Deneyimim yok işe giremiyorum

Değişim Yelpazesi bu hafta iş deneyimini ele aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 

 

'Yeni' olan herşey çekici olduğu kadar zordur. Yeni okula başlamak, yeni okulu bitirmek, yeni işe girmek... Hayatımızın önemli dönemlerinin bitişleri ve başlangıçları. Sancılıdır bu dönemler özellikle de evdeki hesap çarşıya uymadığında. Ne zamanki gönderdiğiniz CV'lere cevap gelmez, birçok kapı yüzünüze kapanır, korkunç bir hüzün çöker içinize. Bilirsiniz ki okulun korunaklı duvarları yoktur çevrenizde, anne babanız size gölgeniz gibi destek olsa da, siz kendinizi ispat etmek istersiniz. Para kazanmak, yeni şeyler öğrenmek, iş dünyasının bir parçası olmak, geleceğe yönelik planlar yapmak...

Okulun bitmesiyle zorlu bir süreç sizi bekliyor: Diş dişe göz göze rekabetin olduğu iş dünyasına nasıl adım atmalı? Nereden başlamalı? Yeni mezunların ve birkaç senedir çalışan iş arayanların arasından nasıl sıyrılmalı?

Öncelikle mevcut işlerin ne durumda olduğunu bilip gerçekçi olmak gerek. Geçtiğimiz günlerde Monster kariyer portalının öğrenciler ve firmalar arasında yaptığı araştırmada mevcut işe alım durumu iyi kötü ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarına göre, katılan öğrencilerin yaklaşık yarısı kendi alanı dışında çalışmayı planlıyor. Öğrencilerin %32'sinin başlangıç maaşı beklentileri 1.000-2.000 TL arasında. Geçen sene firmaların %54'ü yeni mezunları işe almayı planlarken, bu yılki oran %46'ya düşmüş. Yeni mezun işe almayı planlayan firmaların %60'ı aynı sayıda mezunu bünyesine katacak. Firmalara eleman seçiminde nelere önem verdikleri sorulduğunda oranlar şöyle: firmaların %36'sı karakter özelliklerine, %34'ü staj ve iş deneyimlerine, %20'si ise eğitim altyapılarını dikkate alıyor. Sosyal medyanın iş aramalarda ve işe alımda kullanımı hem iş arayan hem de işveren açısından hızla artmakta. Geçen sene iş arayanların %15'i sosyal medyadan yararlanırken bu sene %38 twitter, linkedin ve facebook kanallarından iş başvuruları yapıyor. Firmaların sosyal medya kullanımı geçen sene %21'ken, bu sene %42 oranında. Sonuçlar, kısaca şunu gösteriyor: Daha az sayıda yeni mezuna iş olanağı olacak. Bu iş olanaklarına ulaşmak için sosyal medyayı sıkça kullanmanız, karakter, deneyim ve eğitiminizle işe uygun olduğunuzu ispatlamanız gerekli.

Yeni mezunlar okullarını bitirirken anne babalarının alışık olduğu sabah 8 akşam 5 ofis hayatına geçmeyeceklerini fark edecekler. İş dünyası sınırlarını kırarak sanal bir yapıya büründü. Ofis dört duvar arasıyla kısıtlı değil. Artık dizüstü bilgisayarın ve akıllı telefonunuzun olduğu heryer ofisiniz. Denizin kıyısında, parkta, kucağınızda çocuğunuzla evde çalışabilir, yerden ve zamandan bağımsız sürekli üretebilirsiniz. Yaşları gereği daha esnek olan yeni mezunları da içine alan Y jenerasyonu Amerika'daki işgücünün %22'sini oluşturuyor. Y jenerasyonunun özellikleri şöyle: Teknolojiyle içiçeler. Kısa sürede çok iş yapmak istiyorlar, dikkatleri kolaylıkla dağılıyor. Yöneticilerden beklentileri yüksek. Teknolojiye olan yatkınlıkları onları iş yerinde de interaktif yapmakta. Hemen geribildirim almak ve hızlı sonuçlara ulaşmak istiyorlar. Bilgiyi açık bir şekilde paylaştıkları gibi, karşılarından da açıklık bekliyorlar. İletişim onlar için hep çift yönlü olmalı, iki taraf da görüşlerini açıkça paylaşmalı. Sürekli yeni fırsatları araştırıyorlar. Net ve direkt tavırları karşılarındakilere sordukları sorularla ortaya çıkıyor. Kariyer merdivenlerini hızla tırmanmak istiyorlar. Bu özelliklerin bir kısmı bireye avantaj oluştururken, bir kısmı da işverenlerin kaçınacakları şeyler olabiliyor. Avantajlara odaklanın, yeteneklerinizi ön plana çıkarın ve şirket için nasıl yararlı olabileceğinizi karşınızdakine hissettirin.

Amerika'da 2010 yılı mezunlarını bekleyen işleri National Association of Colleges and Employers (NACE) birkaç raporda topladı. 2009 yılında ortalama yıllık maaşlar 49.353 dolarken, 2010'da maaşlar toplamda %2 oranında düşüş göstermekte. Bölüm bölüm bakıldığında ise, finans, işletme ve muhasebe pozisyonları düşüşten en yüksek payı alırken, teknoloji ve mühendislik alanlarında maaş artışları görülmekte. İş verenlerin en çok önem verdiği yeti iletişim. Analitik yaklaşım, takım çalışmasına yatkınlık, teknik yetiler ve güçlü iş etiği aranan diğer özellikler. Not ortalaması ve staj deneyimleri işe alımlarda önemli rol oynasa da son kararı belirlerken yazılı ve sözlü iletişimin üstünlüğü tartışılmaz.

Yeni mezunların karşılaştıkları en büyük sıkıntılardan biri giriş seviyesindeki işlerin az da olsa iş deneyimi gerektirmesi. Birçok iş ilanı yeni mezun veya 1-2 sene deneyimli eleman arıyor. Bu durumun başlıca sebepleri yüksek işsizlik oranı, ekonomideki durgunluk ve toplu işten çıkarmalarla deneyimli iş arayanların çok daha az ücretlere çalışmayı kabul etmeleri. Konusunu iyi bilen bir adayı işe almak yeni mezuna şans tanımaktan çok daha güvenilir bir işe alım kararı olarak görülüyor. Çoğu yeni mezun birkaç görüşmeden sonra işverenin  tavrından az da olsa deneyimi olan bir adayı tercih edeceğini anlıyor. Genç iş arayan ise kendini çıkmazda buluyor: Kişi deneyimi olmadığından hiçbir işveren işe almazken, işe alınmadan da deneyim elde edemiyor. Yeni mezun bu çıkmazdan nasıl çıkabilir?

İşe girmeden deneyim kazanın

Öncelikle kişinin mevcut imkanlarıyla harekete geçmesi şart. Yeni mezun yetilerini ortaya çıkaracak hem kendini geliştirecek hem de iş verenlere kendini gösterebilecek çözümler yaratmalı. Tam zamanlı bir işe başvurmak yerine çalışmak istediğiniz sektörde veya şirkette staj olanaklarını araştırın. 3 ila 6 ay yapacağınız staj sizin ciddiyetinizi ve işte azimle çalışma isteğinizi gösterecektir. Şirket içinde göstereceğiniz performans size başka kapılar da açabilir. İşi işte öğrenmek için düşük bir ücrete veya ücretsiz olarak zaman ve çaba harcamanız karşınızdakilerin size saygı duymasını sağlar. Gönüllü olarak çevre, eğitim veya hayır kurumlarında çalışmak da kişinin iş dünyasına hazırlanmasına olanak verir. Birşeyler yaratmak, insanlara yardım etmek ve takım çalışmasına yatkın olmak işverenlerin takdir ettikleri özelliklerdendir. Ayrıca, sosyal medya ve kişisel blog yazmak bugün yazma yeteneğinizi göstermek için en uygun platformlar. Fikirlerinizi paylaşmak, bir konuya duyduğunuz ilgiyi sürekli araştırarak ve yazılar yazarak geliştirmek sizi diğerlerinden farklılaştıracaktır. Hele daha teknik bir özgeçmişe sahipseniz kendi web sayfanızı veya programınızı geliştirip şirketlere portfolyonuzla gidebilirsiniz. İşletme eğitimi aldıysanız veya birgün kendi şirketinizi kurma hayaliniz varsa, yaratıcı iş fikrinizi projeye çevirmek için daha doğru bir zaman olamaz. İş arayışınızı sürdürürken bir yandan da kendi projenizi araştırır o alandaki şirketlere başvururken konuya hakim olursunuz. Kimbilir belki çalışmak istediğiniz şirketlerle proje bazlı çalışmaya başlar, kendi markanızın yöneticisi olursunuz ya da şirket sizi farklı projelerde görevlendirmek için kendi bünyesine katar.

Gelecekte iş yapmaya nasıl hazırlanabilirim?

Teknolojinin ilerlemesiyle iş yapış tarzı, mekanı ve zamanı değişmekte. Geleceğin işleri şirket yönetimi, çalışan ve müşteri arası sınırları tamamen kaldıracağa benziyor. London Business School'da profesörlük yapan Lynda Gratton, Future of Work (İşin Geleceği) adında bir projeyle geleceğin iş hayatının nasıl olacağına dair bir araştırma yürütmekte. Geçtiğimiz 8 ayı 20 uluslararası şirketten 200 takımı inceleyerek küresel güçlerin geleceğin iş dünyasını nasıl şekillendireceğini araştırarak geçirmiş. Çalışmanın sonuçları henüz kesinleşmemiş olsa da, belli trendler şimdiden belirgin: Teknoloji bireylerin çalışma şeklini devrimsel bir biçimde değiştirecek. Özgür iletişim sayesinde fikrini paylaşmak isteyen herkes potansiyel işverenlere ve müşterilere ulaşabilecek. Şirketler, ülkeler ve bölgeler etrafında işlerin sınıflandırılması sanal dünyanın egemenliğiyle son bulacak. İnsanlar daha uzun yaşadığından ve daha geç yaşlarda emekli olduğundan çok yakında dört nesil bir arada çalışacak. Çin'de bir fabrika işçisi ömrü boyunca aynı kasabada çalışırken, kalifiye beyaz yaka çalışan küresel bir vatandaş haline gelecek. Avrupa'dan Çin'e ve Hindistan'a beyin göçü olduğu gibi, Asya'dan Batı'ya göç eden çalışan sayısında artış görülecek. İnovasyon ve eğitim dünyanın her yerine açıldığı gibi, bilgi işçileri dünyanın her yerinde çalışabilecek.

Profesör Gratton böyle bir geleceğe kişinin kendini hazırlaması için bir reçete sunuyor:

-Sizden farklı olan ve sizin bilgi, deneyim ve yeteneklerinizi tamamlayacak özelliklere sahip profesyonellerle bağlantı kurun.

-Bir şeyi en iyi şekilde nasıl yapacağınızı öğrenmek için o konu üzerinde 10.000 saat çalışın. Hızlı okuyup üstün körü birşeyler yapmayı denemeyin. Birçok şeyle ilgili az bilgiye sahip olmak sizi bir yere götürmez. Genel bilgi sahibi olmak için her zaman Wikipedia'ya bakabilirsiniz.

-Bir işe girmeden sizin için neyin gerçekten önemli olduğunu düşünün. İşin size kazandırdıkları sadece maddi imkanlar olmamalı. Daha az kazanca severek yaptığınız, ailenize ve sevdiklerinize daha çok zaman ayırabileceğiniz sizi mutlu eden bir işi kabul etmek isteyebilirsiniz.

Geleceğin iş dünyasında çalışmaya hazır mısınız? Sınırların yok olduğu bu çalışma alanında sizin yeriniz ne olacak?

 

www.datassist.com.tr

 

Bu konularda ilginizi çekebilir