Erdoğan spor adamlarıyla buluştu
Erdoğan, "Artık dünün parametreleriyle, geçmişin tortularıyla, yakın tarihimizin ayağımıza bağladığı zincirlerle, prangalarla geleceğe yürüyemeyiz." dedi.
İSTANBUL- Erdoğan, "Artık dünün parametreleriyle, geçmişin tortularıyla, yakın tarihimizin ayağımıza bağladığı zincirlerle, prangalarla geleceğe yürüyemeyiz" dedi.
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde spor adamlarıyla bir araya gelen Erdoğan, Türkiye'nin emin adımlarla geleceğe ilerlediğini, Türkiye'nin önüne koyduğu hedeflere tek tek ulaştığını belirtti.
Türkiye'nin büyüdüğünü, kalkındığını, bölgesinin ve dünyanın saygın bir üyesi olmak için her ferdiyle yoğun bir mücadele verdiğini kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim ufkumuz sonsuz derecede açıktır. Bizim geleceğimiz sonsuz derecede aydınlıktır. Artık dünün parametreleriyle, geçmişin tortularıyla, yakın tarihimizin ayağımıza bağladığı zincirlerle, prangalarla geleceğe yürüyemeyiz. Biz kronik sorunları yaşatarak, meseleleri hasır altı ederek, erteleyerek, öteleyerek, görmezden gelerek geleceği inşa edemeyiz. Korkarak, sorunlardan çekinerek, büyüterek, aydınlık bir gelecek oluşturamayız. Zaman, futbol diliyle konuşuyorum, orta sahada top çevirme zamanı değil. Zaman, dar alanda kısa paslaşmalar yapma zamanı, ekip oyunu oynama, pası isabet ettirme ve netice, yani gol atma zamanı."
"Zamanı, birbirimizi suçlama zamanı olarak geçiremeyiz"
Bu ülkede gençlerin öldüğünü kaydeden Erdoğan, "Şehit cenazelerindeki kalabalıklar evlerine dağıldığında, şehidin anne ve babası aslan gibi delikanlılarını toprağa verip eve gittiğinde, yalnız kaldıklarında hiç kimsenin hissetmediği, hissedemeyeceği o büyük boşluğu, büyük acıyı, büyük sızıyı onlar hissediyor" dedi.
Ülkenin büyük bir kesiminde çocukların okula gitmek yerine, çocuk parkına, spor sahalarına gitmek yerine maalesef istismar edildiğini vurgulayan Erdoğan, ellerine verilen taşları güvenlik güçlerine, cama, çerçeveye attıklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, "Zamanı, birbirimizi suçlama zamanı olarak geçiremeyiz. Birbirimizi itham etme zamanı olarak geçiremeyiz. Zaman, anlık tepkiler verme, duygusal tepkiler verme zamanı değildir. Şiddetin sadece ve sadece şiddet doğurduğunu anlamak, Türkiye'nin 73 milyon ferdi olarak bunun üzerinde derinlemesine düşünmek ve muhasebe yapmak zorundayız. Evet, bu ülkede bir terör sorunu var. Güvenlik güçlerimiz fedakar bir şekilde terörle mücadele ediyor. Polisimiz, askerimiz bunu birlikte yapıyor" diye konuştu.
"PKK benim insanıma saldırıyor"
Dün akşam bir televizyon programında yapılan yorumun enteresan olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim dün Konya'da yaptığım, Tevrat'tan (öldürmeyeceksin) ifadesine, bana cevap veriyor. Verdiği cevap şu; (Güvenlik güçlerinin PKK örgütündeki öldürme olayını ne yapacaksınız) diyor. Böyle bir mantık olabilir mi? Düşünebiliyor musunuz? PKK benim insanıma saldırıyor, benim insanımı öldürüyor, güvenlik güçlerine saldırıyor. Güvenlik güçlerinin görevi, topraklarını korumak, halkın can güvenliğini sağlamak, onlara karşı saldıranlara yönelik olarak da güvenlik gücü elinden ne geliyorsa onu yapacak. Onun görevi bu. Ancak öbürü terör örgütü. Aradaki fark bu. Sen nasıl olur da onunla onu birbirine karıştırırsın. Bir tarafta uluslararası sularda yürüyen insani yardım taşıyan gemiler var, öbür tarafta ise kendi ülkesinde insanca yaşama hakkına sahip olanların haklarına engellemek gayreti içerisinde olanlar var. Onunla onu birbirine nasıl karıştırırsın? Ülkemde ne yazık ki bu tür köşe yazarları da var. Bu tür yorum yapanlar da var. Bunları da iyi tanımak durumundayız."
Hız kesmeden terörle mücadele etmeye devam edeceklerini aktaran Erdoğan, "Demokratik açılım" dedikleri "milli birlik ve kardeşlik projesi" dedikleri sürecin terörle mücadelenin sadece güvenlik tedbirleriyle çözülemeyeceği, ekonomik, sosyolojik, psikolojik tedbirlerinin de artık geciktirilemeyeceği üzerine kurulduğunu ifade etti.
Bu mücadelenin ekonomik, sosyolojik, psikolojik boyutunun olduğunu, bütün bunların hepsinin ele alınması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle son dönemde milli birlik ve kardeşlik projesinin kesintiye uğradığı, yarım kaldığı, durduğu, yavaşladığı gibi iddialar ortaya atılıyor. Asla. Biz bunun için varız. Bunu sürdürmek durumundayız. 'Milli birlik' diyoruz. Buna karşı olunur mu? 'Kardeşlik' diyoruz, 'dayanışma' diyoruz. Bunlara karşı olunur mu? Ancak oluyorlar. Etnik milliyetçiliğe 'hayır' diyoruz. Yani benim ülkemde ne kadar etnik unsur varsa, biz Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak, devleti olarak, hepsine aynı mesafedeyiz. 73 milyon birdir, beraberdir. Kardeşçe yaşamanın içerisinde olmalıyız. Bizim aramıza ayrılık tohumları, nifak tohumları atanlara fırsat vermemeliyiz."
"Spor, ülkeleri, medeniyetleri ve farklı kültürleri de buluşturuyor"
Erdoğan, "Spor sadece insanları, sadece kitleleri yakınlaştırmıyor... Tarihteki birçok örnekten de anlaşılacağı gibi spor, ülkeleri, medeniyetleri, farklı kültürleri de buluşturuyor. Farklılıkları bir saha içinde, bir salon içinde kaynaştırabiliyor" dedi.
Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde spor camiası temsilcileri ile bir araya geldi.
Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin en can alıcı meselelerini istişare etmek, bu meselelerle ilgili olarak Türkiye'nin tanınmış simalarının, başarılı isimlerinin, kanaat önderlerinin görüş ve önerilerini almak için bir süredir bu toplantıları düzenlediklerini hatırlattı.
İlk olarak yine bu salonda, tanınmış ses sanatçılarıyla, ardından sahne ve şov dünyasının ünlü simaları, onun ardından da edebiyatçı ve düşünürlerle bir araya geldiklerini anımsatan Erdoğan, bugün de spor dünyasının ünlü isimleriyle, ünlü simalarıyla, spora yön veren, gençlere ufuklar açanlarla birlikte olduklarını ifade etti.
Erdoğan, daha önce gerçekleştirdikleri üç buluşmanın gerçekten büyük ses getirdiğini, ülkenin birlik ve kardeşliği adına çok anlamlı bir tabloyu ortaya çıkardığını, bunun ötesinde, yaptıkları görüşmelerde çok değerli isimlerden çok değerli görüşler dinleme fırsatı bulduklarını dile getirdi.
Bugün aynı şekilde, kitlelere hitap eden, kitleleri arkasından sürükleyen bir alanın, spor dünyasının temsilcilerinin görüş, öneri ve eleştirilerini dinleyeceklerini ifade eden Erdoğan, kendilerinin hem içinden geçilen süreci anlatacaklarını hem de onların katkılarını not edeceklerini belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şöyle geride bıraktığımız on yıllara baktığımızda, Türkiye'nin birçok meselesinin çözülememe nedeninin; özgürce konuşamamak, meselelerin üzerine cesaretle gidememek olduğunu görüyoruz. Konuşamamanın ötesinde, birçok sorunun da ne yazık ki yok sayıldığına, görülmediğine, görmezden gelindiğine şahit olduk. Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının, ifade özgürlüğünün standartları yükseldikçe, toplum birbiriyle daha fazla konuşabilir, daha fazla iletişim kurabilir hale geldi. Sorunlar daha cesur bir şekilde ele alınmaya, daha kararlı bir çözüm iradesi sergilenmeye başlandı.
Herkesin kendi içine kapandığı, herkesin kendi doğrularıyla yetindiği, herkesin, kendi doğrularını başkalarına dikte etme mücadelesi verdiği bir ortamda, sorunlar çözülmez, tam tersine çoğalır ve çözümsüz bir hal alır. Uzunca bir süre siyaset kurumu, devlet kurumları, özellikle de hükümetler, toplumdaki bu değişime paralel olarak, bu iletişimin, bu diyaloğun, istişarenin içine dahil olamadılar."