Diyarbakır'da yükselen sektör; Kültür turizmi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Fidel BALTA / Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş Adamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Genel Sekreteri

Diyarbakır'da son yıllara kadar sanayi sektörü odaklı bir sinerji yaratma havası vardı. Planlı kalkınma dönemlerinin başından itibaren Diyarbakır'ın ihmal edildiği tezinden ilham alan bu yaklaşımlar, bugün artık sorgulanmaya başlandı. Diyarbakır'ın sivil dinamikleri hâlâ kentin ihmal edildiğini düşünmekle beraber, her şeyin devletten beklenmemesi konusunda da hem fikirler. Bu hareketlenme süreci yeni arayışları da beraberinde getirdi. Son yıllarda bölgenin sağlık merkezi haline gelmeye başlayan Diyarbakır'da bu kapasite işlenmeye başlandı. Böylece Diyarbakır, özel hastaneleri, tıp merkezleri, dal merkezleri, poliklinikleri ile bölgenin en büyük sağlık üssü oldu. Sağlık sektörünün tek başına yarattığı istihdam sanayi sektörünün yüzde 25'i civarında. Tedarikçi sektörlerle birlikte değerlendirilse önemi daha net ortaya çıkar..

Geç farkedilen ancak gelecek vaadeden sektörlerden biri hiç kuşkusuz turizm. Türkiye'nin turizm politikalarının deniz-güneş-kum üçlemesine dayanması, kıyı şehri olmayan Diyarbakır'ın şanssızlığı olarak değerlendirildi. Oysa son 5 yıldır hem dünyada hem de Türkiye'de artmaya başlayan kültür ve inanç turizmi, Diyarbakır'ın binlerce yıldır sahip olduğu kapasiteyi de çarpıcı kılmaya başladı.

Diyarbakır TSOı tarafından düzenlenen fuarlar, Diyarbakır Valiliği tarafından organize edilen konserler,

belediyenin gelenekselleştirdiği kültür sanat festivali, Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı (DKSV) tarafından yapılan uluslararası kültür sanat etkinlikleri diğer sivil dinamiklerin katkıları ile perçinleniyor, kentin sahip olduğu muazzam kapasite gün yüzüne çıkıyor.

Bir an için Diyarbakır'ın gizli dilinin çözüldüğünü, yapıların restore edildiğini ve toprak altında bırakılan tüm zenginliklerin gün yüzüne çıkarıldığını, çarpıcı bir tanıtım politikası ile bu zenginliklerin yurtiçine ve yurtdışına tanıtıldığını varsayalım, turizm sektörü çarpıcı bir canlanma yaşayabilir mi? Zor ihtimal.

Çünkü Diyarbakır'ın altyapısı sorunlu. Örneğin ulaşım meselesi sorunludur. Karayolu ve demiryolu modernize edilmemiş, havayolu askeri pist kullanıldığı için uluslararası uçuşlara açılamıyor.

Yaşanabilir sosyal çevre iyi organize edilmemiş, çocuklar için eğitim tesisleri, spor kompleksleri, sosyal kulüpler kurulamamış. Şehre gelecek yerli ve yabancı turistlere iyi konaklama imkanları sunulmakta, ancak temiz bir çevrede sağlıklı yürüyüş imkanı yok. Tüm bu sorunların gösterdiği gibi sadece merkezi planlarla, teşvik sistemleri ile kültür ve inanç turizminin canlanmasını beklemek boşuna. Türkiye 26 milyon turist ve 21 milyar dolarlık turizm geliri ile sektörde üçüncü sıraya oturdu. Ancak bu istatistikte bile bölgelerarası eşitsizlik had safhada. Oysa Doğu ve Güneydoğu'ya yeterli altyapı yatırımlarının yapılması durumunda önümüzdeki 5 yıl içinde hem bölgesel uçurumların derinleşmesi engellenecek, hem de bir bütün olarak Türkiye'nin turizm gelirleri artacaktır. Bu konuda bilinen örneklerin dışında yenilikçi ve katılımcı yöntemler denenmelidir. Bu ay içerisinde turizm ile ilgili Diyarbakır'da yapılan toplantıda da özel sektörün gereken dinamizme kavuştuğu ancak başta ulaşım, çevre, rehabilitasyon olmak üzere pek çok unsurun kamusal yatırımı beklediğinin üzerinde duruldu.