Erdoğan: Şu yazarı beğenmiyorum onu at demedik

Başbakan Erdoğan, geçen hafta medya patronlarına yönelik sözlerinin çok farklı değerlendirildiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından, çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan şikayet etmeye hakkı olmadığını belirterek, "O patronlara şu yazarı beğenmiyorum onu at, bu yazarını beğeniyorum onu tut' demedik, demiyoruz" açıklamasında bulundu.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta medya patronlarına yönelik sözlerinin çok farklı değerlendirildiğini kaydetti.

Burada değerlendirmenin özellikle köşe yazarları ağırlıklı olarak ele alındığını belirten Erdoğan, "Eğer bu kadar çok kişi bu kadar farklı yaklaşımlarla bir değerlendirme yapıyorsa, demek ki biz meramımızı tam anlatamamışız" diye konuştu.

Erdoğan, sözlerinin muhatabının birinci derecede medya patronları olduğunu belirterek, "O patronlara 'şu yazarı beğenmiyorum onu at, bu yazarını beğeniyorum onu tut' demedik, demiyoruz" açıklamasında bulundu.

Bu patronların zaman zaman kendilerini ziyaret ettiklerini hala da edenler olduğunu ifade eden Erdoğan, patronların kendilerine "gerilim istemiyoruz, 'sağolun', kavga istemiyoruz, 'sağolun', istikrar istiyoruz, 'teşekkür ederiz.' İstikrar sayesinde de işlerimiz iyi gidiyor, onun için iyi para kazandık bu dönemde. Tansiyonu düşürmek istiyoruz" şeklinde gerilimden, gürültüden şikayetlerini dile getirdiklerini anlattı.

Kendisinin her defasında "Bunu bana değil, lütfen her şeyi, konuyu bir gerilim bahanesi gibi takdim eden kendi gazetelerinizin, televizyonlarınızın yöneticilerine, yazarlarına, sunucularına söyleyin. En küçük bir olumsuzluğu 'şok şok şok...' diye abarta abarta, döndüre döndüre, evire çevire veren, millete durmadan karamsarlık pompalayan kendi adamlarınıza söyleyin" dediğini aktaran Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman da bana verdikleri cevap; 'efendim haklısınız ama biz bunlara sözümüzü geçemiyoruz.' Ben bir okuyucu, izleyici olarak bir yazarı, gazeteyi, sunucuyu veya bir televizyonu beğenmiyorsam, yazdığından, çizdiğinden, yaptığından, ettiğinden memnun değilsem, hoşlanmıyorsam, şahsen onu okumam, izlemem, olur biter. Ben, burada bir gazete adı vermiyorum. Demokrasilerde sivil itaatsizlik konuşulur da bu konuda bir demokrasi mücadelesi veren bir genel başkanın böyle bir düşüncesini söylememe hakkını veya söyletmeme hakkını kim, nerede, kendinde nasıl buluyor?

Ben de bir genel başkan olarak diyorum ki sanki siyasi rakipmişiz gibi partimize karşı hasmane bir yayın politikası izleyenler olursa ve yalan yanlış haberler yapılıp bunlar yaygınlaştırılırsa, ona gösterebileceğimiz en medeni tepki de o yayınları boykot etmemiz olabilir. Nitekim biliyorsunuz bu sivil ve medeni tepkimizi de göstermekten çekinmedik, çekinmeyiz. Bu da bizim en doğal hakkımızdır. Ama bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından, çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi, sizin gibi şikayet etmeye hakkı yoktur.

Yolunu ayırma hakkı

Yazarların ve çizerlerin, genel yayın çizgisini beğenmediği bir yayın kuruluşuyla ilgili terkin hakkının olduğunu belirten Erdoğan  "Medya patronunun da yayın kadrosunu seçme, tasvip etmedikleriyle yolunu ayırma hakkı vardır. Ama bunu ben kalkıp da size 'onu at, bunu çıkar, berikini al' demiyorum ki. Siz patron olarak ortaya çıkan üründen memnun değilseniz o sizin sorumluluğunuz. Gelip de bana bana 'hem ağlarım, hem gülerim...' Yapma, öyle şeyler yapma. Söylediklerim, söylemek istediğim bu" dedi.

Yazarlarla, çizerlerle kişisel sorunu olmadığını, yapıcı eleştirilerden her zaman yararlandığını ifade eden Erdoğan, ön yargılı davrananları, bilir bilmez ahkam kesenleri ciddiye almadığını, eleştiri kisvesi altında hakaret etmeye yeltenenleri hukuka havale ettiğini söyledi.

"Yaşananlar, demokrasinin hayata geçmesidir"

Erdoğan, Türkiye'de yaşananın, normalleşme, kurumların görevlerini yapması, demokrasinin güçlenmesi, kirli oyunların, kirli senaryoların deşifre edilmesi ve bunlardan hukuk önünde hesap sorulması olduğunu belirterek, "Yaşananlar, demokrasi ve hukukun sözde değil, özde hayata geçmesidir" ifadesini kullanarak sözlerine şu şekilde devam etti;

"Son bir kaç hafta içinde Türkiye'de yaşanan olayların hiç şüphesiz ekonomi üzerinde de kısmi etkisi oldu. Borsada kısmi bir düşüş yaşadık, dün toparlanmayı hamdolsun gördük. Döviz fiyatları yükseldi ve gösterge faizde de bir miktar yükselme yaşandı. Dün tekrar düşüş oldu. Her türlü olumsuz gelişmeyi Hükümete mal etmeye çaba sarf edenler, bu olumsuz gelişmelerde kendilerinin nasıl bir rol oynadığı, nasıl bir katkı sağladığı boyutunu da düşünmek zorundadırlar.

Türkiye'de yaşanan nedir? Yaşanan, normalleşmedir. Kurumların görevlerini yapmasıdır. Demokrasinin güçlenmesidir. Kirli oyunların, kirli senaryoların deşifre edilmesi ve bunlardan hukuk önünde hesap sorulmasıdır.

Yaşananlar, demokrasi ve hukukun sözde değil, özde hayata geçmesidir. Sistemin sağlıklı şekilde işlemesidir. Ama süreç öyle bir lanse ediliyor ki 'kurumlar çatışıyor, gerilim hat safhada, ölüyoruz, bitiyoruz, tükeniyoruz, bölünüyoruz...' böyle bir havada kasıtlı bir karamsarlık pompalanıyor. İşte benim itirazım, bu tavradır. Benim serzenişim, benim eleştirim bu tavradır. Yaşananlar ne kadar Türkiye'nin lehineyse, kopartılan fırtına o kadar Türkiye'nin aleyhinedir. Türkiye'nin geleceğini düşünmek, ülkemizin, milletimizin menfaatini düşünmek herkesin, her bir vatandaşın sorumluluğunun bir parçası olmalıdır. Hangi kurumda, hangi alanda, hangi meslekte çalışıyor olursa olsun, herkesin vatandaşlık sorumluluğu, Türkiye'nin menfaatini, selametini, istikbalini düşünmeyi gerektirir. Hiç kimse sorumsuzca hareket etmek, Türkiye'ye kaybettirmek gibi bir lükse sahip olamaz. İşte benim itirazım bunadır, bu sorumsuzluğadır."

Erdoğan, belli ideolojilere destek olmak, belli ideolojilerin değirmenine su taşımak için yazılanların, çizilenlerin ülkenin imajının ciddi şekilde zedelediği gibi, ülke ekonomisine de ağır bedeller ödettiğine dikkati çekti.

Başbakan Erdoğan, "Siz 'gerilim var' dediğiniz zaman sadece ortaya fikir atmakla kalmış olmuyorsunuz. Aynı zamanda bu ülkeyi izleyenlerin, yatırım yapanların, yatırım yapmayı düşünenlerin, sanayicinin, iş adamının, tüccarın, girişimcinin zihninde de soru işaretleri oluşturuyorsunuz" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir