Ergenekon'da 12. dalgaya tepkiler sürüyor
Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasında akademisyenlere yönelik yaklaşımlar, Tabipler Birliği'nden ODTÜ Senatosu'na ve Türk Hukuk Kurumu'na kadar pek çok kurumun tepkisine neden oldu.
ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve ODTÜ Senatosu'ndan yapılan açıklamalarda, "Ergenekon" soruşturması kapsamında, "akademisyenlere yönelik yaklaşımdan kaygı duyulduğu" ve "son gelişmelerin üniversitenin her kesiminde giderek derinleşen kaygı ve artan rahatsızlığa yol açtığı" belirtildi.
Türk Tabipler Birliği ve ODTÜ Senatosu kaygılı
TTB'den yapılan yazılı açıklamada, soruşturma kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel'in gözaltına alındığı anımsatıldı.
Açıklamada, şöyle denildi:
"Ülkenin yükseköğretimine büyük özveri ile hizmet sunanların Savcılığa davet edilerek bilgilerine başvurulması yerine, evleri ve çalışma yerleri basılarak gözaltına alınmalarının gerekçelerini ve şeklini anlamakta güçlük çekiyoruz. Değişik üniversitelerde görev yapan ve temel amaçları bu ülke için nitelikli insan gücü yetiştirmek ve hizmet etmek olan bu akademisyenlere yönelik yaklaşımdan kaygı duyduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz."
ODTÜ Senatosu'nun duyurusu
ODTÜ Senatosu da yayımladığı duyuruda, Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar'ın 9 Ocak 2009 tarihinde üniversite yönetimi adına yaptığı açıklamasında, "üniversiteler üzerinde baskı yaratabilecek uygulamalardan özenle kaçınılması, kurumların ve kişilerin gereksiz şekilde yıpratılmaması ve sürecin hızla tamamlanmasının beklendiğini" dile getirdiği belirtildi.
Rektörlerin, akademisyenlerin ve kimi sivil toplum öncülerinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan son gelişmelerin, üniversitenin her kesiminde giderek derinleşen kaygı ve artan rahatsızlığa yol açtığı belirtilen duyuruda, şu ifadelere yer verildi:
"Hukukun üstünlüğüne, bağımsız yargı organlarımızın kararlarına ve uygulamalarına duyduğumuz güven ve saygıyı yinelemek isteriz. Ancak, hukukun siyasalaşmasının sakıncaları konusunda ülkemizin saygın hukukçularının dile getirdiği görüş ve endişeleri paylaşmadan edemiyoruz. Kaldı ki geciken adaletin, adalet olmadığı kamuoyunca iyi bilinmektedir.
Demokrasilerin en vazgeçilmez unsurları arasında yer alan evrensel hukuk kurallarına uymanın gerekliliğini, süregelen bazı uygulamaların gelişmiş demokrasilerde kolaylıkla insan hakları ihlalleri olarak algılanabileceğini özellikle belirtmek isteriz.
Söz konusu demokrasilerde en son ne zaman bir üniversite rektörünün gözaltına alındığını sormadan edemiyoruz. Kamuoyunu, rektörlerin bu şekilde gözaltına alınmasının veya tutuklanmasının demokrasimiz açısından ne anlama geldiğini düşünmeye davet ediyoruz."
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Alemdaroğlu'nun tepkileri
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Tuncay Alemdaroğlu, "Ergenekon" soruşturması kapsamındaki son operasyonda hedef alınan kuruluş ve kişilerin, topluma katkılarını kanıtlamış kuruluşlar olduğunu belirterek, "bunların silahlı terör örgütleri ve darbeci örgütlerle aynı kefeye konulmalarının soruşturmaya yönelik eleştiri ve kuşkuları artırdığını" savundu.
Alemdaroğlu yaptığı yazılı açıklamada, "soruşturmanın 12. dalga diye adlandırılan aşamasındaki uygulamalar ve hedef alınan kişi ve kurumların, soruşturmanın başından bu yana kamuoyunda soruşturmanın amacına yönelik kuşkuları doğrular nitelikte olduğunu" bildirdi.
Son operasyonda hedef alınan kuruluş ve kişilerin, yardıma muhtaç öğrencilerin eğitim ve öğrenimlerine devam edebilmelerini, kız öğrencilerin okula ulaşabilmelerini amaçlayan ve bu çalışmaları ile topluma katkılarını kanıtlamış kuruluşlar olduğunu belirten Alemdaroğlu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Söylem ve eylemleri ile Cumhuriyet değerlerine bağlılığı tartışılmayan, Atatürk Devrim ve ilkelerini rehber edinen Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı ve Üniversitelerimizin öğretim üyeleri ve önceki yöneticileri, yayınlarında Cumhuriyet'in kazanımlarını önde tutan Başkent Televizyonu ve kurucusu ile bazı gazete yazarlarının hedef alınmış olması son derece anlamlıdır.
Cumhuriyet'in ve Atatürk Devrimleri'nin altını oymak için faaliyet gösteren şeriatçı tarikat ve cemaat yurtları, yardım toplama faaliyetleri görmezden gelinip, bunların karşısında çalışma yapan kuruluş ve kişiler soruşturmanın hedefi haline getirilmiştir."
Soruşturma yapılan söz konusu kuruluşların yasa gereği her yıl İçişleri Bakanlığı yetkililerince denetlendiğine dikkati çeken Alemdaroğlu, "bu derneklerin faaliyetlerinde yasa dışı bir bulgu olsaydı, denetimler sırasında saptanıp gerekli işlemlerin şimdiye kadar yapılması gerektiğini" kaydetti.
Alemdaroğlu, 'Yargı bağımsızdır. Yargıya müdahale etmeyelim, adaletin gerçekleşmesini sabırla bekleyelim' söyleminden, "yargılama etkinliğinin parçası ve ilk aşaması olan soruşturma aşamasında yasa ve hukuk kurallarının çiğnenmesine her türlü usulsüz ve yasa dışı işleme sessiz kalınması sonucunun çıkarılmaması gerektiğini" de ifade etti.