Denetimin sınırlanması KOBİ maliyetlerini artırır

Yeni TTK'da şirketlerin itirazları sonrasında bağımsız denetime tabi şirket sayısının 800 binden 2 bin adede düşürüldüğünü vurgulayan Nail Sanlı, denetim kapsamının ciddi ölçüde daraltıldığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
 
 
Hüseyin GÖKÇE
 
İSTANBUL - Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Nail Sanlı, Türk Ticaret Kanunu'nun bağımsız denetimle ilgili hükümlerini düzenleyen yönetmeliğini yargıya taşıyacaklarını söyledi. Düzenlemeyle TTK'nın taşıyıcı kolonlarının yok edildiğini savunan Sanlı, denetime tabi şirket sayısının 800 binden 2 bine düştüğünü söyledi. Bunun Türkiye'yi Basel kriterlerinden uzaklaştıracağı için KOBİ'lerin finansman maliyetinin de yükseleceğini vurgulayan Sanlı, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için bağımsız denetim sisteminin şart olduğunu söyledi. Sanlı, kuruluş kanunlarında 2 dönem üst üste görev yapanların ara vermelerine ilişkin hüküm bulunan meslek kuruluşlarıyla bir araya gelerek ilgili yasaların değiştirilmesi konusunda çalışacaklarını bildirdi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Nail Sanlı Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı. TTK'nın belki de en önemli uygulayıcılarından birisi olacakken bir anda devre dışı kalmış gibi görünüyorsunuz? Gerçekten de hazırlıkları 10 yıl süren TTK, herkesi çok heyecanlandırdı ve büyük beklentiler doğurdu. Bir yandan dünya ile rekabet şansının arması, diğer yandan uluslar arası sermayenin yatırımlarını arttırması görüşü hakimdi. Aynı zamanda halka açık şirketlerin sayısında artış bekleniyordu. Kısacası tam anlamıyla reform niteliğinde bir yasaydı. Yani 14 Şubat 2011'de çıkan yasa böyleydi.
 
Peki ne oldu da sizin son dönemlerde TTK'ya yönelik yoğun eleştirileriniz başladı?
 
Bu kanun yayınlandıktan sonra, sanki olay hiç tartışılmamış, görüş alınmamış, irdelenmemiş gibi bazı kesimlerden çeşitli eleştiriler yükselmeye başladı. Bunların başında iş dünyası geliyordu. Haklı olarak ticaret hayatında bunu uygulayacak olan, buna maruz kalacak olan kesimin talepleri hayata geçirilmeliydi. Bu yüzden başta Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olmak üzere TOBB ve TÜRMOB tüm Türkiye'yi dolaştık. Sayın Bakan Yazıcı, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ve ben tanıtım ve bilgilendirme toplantılarına bizzat katıldık. Türkiye'nin her yerinde değişiklik talepleri 4 ana başlıkta toplandı. Bunlar; kanunda öngörülen cezaların azaltılması-ekonomik suça ekonomik ceza verilmesi, internet sitesi zorunluluğunun esnetilmesi, ortakların şirket paralarını kullanımı ile bazı şirket belgelerinde bulundurulması gereken bilgilerin azaltılması talepleriydi. Hepsi de yerine getirildi. Bütün bunlar yapılırken biz hep “Bunlar düzeltilirken TTK'nın ana taşıyıcı kolonlarından bazılarının yok edilmesi, kanunun felsefesinden uzaklaşması endişelerini duyduk. Maalesef bu endişemiz de gerçekleşti. O kadar ki yaptığımız tüm toplantılarda hiçbir şekilde gündeme getirilmeyen bağımsız denetim konusu, bir anda TTK'nın en çok kıyıma uğrayan kısmı oldu. Hatta eskisinden ile geriye gitti.
 
Bunu biraz daha açabilir misiniz?
 
[PAGE]
 
Bunu biraz daha açabilir misiniz?
 
TTK'nın ana felsefesi Türkiye'deki tüzel kişiliğe sahip bütün şirketlerin denetimini öngörüyordu. Ortalama 800 bin şirket olduğunu biliyoruz. Bunların da yüzde 99.2'sini KOBİ'ler oluşturuyor. Bu şirketlerin tamamını denetlemek mümkün müydü? Biz TÜRMOB olarak 800 bin firmanın tamamının  denetlenemeyeceğini zaten biliyoruz. Bunların tasfiye haline gelenleri, kağıt üzerinde şirketleşip kalanlar, gayrı faal olanlar, şahıs firmasına dönmesi gerekenler olduğunu biliyoruz. Yarısını çıkarsanız 400 bin şirket kalır. Bunun da yarısını çıkarın, geriye kalanların sayısı 200 bin olur. Oysa bir Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanarak; 50 milyon lira aktif kıymet, 200 milyon lira ciro ile 500 ve üstü eleman çalıştıran şirketlerin bağımsız denetime tabi  olacağı hükme bağlandı.Şartlar değiştirilince, bağımsız denetime tabi şirket sayısı en iyi ihtimalle bin 500-2 bine geriledi. Eski TTK'da murakıblık sistemi vardı. Bu rehabilite edilseydi bundan çok daha iyi olacaktı. Yani Türkiye'deki 90 bin şirketin birer murakıbı vardı. Şimdi bu AŞ'lerin hepsi murakıpsız, dolayısıyla denetimsiz kaldı. Denetim kapsamındakiler banka, finans kuruluşu, sigorta şirketi, halka açık veya borsaya kayıtlı şirketler zaten denetim altındaydı. Yani Türkiye'ye yeni bir denetim kazandırılmadığı gibi murakıplık sistemi kaldırılarak denetimin kapsamı daraltıldı. Bunun için TTK'nın ana felsefesinden uzaklaştığını söylüyoruz.
 
Türkiye'de pek çok kesimin denetim istemediğini söyleyebiliriz. Denetimden kaçan bir mantık var demek ki veya denetim istenmiyor. Yoksa, bağımsız denetimin bugün geldiği boyut aslında BDDK uygulamalarına özellikle Basel 2-3 uygulamalarına ters.
 
Hatta temmuz ayında yayınlanan AB ilerleme raporunda TTK'da yapılan yeni düzenlemeler ve uygulamaların AB müktesebatıyla uyum sağlamadığı şeklinde eleştiriler yer  aldı. Oysa Türkiye 2023 yılı için en büyük 10 ekonomi arasına gireceğini söylüyor. Denetimin olmadığı yerlerde bu yol çok uzar.
 
Size göre denetleme dışında başka sıkıntı var mı?
 
TTK'nın bağımsız denetimle ilgili boyutunda, bunu düzenlemek amacıyla Kamu Gözetimi Muhasebe Denetim Standartları Kurumu yetkilendirildi. Bir kere bunun çok net sizin kanalınızla ifade etmek istiyorum. Özellikle sosyal medyada bu konuda çok kirli ve çirkin bilgiler yer alıyor. Bu kurullar özellikle Enron gibi muhasebe skandallarından sonra başta ABD olmak üzere bütün dünyada kabul gören, özellikle gelişmiş
ülkelerde hızla oluşturulan bir kurumdur. Tabii ki Türkiye'de bunun gerisinde kalmamalı. Türkiye'de bir muhasebe varsa, kayıt varsa, denetim varsa Kamu Gözetim Kurumu kaçınılmaz bir gerçek olmalı. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu'nun değerli başkanı Seyit Ahmet Baş, TÜRMOB 64'üncü Başkanlar Kurulu toplantısına benimle birlikte başkanlık etti. Bu toplantıda Kurumun bir dünya uygulaması olduğu, kabul gören bir kurul olduğunu dile getirdik. Herkesin ortak uygulayacağı belki standartların oluşacağı güçlü bir standardın önemli olduğunu vurguladık. Kamu Gözetim Kurumu ve TÜRMOB'un denetleyici ve uygulayıcı iki kurum olarak el birliğiyle çalışılması gerektiğini ifade ettik. “Sayın Başkan biz konuyu çok önemsedik, Türkiye'de eş zamanlı olarak bütün odalarımızda bu eğitimleri veriyoruz. Büyük kısmını gerçekleştirdik ve devam ediyoruz” dedik. Bu eğitimlerimizin değerlendirilmesi ve kabul edilmesini talep ettik. Çünkü 660 sayılı KHK aynı zamanda bir eğitim öngörüyor ve bizim de bunun için yeterli altyapımız var. Yaygın eğitim yanı sıra Türkiye'de çok az kuruluşta var olan uzaktan eğitim sistemi uyguladık. Bağımsız denetimle ilgili taslak hazırlanırken görüşlerimizi sunduk. Sonunda 26 Aralık'ta bağımsız denetim taslak olmaktan çıktı, ancak taleplerimizden hiçbirisi yer almadı.Bize niçin böyle yaptıklarına yönelik bilgi vermediler. Biz üniversitelerin de bu konuda eğitim vermesine karşı değiliz ancak 23 yıldır eğitim faaliyetleri yürüten TÜRMOB'un da işin içinde olması gerektiğini ıslarla söylüyoruz. TÜRMOB'u devre dışı bırakmak mümkün değil. TÜRMOB Anayasa'nın 135'inci maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu. Kamunun bir parçasıyız. Basel 2 ve 3'e atıfta bulundunuz.
 
Denetim zorunluluğunun kaldırılması, KOBİ'lerde finansmana erişimde sıkıntı yaratır mı?
 
[PAGE]
 
Denetim zorunluluğunun kaldırılması, KOBİ'lerde finansmana erişimde sıkıntı yaratır mı?
 
Zaten cevap da sorunun içinde yer alıyor. KOBİ'lerin en büyük sıkıntısı finansman olduğunu biliyoruz. Bağımsız denetimden yoksun bırakıldıkları için yine krediler zorlaşacak, maliyetleri de yükselecek, kefalet devreye girecek, eskiden olduğu gibi bağımlı yöntemlerle kredi bulmaya başlayacaklar. Bu da rekabet gücünü zayıflatacak. TTK'nın öngörüsü bu değildir. Basel denetlenmiş mali tablolara kredi öngörüsünü hakim kılıyor. Bu olmayacağına göre Basel'in de askıda kaldığını görüyoruz. TOBB Yasası'nda 2 dönem ara vermeden seçilmeyi engelleyen hükümler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
 
Bu kararın TÜRMOB'u nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
 
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar doğrudur, desteklediğimiz bir karardır. Sadece TÜRMOB için değil, Anayasa'nın 135'inci maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki bütün meslek kuruluşları için, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın, bir emsal teşkil edeceği kanaatindeyiz. Ancak bizim yasayla ilgili daha önce açılan dava reddedildiği için Anayasa gereği karara bağlanmış bir olay 10 yıl geçmeden
ikinci defa dava konusu yapılamıyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda bizim yasamızda değişiklik yapılmalı. TOBB yasasında iki dönem üst üste başkanlık yapan yönetim kuruluna seçilebiliyor. Bizde iki dönem başkanlık yapan yönetim kuruluna da giremiyor. Bizimki çok daha ağır. Yani hukuken asıl düzelmesi gereken madde bizimkiydi.
 
Uluslararası Muhasebe Federasyonu TÜRMOB'u örnek gösteriyor
 
Bağımsız denetimle ilgili taslak hazırlanırken, dünyanın bizden örnek aldığı staj ve sınav sistemini de gündeme getirdik. Biz mesleğe kabulde dünya standartlarının da ilerisindeyiz. Stajyerleri bile sınavla alıyoruz. Uluslararası Muhasebe Federasyonu bizim modelimizi diğer ülke kuruluşlarına örnek gösteriyor. Ayrıca sicil, tescil, sınav, eğitim ve disiplin konularında birlikte çalışmayı gündeme getirdik, burada yetki devri istemedik.
 
 
1-7 Mart muhasebe haftası olarak kutlanacak
 
Bağımsız denetimi yargıya taşıyacağız Son yaptığımız 69'uncu Başkanlar Kurulu toplantısında artık 1-7 Mart tarihlerinin Muhasebe Haftası olarak kutlanması şeklinde bir karar aldık. Bu odalarımız tarafından çeşitli adlar altında kutlanıyordu. Bazıları gün, bazıları hafta tabiri kullanıyordu. Bu yıldan itibaren artık 1-7 Mart haftasını çeşitli etkinliklerle kutlayacağız. Öncelikli olarak tüm başkan ve yönetim kurulu üyelerimizle Anıtkabir'i ziyaret edeceğiz. Aynı toplantıda başkanlarımızın yazılı teklifi üzerine 660 sayılı KHK'ye göre oluşturulan, bağımsız denetim yönetmeliğini yargıya taşıma kararı aldık. Bu talep tüm oda başkanlarımızdan yazılı teklif olarak geldi. Uzun bir süredir yazılı ve sözlü olarak dile getirdiğimiz taleplerimizi yargı yoluyla, hukuk yoluyla elde etmeye çalışacağız. Bu TÜRMOB yönetiminin önünde bir görevdir, zorunluluktur. Bugüne kadar yazılı ve sözlü taleplerimizin değerlendirilmediğini görüyoruz. Bundan üzgünüz, meslek camiamız bundan olumsuz şekilde etkilenmiştir. Rencide olmuştur,
gönlü kırılmıştır. Bunun için yargı yoluyla bunu elde etmeye çalışacağız.
 
 
SANLI'nın dikkat çektikleri
 
Ferit B.PARLAK
ferit.parlak@dunya.com
 
85 bin üye sayısına yaklaşan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin (TÜRMOB) Başkanı Nail Sanlı ile 3 yıl önce, yıllardır beklenen Ticaret Kanunu'nu konuşmuştuk. Sanlı o sohbette, hazırlanan kanunda ‘denetim mekanizması' konusunun dikkatle ele alınması gerekliliğini sık sık vurgulamış, gelişmiş ülke vatandaşlarının kendilerini denetlettirme alışkanlığının üstünde durmuştu. Türk vatandaşlarının tam tersi bir alışkanlığa sahip olduğuna, bu alışkanlığın ise dünya standartlarının yakalanmasını engellediğine dikkat çekmişti. Dedik ya, 3 yıl geçti üstünden o sohbetin. Bu arada Ticaret Kanunu çıktı, değişiklikler yapıldı. Önceki gün Şanlı ile konuşurken konu yine denetim mekanizmasına geldi. Gayet yapıcı yaklaşıyor yeni uygulamalara Sanlı, ama tabanın rahatsızlığını da gizlemiyor. Hatalardan dönüleceğine ve yeni Ticaret Kanunu'nda yeni düzenlemelerin geleceğine inanıyor.