DÜNYA 30 Yaşında

Tam 30 yıldan bu yana… Siz dünya için üretiyorsunuz, DÜNYA sizin için…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DÜNYA’nın, 1981 yılında mesleğimizin duayeni Nezih Demirkent ile başlayan gurur dolu öyküsü, bugün DÜNYA Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Didem Demirkent ile devam ediyor.

Gazetenin 30. yıl dönümü dolayısıyla mikrofon uzattığımız Demirkent, DÜNYA’nın uzman kadrolarının, çağın koşullarına paralele olarak değişen iş dünyasının ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamaya hazır olduğuna vurgu yaptı. Demirkent, dün olduğu gibi bugün ve yarın da, DÜNYA gazetesinin temel felsefesinin bağımsızlık ve tarafsızlık olacağının altını çizdi.

"Tarafsız kalmak bizim hep düsturumuz olacak"

DÜNYA, bir ekonomi gazetesi olarak 30’uncu yaşına adım atıyor. DÜNYA geride ne gibi izler bıraktı? Ne tür katkıları oldu?

DÜNYA, bir ekonomi gazetesi olarak yayınlandığı günden bu yana Türkiye’de çok şey değişti. Öncelikle kişilerin ekonomiye bakışı değişti. 30 yıl öncesinde kimsenin tanımadığı ya da bilmediği bir kapsam zihinlere yerleşti. Değişen hükümetler, yeni yapılanmalar, yeni kanunlar, yeni kavramlar bizim insanımızın da ekonomiyi öğrenmesini sağladı. Sanırım işe başladığımız günlerde çok yabancı olan bir sözcük şimdilerde hayatımızın vazgeçilmezi oldu.

DÜNYA Gazetesi de zaman içinde kendini yenileyerek, uluslararası yayınları ve platformları takip ederek, Türk iş dünyasına ekonomide kesintisiz bilgi aktardı. Onların girişimlerini ise tüm Türkiye’ye anlattı. Özellikle, medyanın unuttuğu Anadolu girişimcisine, Türkiye’ye ulaşması için önemli bir kanal açtı.

Sektörel yayınlarıyla onlara işlerinde doğrudan kullanabilecekleri bilgiler sağladı. Bugün de gelişerek devam eden kent toplantıları düzenledi. Toplumun en girişimci ve en dinamik kesimleriyle bir araya geldi. Bir yandan onlara birinci elden, uzmanların ağzından bilgi aktardı, diğer yandan onların sorunlarını öğrendi, kamuoyuna yansıtarak, bu sorunların çözülmesinde önemli bir işlev gördü.

Gerek iş dünyası ve bürokrasi, gerekse basın camiasında DÜNYA’nın farklı bir saygınlığı var. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Kurulduğumuz günden beri sadece kendi işimizi yaparak para kazanıyoruz. Başka hiçbir alana girmeden yalnızca gazetecilik ve yayıncılık yapıyoruz. Bu bize Nezih Demirkent öğretisidir. Bunu ilk günden bu güne şaşmadan devam ettirmeye gayret gösteriyoruz. İlkelerimizin doğrultusunda tüm çalışanlarımızla beraber aynı ruh içinde hareket ediyoruz.

Hepimiz o gün neyi iyi yapabiliriz diye uyanıp akşam baskısını görmeden uyuyamıyoruz. Gazetenin sıradan bir tüketim malı olmadığının farkında olarak, bıkmadan, usanmadan bunu yaşamak bizlerin hayat tarzı olmuştur. Emin olabilirsiniz ki, bu çok büyük bir fark. Eğer farklı davranırsanız, önce kendinizi farklı algılamaya başlarsınız. Zamanla başkaları da farklı algılar. Onun için, başta iş dünyası olmak üzere biraz önce bahsettiğiniz çevreler, doğru ve tarafsız haberciliği ile topluma verdiği pozitif mesajları değerlendirerek DÜNYA’yı saygın bir yere koymuştur.

Geride kalan 30 yılı değerlendirdiğimizde, Dünya gazetesi amaçlarına ne kadar ulaşabildi? Yeni dönemde farklı ne gibi amaçları olacak?

30 yılda biz de kendimizi çok geliştirdik. Bize yol gösterecek fazla mercii olmadığını belirtmek isterim. Üstelik çok sıkıntılı günlerimiz olduğunu da açık yüreklilikle söylebilirim. Ama etrafıma bakınca, bizim ekip ruhumuzu hiçbir yayın organında göremiyorum. DÜNYA’nın kendine özgü bir kültürü ve psikolojisi var. Kültür, değerlerle ilgilidir. En iyi performans, kendi değerlerinizle, ekibinizin değerleri uyumlu olduğunda gerçekleşir. Ortak değerleri paylaştığımız için, biz sıkıntılarımızı beraber göğüsleyerek ve daha güçlü olarak yeniden doğarız. Gücümüzün temel taşı budur. Amaçlarımıza ulaşıp ulaşmadığımıza gelince...

Ulaşmadık, çünkü benim amaçlarım hiç bitmez. Tam hedefe yaklaşırken yeni amaçlar yaratırım. Bu da galiba işin sırrı oluyor. Eğer herşeye ulaştık dersek, geriye yapacak birşey kalmaz.

DÜNYA Gazetesi’ni bugüne kadar neler karakterize etti? Bundan sonra DÜNYA’ya hangi felsefe yön verecek?

En başta bağımsızlık ve tarafsızlık. Bu bence gazetemizin en önemli özelliğidir. Biz, Türkiye’nin en büyük kuruluşlarına ne kadar yakınsak Anadolu’da küçük bir kuruluşa, bir KOBİ’ye de o kadar yakınız. Bizim işimiz haberi aktarmak. En yalın haliyle kirlenmemiş bilgi vermek, parazitlerden ayıklanmış analizi sunmak.Bu da hangi dönemde olursanız olun, hangi koşullar altında çalışıyor olursanız olun, olaylar karşısında omurgalı durmayı gerektirir. Taraf tutar, bir grubun, belli çıkar çevrelerinin gazetesi olursanız bunu yapamazsınız. Bizim bu yönümüzü en iyi iş dünyası biliyor.

Bunun ötesinde, sağlam karakterli olmak sadece bizim gazetemiz için değil, daha iddialı konuşayım; tüm şirketim için geçerli bir varsayım. Bu çerçevede, bizim felsefemiz ilk günden beri hep aynıdır. Prestijli bir yayın organı olmayı sürdürmek, bağımsız gazetecilik ve tarafsız kalmak hep bizim düsturumuz olacaktır.

Liderlik yaptığınız ekonomi yayıncılığında önümüzdeki dönemde ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?

Ekonomi yayıncılığı zor bir alan. Kolay bir lokma olduğuna kimsenin inanmasını istemem. Çünkü hem gazeteci olacaksınız, hem ekonomiden anlayacaksınız, hem de tarafsız kalacaksınız. Bunları bir araya getirmek kolay değildir. Bunu iyi yapmak ise hiç kolay değildir. Büyük ve vasıflı kadrolar gerektirir. Ekonomi gazeteleri ülkenin aynası gibidirler. Eğer bir ülkede ekonomik canlılık varsa, çeşitlilik varsa ekonomi yayıncılığı da büyür. Ama herkes başarılı olamaz. Ülkesinin dinamiklerini bilen ilk ekonomi yayınları ise her zaman başarılı olmuştur. Bu biraz da kökler ve kanatlar meselesidir.

Başarı, o ülkeyi iyi tanımaktan geçer. Benim editörlerim, yazarlarım devamlı il il dolaşır. Bunun sanıldığı kadar eğlenceli, kolay olmadığını bilmelisiniz. Başyazarımız Osman Arolat’ın herşeyi göze alarak, hayatı pahasına gittiği bir şehir gezisinden sedye ile döndüğünü hatırlayalım. Osman Bey, hala bu hastalıkla mücadele ediyor ve seyahatlerine de aralıksız devam ediyor. Bence bu sorunun en güzel cevabı budur. Ekonomi yayıncılığı yapıyorsanız masa başında çalışan olmanız zordur. Bu, bugün geçerli olduğu gibi, yarın da geçerli olacaktır.

Orta ve uzun vadede nasıl bir DÜNYA hayal ediyorsunuz? 35 ya da 40 yaşındaki DÜNYA’nın nasıl bir profili olacak?

35 çok yakın bir tarih. 40 hatta 50 benim hedeflerim içinde. Şöyle söyleyeyim; Biz ekonomi  lanında yayıncılık yapıyoruz. Ekonomi, toplumsal yaşamı biçimlendirir. Gelişmenin yönünü belirler. Zenginliği ve yoksulluğu belirler. Bir ülkedeki, dahası dünyadaki yapının temel dinamiğini oluşturur. Buradaki gelişmeleri izlemek, gerek işadamları gerekse şirketler için hayati önemdedir. İşte DÜNYA bu ihtiyaçları karşılamak için var.Yarın da bu böyle olacak. Gazeteciliğe tabii ki devam edeceğiz. Ama günün koşulları bize ne sunuyorsa onu yapacağız.

Çağ değişiyor, teknik ilerliyor. Bundan 10 sene önce bile aklımıza bile gelmeyenler, ulaşılamaz sanılan bilgiler, şu anda bizler için sıradanlaştı. Geleceğin bir bilgi toplumu olarak şekillendiğini görüyoruz. Yine doğru bilgiye en çok iş hayatı ihtiyaç duyacak. İnternet, e-gazete, dijital yayıncılık... Enformasyon teknolojileri nasıl ve hangi biçimde gelişirse gelişsin, bu temel gerçek değişmeyecek. Biz bu gelişmelerin hepsine ayak uyduracak güçteyiz.

Üstelik, gelişmeleri önceden sezerek hareket edebilecek becerimiz var… DÜNYA, yıllar önce Türkiye’de online habercilik sayfasını açan ilk gazetelerden biri oldu. Kendi alanında hep ilklere imza attı. Her zaman yeni gelişmelere açığız. Hangi biçimde olursa olsun. Özde ise DÜNYA, büyüyen Türkiye imajının bir belgesi olmaya devam edecektir. Yine en iyi, en tarafsız ve bu özellikleriyle tek olarak...

Yaşanan krizden ne kadar etkilendiniz?Ne tür tedbirler aldınız? Kriz nedeniyle ertelediğiniz yatırımlar ya da planlar oldu mu?

Krizden herkes etkilendi. Biz de kendi tedbirlerimizi almıştık. Açıkçası böyle zorlu yıllar bize iyi geliyor. Daha verimli hale geliyor, birbirimize sarılıyor ve güçleniyoruz. Doğrusu yatırım olarak düşündüğümüz ama ertelediğimiz birçok şey oldu. Ama bazılarını da hayata geçirdik.Bizim işimizde adım atmaktan vazgeçemezsiniz. Hele bizim ki gibi, günlük gazete çıkaran bir kuruluşun hedefe ulaşmasının yolu her gün ama her gün bir adım atmaktan geçiyor. Bizde sorunlar ne kadar karmaşık olursa olsun yönetim yalındır.

Sorunlara pozitif bir yaklaşımla çözüm aramaktan başka bir çaremiz yoktur. Oturup bekleyemeyiz. Mazeretlere sığınamayız. Ayrıca, ancak risklerini yönetenlerin ayakta kalacağını da biliriz. İşin aslı, ben finansman servisimin bana ne dediğine kulak veririm.

Önümüzdeki yıllarda gerçekleştirmeyi planladığınız projeler var mı?

Biz grup olarak geleceği düşünmeyi ve hazırlık yapmayı severiz. Biz de projeler sonsuz. Her toplantımızı 4-5 yeni proje ile bitiririz.

Büyük ölçekteki çalışmalarımızı yönetim olarak düşünüp, karar verir ve çabuk uygularız. Dinamik yapımız buna müsaittir ve bence en önemli avantajlarımızdan biridir.

DÜNYA’yı halka açmayı düşünüyor musunuz? Yerli veya yabancı ortaklık planlıyor musunuz? Bu yöndeki tekliflere nasıl bakarsınız?

Bu sorulara açık ve net olarak yeniden cevap vermek istiyorum. Zira bana en çok sorulan sorular bunlar. Halka açılmak şu anda düşündüğümüz bir şey değil. Yabancı ortaklık önemli bir konu. Bana gelen tekliflerin çoğu bu yönde. Eğer bir gün ortaklığa karar verirsek yabancı  ortaklık tercihim olur.

Zira benim bir ortaklıktan beklentim know-how, yeni imkanlar ve çalışma düzeni. Ortaklık yapacağımız kuruluş bize birşeyler katabilmeli. Yeni imkanlar yaratacaksa ortaklığın anlamı var. Bu çerçevede şu anda böylesi bir ihtimal uzak duruyor. Ayrıca, biraz önce de vurguladığım gibi bağımsızlık konusu, tarafsız yayıncılık bizim için çok önemli. Yerli ortaklık yapmayı düşünmüyorum.

DÜNYA abone tabanlı gazete olarak gelişti. Abone sayısı ve okur sadakatinde bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda kendinize yeni hedefler koyacak mısınız?

Bizim işimiz abone yapmak. Sadece bu iş için çalışan onlarca arkadaşımız var. Geldiğimiz nokta, Avrupa’da dahi bir başarı öyküsü. Ama açık yüreklilikle söyleyeyim, gittikçe zorlaşıyor. Şu anda kritik bir noktadayız. Önemli bir dönemeçteyiz. Dağıtım maliyetleri oldukça pahalı ve bu pahalı maliyetlerden kurtulmanın tek yolu e-Dünya. Bu konuda çok güzel bir ivme yakaladık. Bu yolu daha da açmayı ve böylelikle Türkiye’de iş dünyasının, ekonominin bütün aktörlerine ulaşmayı sağlayacağız.

DÜNYA’nın önemli bir özelliği güçlü bölge temsilcilikleri. Türkiye’de hatta dünyada bile basında örneğine pek rastlamadığımız bu modelden memnun musunuz? Bu alanda yapmayı planladığınız yenilikler ya da hamleler var mı?

Doğru söylüyorsunuz. Bizim bölge temsilciliklerimiz hiçbir yerde olmayan bir sistem. Özgün bir model. DÜNYA’nın bugünlere gelmesinde büyük katkısı var. Gerek haberdeki

zenginliğimiz gerekse yüksek abone rakamlarımızı sağlayan onlar. Ancak açıkçası çok pahalı ve zor bir yol. Ama onlarsız bir DÜNYA düşünemiyorum.

Çalışmaları bizim gelişmemizi sağlıyor. Türkiye büyük bir ülke. Her yere ulaşmak zor. Büyük dağıtım şirketlerinin bile zorlandığını görüyoruz. Ama herşeye rağmen bizim felsefemiz ve azmimizin en önemli yanısıması ve dayanağı bölge temsilciliklerimiz olarak kalmaya devam edecektir.

Okurlarınıza önümüzdeki dönem için ne tür mesajlar vermek istersiniz? Genç kuşaklara iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

30 yılın ardından şunu şöylemekte fayda var. Gazetenin kurulduğu dönemlerde iş başında olanlar artık hemen hemen yok. Yapılar değişiyor, şirketler değişiyor. Mutluluğumuz ise yeni gelen kuşağın bizi daha iyi tanıyor olması. Hepsi eğitimli, yabancı dil bilen ve hayatan, dünyadan haberdar. Bu çerçevede, bilgi ihtiyaçları da farklı. Yeni okurlarımız, artık bizim de daha profesyonelce yaklaşmamız  gereken bir kuşak. Ben onlardan çok umutluyum. Bizim kendimizi tanıtmamıza gerek kalmadan bizden birşeyler talep eden, bizlerle işbirliğinde olmak isteyen dinamik, kendine güvenli iş adamları olarak geliyorlar.

Bugünkü durumunu göz önüne aldığınızda basına ilişkin değerlendirmeniz nedir? Türkiye’de basının gelişmesi için önerileriniz var mı?

Türkiye’de basın denilen kuvvet malesef bölünmüş, hatta parçalanmış durumdadır. Sanki içine kurt girmiş koca bir çınar. Gelişmenin birden fazla yolu vardır ama şu sıralarda bir araya gelebilmek neredeyse imkansız haldedir. Sadece üzgünüm.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir