Diktatörlük hevesiyle Şangay diyor

"Anamuhalefet lideri, Başbakanın AB'ye yönelik, 'Şangay'a üye olalım, AB'den çıkalım' önermesi, Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart, nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye ancak Şangay Topluluğu'nun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili, ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir" dedi.
 
CHP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde yapıldı.
Kılıçdaroğlu, toplantının açılışındaki konuşmasında, birilerinin CHP'yi anlamayacağını, anlamak da istemediğini belirterek, "Onların birikimi de buna yetmez" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değerli Türk büyüğü geçen gün kendi grup toplantısında bir örnek vermiş. Mevlana'dan örnek veriyor. Örnek verirken aslında cehaletini sergiliyor. Örneği sizinle paylaşmak isterim. Şöyle diyor bu Türk büyüğümüz: Hazreti Mevlana'nın anlattığı çok ibretlik bir fil hikayesi vardır. Hani karanlıkta bir file dokunan insanlara filin ne olduğunu soruyorlar. Biri sadece hortuma dokunmuş, fil hortum gibidir demiş. Biri sadece kulağına dokunmuş, fil kulak gibidir diyor. Biri sadece kuyruğuna dokunmuş, fil yılan gibidir diyor. Herkesin farklı bir fil tanımı var.
İşte CHP'de karanlık fil tarifi yapanlar gibi herkesin farklı, herkesin birbirinden alakasız şekilde tarif ettiği, herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi. Ben gerçekten buna bir soru sormak isterim. Recep Bey sen acaba Mevlana'nın Mesnevi'sini okudun mu? Onun ne söylemek istediğini biliyor musun? Hazreti Mevlana'nın gönüller sultanı olduğunu biliyor musun? Onun engin hoşgörüsünden senin nasiplendiğin var mı? Verdiğin örnekle aslında suçunu, bilgisizliğini itiraf ediyorsun sen. Ben yine sormak isterim ona; sen hayatın boyunca Mevlana'nın hangi sözünü tuttun, hangi sözüne itibar ettin? Mevlana'yı anma töreninde konuşmaları bile yasakladın sen. Eksik olan yanlış olan filin kendisi değil. Fili tanımlayanlardır... Burada hata kimde? Fil de mi, yoksa karanlıkta git hortumunu tut diyende mi?"
Aydınlıktan korkanların, karanlıkta yapılanların hesabını soranların, aydınlığın ne olduğunu bilmeyenler olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Önemli bir söz vardır. 'Güneşe tapılan ülkede, ısı kanunları iyi anlaşılamaz' diye. Karanlıkta el yordamıyla fili tutan, fili anlayamaz. Burada söylenmek istenen bir şeyi net göreceksiniz, aydınlıkta göreceksiniz, gerçek haliyle göreceksiniz. Ondan sonra tanımlayacaksınız. İnsanları karanlığa mahkum ederseniz, fili tarif edemezsiniz ve ettiremezsiniz. Eğer siz, CHP'yi böyle tanımlıyorsanız zaten baştan yanlış yapıyorsunuz. CHP'yi tanımlamak için zeka lazım, ahlak lazım, tarih bilgisi lazım. Eğer bunları bilmiyorsanız zaten CHP'yi anlayamazsınız. Eğer bu değerli Türk büyüğü, filin üzerine, yani CHP üzerine yapışmış bir sinek gibiyse o fili tarif edemez. Sineğin gördüğü gözle ancak görebilir o fili. Eğer sen gerçekten CHP'yi tanımlamak istiyorsan CHP'nin üzerinden ayrılacaksın, uzağa bakacaksın, uzaktan bakacaksın, hedefini büyüteceksin. Göreceksin o zaman devasa bir CHP kimliğini. Biz karanlıkta tanım yapmayız. Bizim hedefimiz aydınlıktır. Aydınlığa inanırız. Karanlıkla bizim hesabımız yoktur."
 
"Etnik kimlik şereftir"
 
CHP'nin felsefesinde ve dünya görüşünde ayrımcılığın olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, sosyal demokrat bir parti olarak, odaklarında insan ve insanın sorunları olduğunu vurguladı.
"Kimsenin etnik kimliğini, inancını sorgulamayız, herkesin inancına, kimliğine saygı gösteririz" diyen Kılıçdaroğlu, herkesin etnik kimliğini, onun şerefi olarak gördüklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, düşüncelerinin geniş kitlelere ulaşabilmesi için kendilerine daha fazla iş ve görev düştüğünü söyledi.
"Biz hiçbir zaman söylediğimiz sözlerden dönmedik. Ne söylediysek, söylediğimiz sözün arkasında durduk" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben size ibretlik bir örnek vereceğim. 2002'de, bu ülkenin başbakanı şöyle söylüyor: Türkiye'de Kürt sorunu yok. Var diye inanmayacaksın. Sorun yok diye inanacaksın. Sorun yok dersen, sorun ortadan kalkar. Cümleye bakın, düşünceye bakın, anlatıma bakın. 2004... Aynı kişi söylüyor: Türkiye'de bir Kürt, bir Laz, bir Çerkez gerçeği varken, Allah göstermesin onlarca sorun doğurur. Geçiyoruz. 2005... Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşların sorunu, Türk kökenliler kadardır.' Geçiyorum. 2005... Türkiye'de Kürt sorunu ne olacak diyenlere, diyorum ki: Herkesten önce benim sorunumdur. Geçiyoruz. 2011... yine bu değerli Türk büyüğü söylüyor: Benim için Kürt sorunu bitmiştir. Ne oldu? 180 derece diyeceğim, o da yetmiyor artık. 360 derecelik bu turun amacı nedir? Hani politikacı halka gerçekleri söylerdi. Hani doğruları söylerdi. Onun için gerçeklerin tamamını halka anlatmak zorundayız."
 
"Bir diktatör heveslisinin hezeyanları"
 
Yönlerinin çağdaş uygularlık üzerine olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu hedefe doğru kilitlendiklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir diktatör heveslisinin hezeyanları, bizi çağdaş uygarlık hedefinden alıkoymamalıdır. Hele hele bu kişi, suni gündemler yaratabilmek için ihtiyaç duydukça, halka yalan söylediğini itiraf edecek kadar ciddiyetsizse. Siyaset yoluyla, servet transferini bizzat istediğini söyleyecek kadar pervasızsa. Bağımsız olması gereken yargıya ve medyaya açıkça talimatlar yağdıracak kadar, sınır tanımazsa. Siyasi hırsları ve ihtirasları için insanların şeref ve haysiyetleriyle oynayacak kadar, düşüncesizse. Siyasi şov uğruna, Türkiye'yi komşularıyla sıcak çatışmanın ortasına sürükleyebilecek kadar çılgınsa. İşsizlik ve yoksulluktan şikayet eden vatandaşlarla alay edecek kadar kibirliyse. Toplumdaki farklılıkları birbirine karşı, tehlikeli bir şekilde kışkırtmayı ve çatışmayı, sürekli bir siyaset tarzı haline getirecek kadar sorumsuzsa. Toplumun bütün reflekslerini dumura uğratmak için devlet terörüne başvurmaktan çekinmeyecek kadar, gözünü karartmışsa, sorun sıradan, siyasal bir sorun olmaktan çıkmıştır. Türkiye farklı bir yerdedir. Herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım."
Kılıçdaroğlu, "Türkiye ancak Şangay Topluluğu'nun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili, ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir. Başbakanın AB'ye yönelik, 'Şangay'a üye olalım, AB'den çıkalım' önermesi, Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart, nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır. Bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım" dedi.
 
"Toplumun bütün dokularına girmek zorundayız"
 
CHP'liler olarak, toplumun bütün dokularına girmek zorunda olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, tarihin kendilerine yüklediği görev ve sorumluluk olduğunu dile getirdi.
Bu görevin ve sorumluluğun bilincinde hareket etmek zorunda olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Her koşulda, her zorlukta, önümüze çıkarılan her engelde, başarı startını vermek ipi göğüslemek zorundayız. Türkiye'nin demokrasiye ve özgürlüğe ihtiyacı var. Türkiye'nin gelecek, güzel günlere, barış içinde yaşamaya, huzura ihtiyacı var. Asıl hedefimizin bu olması gerekir. İster doğuda, ister batıda, ister güneyde, isterse kuzeyde yaşayalım, biz bir bütünüz. Sapmayacağız inançlarımızdan, neyin ne olduğunu artık hepimiz biliyoruz, gerçekleri halka anlatmak hepimizin temel görevidir."
Konuşması sırasında birkaç kez elektrik kesintisi yaşanması üzerine Kılıçdaroğlu, "Şu Türkiye'nin geldiği noktaya bakın 10 yılda. Enerji kesintilerine bakın. 21. yüzyılın Türkiye'si böyle mi olmalı" dedi.
İş kazalarında ölenlerin sayısının terör nedeniyle hayatını kaybedenlerden fazla olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Örgütlü toplum olmaktan Türkiye'yi çıkarıyorlar. O nedenle dirençli olmak, kararlı olmak, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek, her CHP'linin görevidir. Mücadeleyi, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırana kadar götüreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Toplantı daha sonra basın kapalı olarak devam etti.