”Dosyanın içinde neler var, onu anlat”
AKP Genel Başkanı Erdoğan, CHP lideri Baykal'ın kırtasiyeciden aldığı kırmızı bir dosyayla dolaştığını öne sürdü
BOLU - AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kırtasiyeciden aldığı kırmızı bir dosyayla dolaştığını öne sürerek, "Sayın Baykal, dosyanın içinde neler var, onu anlat. Dün Çağlayan'da konuşuyor. Dernekler varmış, organizeymiş, şuymuş, buymuş... Sayın Baykal, geç onu geç. Bu ülke hukuk devleti, burası gukuk devleti değil. Elinde güvendiğin, inandığın dosya varsa savcıya git. Niye gitmiyorsun savcıya? Kardeşim bunlar palavracı" dedi.
Erdoğan, Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, "CHP'nin tapusu Baykal'ın elinde. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletimin elindedir. Farkımız bu. Sayın Baykal çıkıyor diyor ki 'Eğer AK Parti yüzde 52'nin altında kalırsa, başarısızdır.'
Şimdi bir futbol takımı maça çıkarken mağlup olmak için çıkar mı? Galip gelmek için çıkar. Ama zaten Sayın Baykal mağlup olmayı kabul etmiş de şimdi kaç gol yiyeceğini konuşuyor. Yani üç mü, dört mü, beş mi yiyeceğim. 'Ne kadar az gol yersem, o kadar lehime' diyor. Böyle bir siyaset, anlayış olur mu? Ben de diyorum ki böyle muhalefete can kurban. Yeter ki böyle rakiplerimiz olsun. Onun için durmak yok, yola devam."
Erdoğan, Atatürk'ün ebediyete intikalinin ardından CHP'nin Türk Lirasının, posta pullarının üzerinden ve devlet dairelerinden Atatürk'ün resmini kaldırarak İnönü'nün resmini koyduklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Dün Çağlayan'da bayağı kızmış. Kimyası bozulmuş. Diyor ki 'Sen İnönü'yü ağzına alamazsın.' Benim ağzımın tapusu senin elinde değil ki. CHP'nin tapusu senin elinde, bunu biliyoruz ama kusura bakma. Biraz insan haddini bilir. Biz, tarihimizin güzelliklerini nasıl konuşuyorsak, yanlışlarını da konuşuruz. 'Daha ileri niye gidemiyor' diyor. Onu da sana mı soracağız? Ben daha ileri de giderim. O noktada bir şeyim yok. Sen açık konuş açık, net konuş. Sen geçmişinle hesaplaşabiliyor musun? Önce bunu konuş."