Dört yıl sonra denetim

Engin Çeber'in ölümünden dört yıl sonra Metris Cezaevi'nde inceleme yapıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME



İSTANBUL - Önce polis merkezinde sonra da Metris Cezaevi'nde kötü muamele gördüğü için öldüğü iddia edilen Engin Çeber olayını araştıran mahkeme bugün Metris'te inceleme yaptı.
Sarıyer Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi ve Metris Cezaevi'nde gördüğü iddia edilen "işkence ve kötü muamele" sonucu 10 Ekim 2008'de hayatını kaybeden Engin Çeber davasına bakan Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın bozma kararı doğrultusunda verdiği keşif kararı bugün uygulandı. Metris Cezaevi B-8 Koğuşu'nda gerçekleştirilen keşife, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti, Engin Çeber'in babası Ali Tekin, tutuklu sanıklar infaz koruma memurları Nihat Kızılkaya, Selahattin Apaydın, Sami Ergazi, cezaevi ikinci müdürü Fuat Karaosmanoğlu, tutuksuz sanıklar Turhan Arslan, Mustafa Eraslan, profesyonel fotoğrafçı bilirkişi Kaan Altındal katıldı. Keşifte, Murat Gevrek, Şükrü Zeren, Yılmaz Aydoğdu da tanık olarak dinlendi.

Yaklaşık 5 saat süren keşif sırasında Tanık Şükrü Zeren, darp edildiğinde Çeber'in çok yakınında olduğunu belirterek, "Engin darp edilmeye başlanıldığında görevli memurlar bizi üst kata, yatakhane kısmına gönderdiler. Selahattin Apaydın, Engin'i darp edenlerden biriydi. Gardiyanlar koğuştan çıkarken Engin ile ilgilenmemizi söylediler. Engin'i koğuşun içine alıp soğan koklattık. Ancak durumun ciddi olduğunun farkına vardım. Bu sırada Fuat Karaosmanoğlu koğuşun giriş kapısına gelerek, gardiyanlara ne olduğunu sordu. Gardiyanlar ayağa kalkarak sayıma katılmadığını söylediler. Bunun üzerine Karaosmanoğlu da, 'Bundan sonra bu şekilde davrananlar, böyle cezalandırılacaktır' gibi bir söz söyledi" dedi.

Tanık Murat Gevrek de, Çeber'in gardiyanlar tarafından kafasının duvarlara vurulduğunu anlatarak, "Olay günü Selahattin Apaydın ile yeni gardiyanlardan iki-üç kişi sandalyede oturan Engin'e saldırdılar. Apaydın önce Engin'in ensesine yumruk attı.
Daha sonra da diğer gardiyanlarla birlikte Engin'in başını koğuş duvarlarına vurdular. Darp olayı devam ederken bizi üst kata yolladılar. Aşağı indiğimde Engin yerde yatıyordu. Daha sonra Engin, rahatsızlandığı için onu revire götürdük" diye konuştu.

Keşif sonrası, açıklama yapan Çeber ailesinin avukatı Taylan Tanay, gerek Yargıtay'ın bozma kararını, gerek davaya bakan mahkemenin karar sonrası yaptığı işlemleri anlayabilmekte güçlük çektiklerini söyleyerek, "Bu bizden kaynaklı bir güçlük değil. Yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre bir güçlükten bahsediyorum. Olağanüstü şeyler oluyor. Biz bunu Engin Çeber'in katillerinin cezasız bırakılması onların cezadan kurtarılması olarak değerlendiriyoruz. Dava ilk açıldığı andan itibaren bizim keşif talebimiz vardı ve bu talebimizi biz kaç celse üst üste mahkeme heyetine ilettik ama mahkeme ısrarla bu talebimizi reddetti. Ama Yargıtay bozma ilamından sonra bu sefer mahkeme, hem sanık tarafının talepleri doğrultusunda keşif kararı verdi. Açık ki, bu yargılama süresini uzatma çabasının bir sonucu" dedi. Tanay, keşif işleminden ayrıntıları da paylaşarak, "Engin Çeber'le o tarihte aynı koğuşta kalan 3 tanık dinlendi ve bir fotoğraf bilirkişisi, kare kare fotoğrafladı. Bir kez daha Engin Çeber'in nasıl katledildiğini orada duymuş olduk. Koğuşun içerisi tanık anlatımlarıyla uyumlu. Çok açık bir şekilde işkence fiili bir kez daha kanıtlanmış oldu. Bilirkişiye 20 günlük bir süre verildi. Bilirkişi bu süre içinde tespitlerini, fotoğraflarını mahkemeye sunmuş olacak. Ama bizim gördüğümüz, bizim anlatımlarımızın tanıkların anlatımlarını doğrulayan bir keşif işlemi oldu. Zaten Engin Çeber'in işkencede katledildiğine ilişkin bir şüphe yok, buna ilişkin bir araştırmaya bizce ihtiyaç da yok. Problem, Engin Çeber'in katillerinin cezalandırılıp, cezalandırılmayacağına ilişkin problemdir. Bugüne kadar yapılmayan budur. Şu an yapılmak istenen Engin Çeber'in katillerinin cezasız bırakılmak istenmesidir. Keşif, yaklaşık 5 saat sürdü" diye konuştu.

Çeber'in babası Ali Tekin de, "Dünyanın, Avrupa'nın en büyük adalet sarayı deniliyor. Boş olduktan sonra adalet sarayı olsa ne olur, olmazsa ne olur? Yargının bağımsız olduğuna ben inanmıyorum. Amaç davayı uzatıp, şu an tutuklu olanların da serbest kalmasını sağlamaktır" dedi. Hala görevde olan bir gardiyanın keşif sırasında kendisini tehdit ettiğini söyleyen Ali Tekin, "Oğlum katledildi, 13 gün işkence görerek öldürüldü. Bir Müslüman ülkede, 'yüzde 99'u Müslüman' diyor, böyle bir Müslüman ülkede 13 gün devamlı işkence yapıldı, hem de Ramazan ayında. Kamuoyunun vicdanına bırakıyorum" diye konuştu.
Bu arada keşif yapıldığı süre boyunca Halk Cephesi üyeleri de cezaevi önünde sloganlar atarak bekledi.