Ekonomik çöküşle yükselen paradoks: Finans kesimi ve diğerleri

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa YILDIRAN / Cumhuriyet İİBF

Türk ekonomisinde büyüme tarihi bir çöküşle karşılaştı. Neredeyse tüm reel sektör unsurları çökerken, mali kesim büyümeye devam etmektedir. İlginçlik bu kadarla kalsa normal sayılabilir, dünyada mali kesimde hızlı bir küçülme yaşanırken Türkiye'de büyüme hızlı bir şekilde devam etmektedir. İlginç noktalar arasında Türkiye'de bankacılığı risk seviyesinde olağanüstü bir gelişme yoktur. Bu durum finansal kesimin sağlamlılığı ile açıklanabilir veya çok farklı bir şekilde.

Aslında sorun çok farklı. Türkiye'de finansal kesimin yapılandırılması sürecinde reel sektör karşısında pozitif ayrımcılığa tabi tutuldu. Bunun yanı sıra 2001 krizinden önce mali sıkıntısı olmayan bazı bankaların gazete dedikodularına sebep verecek şekilde yabancılaştırılması süreci oluştu. Türk bankacılığında 2004-2007 yılları arasında hızlı bir yabancılaşma meydana geldi. Doğu Avrupa'da gerçekleşen en önemli finans sektöründeki birleşme ve devralmalar Türkiye'de yaşandı. Türkiye'ye giriş yapan bankalar açısından verimli ve karlı bir ülkede kriz döneminde bile sürecek büyüme imkânı elde etti. Hatta zaman zaman yerli bankalarla kredi verme rekabeti yerine, yerli banklarda kredi faiz oranlarının düşük olmasından rahatsız olduklarını kamuoyu ile paylaştılar. Sonuçta, Türk bankacılığına yatırım yapan yabancılar, bugünlerde tüm dünyada sıkıntı içinde olmalarına rağmen, yüksek karlılık ve büyüme trendlerini devam ettirmektedir. Dolayısıyla Türkiye'de reel sektörün içeride ve dışarıda borçluluk seviyesinin artması ve durgunluğa girmesine rağmen, bankaların hala krizin yükünü Türk hazinesine ve iş çevrelerine bıraktığı söylenebilir. Ek olarak kamunun borç yükünün önemli seviyelerde bulunması ve borç çeviriminde bankalara tahvil ve hazine bonosu satışlarına devam etmesi, finans kesimi için riskten uzan kazanç kapısının sürekliliğini sağlamaktadır. Aynı olay reel sektör açısından dışlama (crowding out) etkisi yapmaktadır.

Aslında tüm gelişmeler Türkiye'nin krizden çıkışı için yolu da göstermektedir. Bankacılık kesimindeki yüksek karlar ve büyüme imkânlarının bir kısmı, tulumbaya verilecek kaynak olarak kullanılabilir. Bankacılık kesiminde riskin belirli oranda artışı göze alınarak reel sektörün fonlanması ve mevcut borçlarının yeniden yapılandırılması mümkündür. Devlet borçlanma ile para bulup, reel sektör teşvikleri sağlayarak bütçe açıklarına yol açmak yerine, finans kesimini zorlayıcı düzenlemelerle kredi kanallarının gevşemesini sağlayabilir. Yine yabancı bankaların kriz döneminde yurtdışına doğru mali transfer sağlamalarını yolunu kesecek önlemler alınarak iç piyasaya kredi sağlama yönünde zorlayıcı önlemler alınması mümkün kılar. Böylece reel kesimin nakit döngüsü yeniden tesis edilirse, yatırımlar ve istihdam için yeni gelişme ortamı hazırlanabilir.

Türk ekonomisi 2001'den bu yana finansal kesimi güçlendirmeye yönelik politikalarını, reel kesimin çöküşüne neden olacak şekilde devam ettirmesi zordur. Küresel finansın reel sektörü işleyemez duruma getirdiği gerçeğinin göz önüne alınarak yeniden yapılanmaya gidilmesi hayati bir meseledir.