Doları küresel iyimserlik dizginledi
Ankara patlaması jeopolitik endişeleri tetiklerken, kurdaki etkisi küresel iyimserlikle sınırlı oldu.
Suriye'ye ilişkin hafta sonundan itibaren artan gerilime dün Ankara'da yaşanan ve 28 kişinin hayatını kaybettiği patlamanın da eklenmesi ile piyasadaki jeopolitik riskler daha da belirginleşmesine rağmen,küresel piyasalardaki iyimserlik bu jeopolitik risklerin dolar/TL'de sınırlı hissedilmesine neden oluyor.
Dün akşam patlamadan önce 2.9450 civarında işlem gören ve patlamanın ardından illikit piyasada 2.9550'ye yükselen dolar/TL bu sabah da güne benzer seviyelerde başladı. Kur gün içinde hafif yukarı yönlü bir seyir izleyerek piyasaların kapanış saatlerinde 2.9581/2.9590 seviyesinden işlem gördü. Bu sabah saatlerinde 3.1250 civarında işlem gören sepet bazında TL aynı saatte 3.1217/3.1223; 3.2950 civarında olan euro/TL ise 3.2848/3.2855 seviyesinde işlem görüyor.
TL son bir hafta içinde dolar karşısında yüzde 1 değer kaybı yaşarken, gelişmekte olan ülke para birimleri genelinde dolar karşısında neredeyse tümü değer kazandı. Bu dönemde ruble dolar karşısında yüzde 4'ün üzerinde, rand yüzde 2.5 real yüzde 0.5 civarında değer kazandı.
Analistler, TL'de yaşanan ayrışmayı tamamen iç ve dış jeopolitik gelişmelere bağlarken, son dönemde Türkiye'nin Suriye'deki gelişmelere askeri olarak daha fazla müdahil olmaya gittikçe yakınlaşmasının piyasadaki ana endişe nedeni olduğunu belirttiler.
Ancak bankacılar piyasalardaki fiyatlamanın bir "savaş olasılığı" fiyatlaması olmadığını da belirterek TL'nin bu ihtimalde 3.0750 seviyesindeki tarihi rekorunun altında işlem görmesinin mümkün olmayacağına dikkat çekiyorlar.
Üst düzey bir bankacı, "Türkiye Suriye'ye askeri anlamda daha çok müdahil olmak istiyor. Bunu da dile getirmekten çekinmiyor. Bu piyasalarda etkili olan bir gelişme ancak burada ince bir çizgi var. Türkiye tek başına ya da Türkiye Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte de bir serüvene atılmak da istemiyor. ABD önderliğindeki koalisyonun içinde olduğu bir adım arzuluyor. Bu olasılık da gerek ABD'deki seçim gerekse başka nedenlerden dolayı kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Bu da satış baskının sınırlı kalmasındaki en önemli etken" dedi.
Bankacı jeopolitik riskin belirginleşmesinde iç güvenlik endişelerinin de önemli rol oynamaya devam ettiğine de dikkat çekti.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelini taşıyan servis araçlarına Ankara'da dün akşam saatlerinde düzenlenen saldırıda 28 kişi hayatını kaybederken 61 kişi yaralandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün düzenlenen intihar saldırısını PKK ile Suriye'den sızan YPG mensubu bir kişinin düzenlediğini açıklarken, PYD lideri Salih Müslim YPG'nin Ankara saldırısı ile bir bağlantısı olmadığını söyledi.
Suriye silahlı güçlerinin Rus hava gücü ve İran destekli milislerin desteğiyle birkaç hafta önce ülkenin kuzeydoğusunda başlattığı taarruz, orduyu Türkiye sınırının yaklaşık 25 kilometre yakınına kadar getirdi. Suriyeli Kürtlerin silahlı grupları ise durumdan faydalanarak kontrol alanlarını genişletti.
Hafta sonundan itibaren bu durumu engellemek adına Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurları Suriye'deki silahlı Kürt gruplarından PYD/YPG mevzilerini top atışlarıyla vurdu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, PYD'nin saldırgan nitelikteki tavırlarının devam etmesi durumunda vurmaya devam edeceklerini açıkladı.
FED'DE ÖNEMLİ GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ
Bir diğer taraftan ise son dönemde sert dalgalanmaların yaşandığı küresel piyasalarda gelişmekte olan ülke para birimleri lehine gelişmeler de olmaya devam ediyor. ABD Merkez Bankası (Fed) üyeleri geçen ayki toplantılarında küresel ekonomideki yavaşlama ve piyasalardaki sert düşüşler nedeniyle ABD ekonomisinin zarar görebileceğinden endişelenerek faizlerin bu yıl izlemesi öngörülen seyrini değiştirmeyi değerlendirdi.
ABD'nin para politikasını belirleyen Açık Piyasa Kurulu'nun 26-27 Ocak tarihli toplantısının dün yayımlanan tutanaklarında birçok politika yapıcının faizlerin bu yıl artırılacağı beklentisini taşıyor olsalar da, finans piyasalarındaki oynaklığı ne yönde değerlendirecekleri konusunda görüş ayrılığı içinde oldukları görülüyor. Bu görüş ayrılığı, Fed'in Aralık ayında sinyalini verdiği üzere bu yıl faizleri dört defa artırma planlarından geri adım attığına işaret ediyor.
Bu yöndeki en büyük değişim ise ABD'de faizlerin artırılmasının en güçlü savunucularından St Louis Fed Başkanı James Bullard'dan geldi. Bullard zayıf enflasyon ve küresel ekonomideki oynaklık nedeniyle faiz artırımlarına karşı olduğunu belibelirterek, Fed'in faiz artırımlarına devam etmekten uzaklaştığının ipucunu verdi.