Davutoğlu sanayicilerle buluştu

Başbakan Davutoğlu, İstanbul'da OSB yöneticileriyle buluştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Davutoğlu, Four Point By Sheraton Hotel'de İstanbul'daki Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yöneticileriyle kahvaltıda bir araya geldi.  

Daha sonra burada yaptığı konuşmada, İstanbul Madeni Eşya Sanatkarlarının (İMES) Türkiye'de sanayileşme tarihinin en önemli aynalarından biri olduğunu ifade eden Davutoğlu, İMES'in tarihini hep beraber yazmanın, Türkiye'de sanayi tarihinin resmini çıkarmak anlamına geldiğini belirtti. 

Türkiye'nin, geride kalan 13 yıl içinde büyük adımlar attığını, dev projelerin hayata geçirildiğini, büyük başarılar elde edildiğini, rekorlar kırıldığını dile getiren Davutoğlu, "Sanayi üretiminin olmadığı durumlarda, ülkelerin nasıl ekonomik krizler içine girdiklerini en yakınımızdaki Yunanistan başta olmak üzere bir çok ülkede görüyoruz. Hizmet sektörü önemlidir ama ülkenin ekonomisini, üretimini, istihdamını sağlayan motor alan, sanayileşme ve reel sektör alanıdır" diye konuştu. 

'Bize düşen KOBİ'lerimize sahip çıkmak'

Asgari ücreti bin 300 liraya çıkartmak istediklerini söyleyen Davutoğlu, "Önümüzdeki dönemde asgari ücreti bin 300 liraya çıkarıyoruz. Ama onun KOBİ'ler üzerinde herhangi bir baskı oluşturmaması için de sizlerle istişare ederek gerekli tedbirleri alacağız. Asgari ücreti artırırken reel kesime yönelik ilavi desteklerle bunu telafi etmeye çalışacağız. Mesela bir genç arkadaşımız herhangi bir iş yerine ilk defa işe girerse bir yıl boyunca maaşını devlet olarak biz ödeyeceğiz. Sizler yeni bir istihdam alanı oluşturup gençlerimizi istihdam ettiğinizde, iş başı eğitimi verdiğinizde bir yıl boyunca maaşı devlet ödeyecek." dedi.

KOBİ'lerin yanında olduklarını söyleyen Davutoğlu, "KOBİ'lerimiz, Türkiye'nin omurgasını temsil ediyor. Bize düşen de KOBİ'lerimize, sizlere sahip çıkmak. Her ölçekte sanayicimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Herkes emin olsun ki önümüzdeki süreç KOBİ'lerimiz için büyük bir hamle dönemi olacaktır" diye konuştu.

'Ekonomik istikrar bizim işimiz'

Gelecek dönemde sanayicilerin de desteğiyle, Türkiye'nin gücüne güç katmak için gece gündüz çalışacaklarını ifade eden Davutoğlu, "Milletimizin eliyle siyasi istikrarı sağlarsak, ekonomik istikrar bizim işimiz. Hiçbir yerde ekonomi ile siyasetin ayrı düştüğü durumlar söz konusu olmaz. Siyasi istikrar varsa siyasi öngörülebilirlik varsa ekonomik istikrar ve planlama da mümkün hale gelir. Ama siyasi bir kaosa hele hele bir güvenlik kaosuna, etrafımızdaki ateş çemberi içindeki ülkelerde gördüğümüz gibi, düşerseniz ekonomik hayatın sürmesi mümkün değil" şeklinde konuştu. 

Siyasi istikrarın ekonomiye etkisinde, Suriye örneğine değinen ve daha önceleri Halep'teki reel sektörün ne kadar canlı olduğunu her gittiğinde gözlemlediğini anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Siyasi istikrarsızlığın Halep'i ne hale getirdiğini hepimiz gördük. O açıdan en öncelikli mesele ülkede demokrasi ve özgürlükler ile istikrarı aynı anda sağlayabilecek bir siyasi ortamın tesis edilmesidir. Milletimizin iradesiyle, siyasi güven iklimini tesis edersek ki inşallah tesis edeceğiz. Milli ram olmak bizim işimiz. Biz, Türkiye'nin büyüme heyecanını, kalkınma aşkını, üretim iradesini temsil ediyoruz." 

Türkiye'nin nereden nereye geldiğiyle ilgili onlarca rakam paylaştıklarını ancak bu rakamlardan daha önemli olanın siyasi irade olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Siyasi iradenin, siyasi ve stratejik planlamanın olmadığı durumlarda rakamlar anlamını kaybederler. Yönetimde istikrar sağlayamayanlar, üretimde istikrar sağlayamazlar. Düşünce üretemeyenler, emek ve değer üretemezler. Yönetme iradesi olmayanlar, emeğin, alın terinin kıymetini bilemezler. Yani temelde yönetmek işi, ülke yönetimi, şirket yönetimi gibi irade işidir. İrade kaybolduğunda, planlama imkanı da söz konusu olmaz" değerlendirmesinde bulundu. 

Yeni bir seçim sürecinin yaşandığını anımsatan Davutoğlu, şunları kaydetti: 

'Ellerini taşın altına koymadıklarını gördünüz'

"Herkesin ne söylediğini, diğer partilerin sergiledikleri tutumu, 7 Haziran'dan bu yana ülkenin yönetim boşluğuna düşmemesi için bizlerin de neler yaptığını görüyorsunuz. Bu dört ay bizim için bir zaman laboratuvarı gibi oldu. Herkesin ülkenin güvenliği söz konusu olduğunda, terörle mücadele başta olmak üzere, elini taşın altına koyup koymadığını da gördünüz. Dünya ekonomik kriz içindeyken, Avrupa'da ekonomik kriz tırmanırken kenardan seyretmeyi tercih edenlerin takındıkları tutumu da gördünüz. Hiçbir gerçekliği olmayan vaatlerle toplum karşısına çıkanları da sizler yakından müşahede ettiniz. Seçim sürecinde ne dediklerini galiba kendi kulakları dahi duymuyor ki bu planlamaların, bu vaatlerin nasıl hayata geçirileceği konusunda ellerinde herhangi bir ikna edici planlama yok. Karamsar bir tablo çiziyorlar. Bu tabloyu çizerek Türkiye'de üretim şartları ve bütün ticari, ekonomik faaliyetler durmuş gibi felaket tellallığı yapanlar var. Halbuki ağustos ayında sanayi üretiminde artış söz konusu oldu. 

Bazı çevreler ister ki Türkiye yönetim boşluğuna düşsün, bir kaos yaşansın, üretim düşsün ve onlara siyasi alanda yeni bir manevra alanı açılsın. Bizim içinse böyle bir hesap söz konusu değil. Siyasetin üslubu felaket tellallığı olmamalı. Siyasetin üslubu milletin moralini bozmak değil, milletin moralini yükselterek, sanayicilerimizin üretim ve istihdam şevkini arttırmak olmalı. Siyaset çözüm üretmeye, hedef koymaya, proje geliştirmeye odaklanmalı." 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu anlamda Türkiye'nin son 13 yılının muhteşem bir yönetim tecrübesi sağladığını belirterek, "Siyasi istikrar ve güven iklimi tesis edildikten sonra her alanda Türkiye ayağa kalktı. Felaket tellalları ki tabir olarak zikretmekten çok hoşlanmam ama neredeyse felaket baykuşları çıktı. Karanlık havaları, karanlık psikolojileri ülkeye yaymak isteyenler. Bu felaket tellallığı ülkeyi külliyen, pesimist, karamsar bir psikolojiye sokma çabası inşallah başarıya ulaşamayacak. Değer üreten, dünya rekabet eden bir Türkiye inşa etme yolunda bizim hızımızı da kesemeyecek" diye konuştu.