”Ergenekon, AKP ve savcı darbesidir”

CHP lideri Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında, Ergenekon soruşturması kapsamında son gözaltıları değerlendirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon soruşturmasında son gözaltılara tepki göstererek, yargı sürecini, ''Bu, bir darbedir. AKP, darbesidir. Daha da acısı, savcılık darbesidir'' diye niteledi.

Baykal, partisinin TBMM Grup toplantısında, Ergenekon soruşturması kapsamında son gözaltıları değerlendirdi.

Ergenekon davasını, örgütünün ne olduğunu, ne zaman kurulduğunu, yöneticilerin kimler olduğunu soran Baykal, Genelkurmay Başkanlığının ''Ben böyle bir şey bilmiyorum'', MGK Genel Sekreterliği yapmış kişilerin ''Benim haberim yok''  dediklerini; böyle bir örgütten askerin, sivilin, istihbarat kuruluşlarının haberi olmadığını ileri sürdü.

Baykal, ''iddianamede, örgütün 1960'lı yıllardan bu yana etkin olduğuna'' yer verildiğini belirterek, şöyle konuştu:

''Var da nasıl var, kim kurdu, kim yönetti? Bu örgüt AKP'ye karşı kurulmuş örgüt mü? Evet, öyle anlaşılıyor. Ama iddianameye bakıyoruz, AKP'nin daha adı yokken var. O zaman kime karşı kurulmuş, kim kurmuş, o zamanki hedefi neymiş? Ama Ergenekon ürkütücü bir kavram olarak Türkiye'ye yerleştirilmeye çalışılıyor. Ergenekon çimentosu beyinlere aktarılıyor. Yanlış işler varsa takip edin.''

"Türkan Saylan'ın ne ilişkisi var?"

Baykal, davanın başından beri, ''hukuki değil, siyasi dava'' olduğunu söylediklerini anımsatarak, ''Yok, zaman zaman silah bulundu. Yok, Güneydoğu'da yapılan zulümlerin sanıkları ortaya çıktı. Bunlar takip edilir. Bu konuda bir mesele yok. Türkiye'de mafya gerçeği, devlet bürokrasinde yer alıp da kendi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösteren insanların mevcudiyeti biliniyor. Bunlar, elbette incelenecek ama olay bu değil. Türkan Saylan'ın bunlarla ne ilişki var?'' ifadesini kullandı.

Ergenekon soruşturmasına ilişkin anlattığı gerçekleri, pek çok kişinin bilmesine rağmen, açıktan söylemeye cesaret edemediğini ileri süren Baykal, ''Ben de bu işe bulaştırılırım korkusu içinde, hukuka saygımız var, ama Türkan Hanım'ı da niye alıyorsunuz? Türkan Hanım'ı alma, al götür demeye götürüyorlar... Ayıptır. İşin özü, temeli yanlış'' dedi.

"Bu bir darbedir"

Hukuk, anayasa, adalet, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün bir yansıması olarak hiçbir şekilde anlaşılamayacak bir süreç yaşandığı ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamlandı:

''Bir acı, karanlık dönemdir. Bu dönemi planlayanlar, uygulayanlar, yönlendirenler, destek olanlar, seyirci kalanlar, tarih içinde sorumluluklarını üstlenmişlerdir. Biz, bu manzarayı ortaya koymak, kabul edilemez bir manzara olduğunu anlatmakla görevliyiz. Bu, hiç şüphe yok bir terördür. Terör, herkesin kendi enstrümanlarıyla, yetkisiyle, olanaklarıyla yapabileceği bir şeydir. Şimdi böyle terör bir terör uygulanıyor. Bu uygulamalar, hiç şüphe yok bir darbedir. Darbe, sadece tankla, topla, silahla, üniformayla yapılmaz. Darbe böyle de yapılır ve yapılıyor da. Türkiye, bu darbeyi yaşıyor. Bu darbenin içinde, darbeye karşı hukuku savunmakla, insan haklarını savunmakla sorumlu, görevli mercilerin, makamların bulunduğuna tanık olmakta hepimizi derinden yaralıyor. Ama yaşananın bir darbe olduğu gerçeği, maalesef gözlerden saklanamıyor. Bu, bir darbedir. Elbette siyasal bir darbedir, bir AKP darbesidir. Daha da acısı, bu bir savcılık darbesidir.''

"Dışişleri Bakanı nerede?"

Konuşmasında Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkilerini de değerlendiren Baykal, Ermenistan sınır kapısının açılmasına yönelik tartışmalara değindi.

Türkiye'nin bu konuda ne yapacağına yönelik belirsizlik bulunduğunu belirten Baykal, "Bu belirsizliğin arkasında ne var? Niye belirsizlik bulutunun arkasında saklanıyoruz? Dışişleri Bakanı nerede? 'Maç yapacağım' diye Erivan'a giden Cumhurbaşkanı nerede? Ağzını niye açmıyor bu konuda?" diye konuştu.

Baykal, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunlardan birinin, Ermenistan'ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birinin Türkiye olmasına rağmen, Ermenistan'ın, Türkiye ile sınırını kabul etmediğini anımsattı. Baykal, Ermenistan'ın, bu özlemlerini, Türkiye'nin Ermenistan ile kardeşlik, dostluk ilişkileri geliştirmesi önünde kalıcı, aşılamaz bir engel olarak görmediğini kaydetti.