecilere meydan okuyan yiğit kadınlarımızla, elleri nasırlı emekçi kadınlarımızla, vatanı için canını ortaya koyan kadın polislerimiz ve askerlerimizle, elleri öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimizle yol arkadaşlığı yapmayı sürdüreceğiz."

Sapkın ve sapık adımların en büyük destekçisi olan kesimlerin temel hedefinin toplumsal yapıyı çökertmek olduğunu ifade eden Erdoğan, "LGBT. Çok açık ve net. Bu sapkın, sapık akımlar karşısında tek dik duran Cumhur İttifakı'dır ve AK Parti'dir. Biz meydanı kesinlikle bunlara bırakmayacağız. Gençlerimizi ifsat etmelerine fırsat vermeyeceğiz." diye konuştu.

Erdoğan, aile kurmak isteyen gençlere finans desteği sağlamaya başlayacaklarını dile getirerek, Aile ve Gençlik Fonu ile ilgili yasa teklifinin Meclis'ten onay aldığını, kanunun da bugün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini anımsattı. Fonu, ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceklerini bildiren Erdoğan, gençlere iki yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık evlilik kredisi imkanı sunulacağını kaydetti.

Kredi kullanan gençlerin aynı zamanda iki yıl boyunca aile danışmanlık hizmetinden de faydalanacağını aktaran Erdoğan, fon gelirleri arttıkça kapsamının ülke geneline yaygınlaştırılacağını belirtti.

"Devletin kaynaklarını milletin emrine vermeyi sürdüreceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz gazının sevincini paylaşmak amacıyla seçimden önce başlatılan ücretsiz doğal gaz desteğinin sürdüğünü ifade ederek, "İlk ay ısınma dahil konutlardan hiçbir ücret almamış, vatandaşlarımızın doğal gaz faturasını devlet olarak biz ödemiştik. Nisandan itibaren konutlardaki mutfak ve su ısıtma ihtiyaçlarına karşılık gelen 25 metreküplük doğal gaz tüketimini faturalardan düşüyoruz. Şimdiye kadar bu çerçevede vatandaşlarımıza toplam 87 milyar liralık doğrudan destek sağlamış olduk. Bu uygulamayı, nisan 2024 dönemine kadar devam ettireceğiz." dedi.

Enerjide vatandaşlara sunulan katkıların sadece doğal gaz ile sınırlı olmadığına işaret eden Erdoğan, 2023 yılı içerisinde farklı adlar altında elektrik ve doğal gaz abonelerine toplam 282 milyar liralık destek verdiklerini söyledi. Bunun sadece enerji alanındaki destekler olduğunu dile getiren Erdoğan, enerjinin dışında çok geniş bir yelpazede farklı desteklerin de olduğunu belirtti.

Büyüyen, güçlenen ve kendi kaynaklarını kullanan Türkiye'nin imkanlarından 85 milyon vatandaşın her birinin istifade etmesi için gayret ettiklerini anlatan Erdoğan, bundan sonra da devletin kaynaklarını milletin emrine vermeyi sürdüreceklerini vurguladı.

"Derin vizyon farkı"

Yaptıkları hizmetlerin muhalefet ile aralarındaki derin vizyon farkını da ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, kendi gündemlerinde sadece ülkeye, millete ve insanlığa hizmet olduğunu, muhalefetin gündeminde ise "bolca ayak oyunu, kimin kimi hançerlediği muamması ve her gün yenisi patlak veren skandallar" olduğunu belirtti.

Kendi gündemlerinin en başında Türkiye Yüzyılı'nın inşası varken muhalefetin gündeminde bölücü örgütün emrinde olanlarla Meclis'te nümayiş yapmak olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemlerinde deprem bölgesinin süratle ayağa kaldırılması ve depremzedelerin bir an önce yeni yuvalarına kavuşturulması varken muhalefetin gündeminde yalnızca siyasi geleceklerini kurtarmak olduğunu söyledi.

Erdoğan, muhalefette son dönemde yaşanan gelişmeleri sadece yüzleri kızararak değil üzülerek de seyrettiklerini ifade ederek, şunları kaydetti: "Çok açık ve net söylüyorum; ne Türk siyaseti ne de Türk demokrasisi böyle bir manzarayı asla hak etmiyor. Milletimiz, iktidarı denetleme görevi verdiği muhalefetin pembe dizileri aratmayan hançer siyasetinden artık bıktı, usandı. Vatandaş bırakın bunlara oy vermeyi, adlarını duymak, yüzlerini görmek dahi istemiyor. Açıkçası seçim sonuçları açıklandıktan sonra biraz umutlanmıştık, belki hatalarını anlarlar, kendilerini sigaya çekerler diye ümit etmiştik. Ancak batı cephesinde değişen hiçbir şey olmadı. 14-28 Mayıs seçimlerindeki ağır yenilginin tüm faturasını cumhurbaşkanı adaylarına kestiler. Aynı tas, aynı hamam. Yollarına pişkince devam ettiler. Şimdi de devletin bakanlıklarını tereke malı gibi ona buna dağıttıkları gizli mutabakat konusunda aynı taktiği uyguluyorlar. 'Haberimiz yoktu' diyerek tam göbeğinde yer aldıkları kirli pazarlıklardan kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. Utanmasalar, seçim gecesi 10 dakikada bir kameralar önünde söyledikleri 'kazanıyor' yalanını da inkar edecekler ama video o kadar güzel bir alet ki bunlara manevra fırsatı vermiyor."