Eski DTP'liler hakkında zorla getirme kararı
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP'nin eski Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında günsüz olarak zorla getirme kararı aldı
ANKARA - Kapatılan DTP'nin eski Milletvekili Ahmet Türk ile BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve Aysel Tuğluk'un, haklarında devam eden davalar kapsamında ifadelerinin alınması için ''günsüz zorla mahkemeye getirilmelerine'' karar verildi.
Başka illerde yargılandıkları davalar kapsamında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen talimat duruşmalarına Türk, Ayna Demirtaş ve Tuğluk katılmadı.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, sanık Türk hakkında çıkartılan duruşma gününü bildirir çağrı kağıdının sekreterine tebliğ edildiğini belirterek, Türk'ün duruşmaya gelmediği gibi mazeret de bildirmediğini ifade etti.
Şatır, diğer talimat duruşmalarında ise BDP Milletvekilleri Ayna ve Demirtaş'ın duruşmada hazır edilmesi için yazılan müzekkereye verilen cevapta eski DTP, yeni BDP binasına gidildiği, ancak bahsi geçen kişilerin parti binasında olmaması nedeniyle bu kişilere ulaşılamadığının bildirildiğini aktardı.
Cumhuriyet Savcısı Halil Acıoğlu, mahkemede ifadelerinin alınması için sanıklar hakkında zorla getirme kararı verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, iddianame içeriği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin konuyla ilgili içtihatları, usulen yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelmemeleri karşısında Ceza Muhakemesi Kanununun 146. ve 199. maddeleri uyarınca, savunmalarının alınması için günsüz olarak zorla hazır edilmeleri konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verdi.
Mahkeme, duruşmaları 13 Nisan 2010'a erteledi.
''Terör örgütünün propagandasını yaptıkları'' iddiasıyla Demirtaş Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde, Ayna Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde, Türk ise İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, Tuğluk hakkında, ''PKK-Kongra/Gel terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçundan kamu davası açıldığını belirterek, suç tarihinin 21 Mart 2007, suç yerinin ise Van olduğunu, suçlama konusunun, Van'daki Nevruz konuşmasıyla ilgili olduğunu ifade etti.
Hasan Şatır, mahkemelerindeki iddianamede ise Van'daki suçlamalar dışında, DTP'nin 28 Şubat 2007'de Kocatepe Kültür Merkezi'ndeki 1. Olağanüstü Kongresindeki konuşması ve 2 Mart 2007'de DTP Genel Merkezi'ndeki basın açıklamasıyla ilgili suçlamaların yer aldığını kaydetti.
"Mahkemeden kaçma gibi bir durumumuz olsaydı burada olmazdık"
Kapatılan DTP'nin Eski Genel Başkanı Ahmet Türk, "Mahkemeden kaçma gibi bir durumumuz olsaydı bugün burada olmazdık. Buradayız. Zamanı geldiğinde gideceğiz, ifadelerimizi vereceğiz" dedi.
Türk, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Merkezi'nden çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, yargıdan ve yargılanmaktan çekinmediklerini ifade etti.
Mahkemeden kaçma gibi bir durumun olmadığını ifade eden Türk, şöyle konuştu:
"Parlamentoda grubumuza, şahsımıza farklı bir yaklaşım biçimi olduğu için, bunun yanlış olduğunu, Anayasa'nın 14. maddesinin zorlanarak yorumlandığını ifade ettik. Bu şekilde yorumlamaya da karşı çıktık. Buradayız. Gerektiği zamanda gider ifademizi veririz. Zaten mahkemeden kaçma gibi bir durumumuz olsaydı bugün burada olmazdık. Bunun için zamanı geldiğinde gideceğiz, ifadelerimizi vereceğiz.
Benim ve Aysel (Tuğluk) hanımın durumu farklı. Her zaman gidip ifade verebiliriz. Milletvekilliği devam eden üç arkadaşımızla ilgili böyle bir kararın gerçekten toplumda aykırı olduğuna inanıyoruz. Bir hukuksuzluğu dile getirmek için bugüne kadar gitmedik. Daha önce gideceğimizi söylemiştik, ama bunu bir soruna dönüştüren mantıkla karşı karşıya kaldığımız için de bugün buraya geldik. Gerektiği zaman, uygun bir süreçte de gider ifademizi veririz."
Bir gazetecinin, "Polisler sizi zorla götürürse?" şeklindeki cümlesi üzerine Türk, "Biz buradayız, gelip götürürlerse götürürler" dedi. Sırrı Sakık ise aynı cümleye, "Hayat devam ediyor" yanıtını verdi.
BDP Mardin Milletvekili Emine Ayna da partiden ayrılırken basın mensupların yaptığı açıklamada, "Bizim tek bir kararımız var. O da eşitliktir" dedi.
Çifte standarta karşı olduklarını belirten Ayna, şöyle devam etti:
"Şu anda TBMM'de biz milletvekilleri, DTP'nin grubu olarak siyasi, sosyal, ekonomik her anlamda çifte standarda tabiyiz. Bu çifte standardı teşhir ediyoruz. Bu anlamda ifade vermeyeceğimizi söylüyoruz. Kendimize ayrıcalık istemiyoruz. Şu anda Mecliste DTP'li vekiller dışındaki vekillere ayrıcalık uygulanıyor. Biz onlara uygulanan bu ayrıcalığı teşhir ediyoruz. Bu anlamda 'ifade vermeyeceğiz' diyoruz. Daha önce nasıl zorla götürülme kararı verdilerse onun karşısında durmuşsak bu kararlarının da karşısında duruyoruz. Zorla ifade verme kararı çıksa da, farklı bir karar çıksa da biz ifade vermeye gitmeyeceğiz. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Herhangi bir yere de kaybolmuyoruz."
Bir gazetecinin "Polisler buraya gelirse ne olacak" sorusuna ise Ayna, "Ne olacağını geldiklerinde görürsünüz" yanıtını verdi.
Ayna, daha sonra parti genel merkezinden ayrıldı.
"Siyasileşmiş yargılama sürecinin parçası olmayı kabul etmiyoruz"
Ayrıca Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş, hukuka, adil yargılamaya saygılı olduklarını, fakat siyasileşmiş bir yargılama sürecinin parçası olmayı kabul etmediklerini söyledi.
Demirtaş, BDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde yaptığı açıklamada, Ankara polisinin, "duruşmaya zorla getirilme kararının uygulanması" amacıyla parti genel merkezine gittiğini hatırlattı.
Kendilerini bulamadıkları için de durumu mahkemeye bildirdiklerini ifade eden Demirtaş, şu görüşleri dile getirdi:
"Mahkeme de bundan sonra günsüz bir şekilde bulunduğumuz yerde yakalanmamız konusunda ara karar vermiş. Ben ve Aysel hanım Diyarbakır'dayız. Diğer milletvekillerimiz şu anda Ankara da bulunuyorlar.
Karar bir mahkeme tarafından verilmiş olmakla hukuki hale gelmez. Bir dönem çete kurmakla yargılanan, hatta çete başı olmakla yargılanan Milletvekilleri Mehmet Ağar gibi, Sedat Bucak gibi milletvekilleri bırakın haklarında yakalama kararı, yargılama bile yürütülemezken, bizler gibi sadece siyasi düşüncesini açıklamış olmaktan dolayı yargılanan milletvekillerine bu kadar rahat bir şekilde dokunulacaksa, biz de diyoruz ki buyurun gelin. Biz bu siyasi senaryoya kendi ayağımızla, kendi elimizle razı olmayacağız, itirazımız bunadır. Biz hukuka saygılıyız, biz adil yargılamaya saygılıyız, ama siyasileşmiş bir yargılama sürecinin bir parçası olmayı da asla kabul etmiyoruz.
Kendi bildiğimiz yolda, ısrarlı bir şekilde politik çizgimizi savunmaya, halkımızın iradesini de en onurlu bir şekilde temsil etmeye devam edeceğiz. Gelip bizi zorla götürebilirler, bu hukuksuz uygulamayı biz meşrulaştırmayacağız."
Selahattin Demirtaş, itirazlarının "eşitsiz ve ayırımcı uygulamaya" olduğunu ifade ederek, "Burada bir yargıyı, bir mahkemeyi, hukuku tanımama söz konusu değil, biz AKP'yi tanımıyoruz, hükümetin politikasını tanımıyoruz. Krizi çıkaran AKP'nin kendisidir, krizi çıkaran biz değiliz. Bizim şahsımızda halkımıza hakaret edilmesine asla izin vermeyeceğiz, asla tahammül göstermeyeceğiz. Halkımız da bunu böyle bilmelidir. Bizim görevimiz, bizim işimiz bu hukuksuzluklara karşı direnmektir. BDP'li milletvekilleri olarak, zorla götürülsek bile biz faşizme teslim olmayacağız, biz faşizmi teslim almaya gideceğiz" dedi.
"Alınan karar adil ve hukuki değil"
Kapatılan DTP'nin eski milletvekili Aysel Tuğluk da, alınan kararın "adil ve hukuki" olmadığını belirterek, şu görüşleri kaydetti:
"Bizim açımızdan bir anlam ifade etmiyor aslında. Anayasa'ya aykırı bir uygulama ile karşı karşıyayız. Dokunulmazlık mekanizması var. Bu Anayasa'da da düzenlenmiş bütün itirazımız Anayasa'ya rağmen, bizlere yönelik ayırımcı bir uygulamanın söz konusu olmasıdır. Mahkemeyi tanımama gibi bir şeyimiz söz konusu değil. Kendi adıma söyleyeyim, yargılamaya konu olan bütün düşüncelerimin arkasındayım ve onları söylemeye de devam edeceğim."
"Zorla görtürseler bile ifade vermeyeceğiz"
Kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, "zorla götürülseler bile ifade vermeyeceklerini" söyledi.
Tuğluk, Ankara'ya gitmeden önce Diyarbakır Havaalanında gazetecilere yaptığı açıklamada, "diğer milletvekili arkadaşları gibi kendilerinin de halen milletvekili statüsünün devam ettiğini" söyledi.
"Kendilerinin hukuksuz bir durumla karşı karşıya kaldıklarını" ifade eden Tuğluk, "Daha önce aldığımız bir karar var, ifade vermeye gitmeyeceğiz. zorla götürseler bile ifade vermeyeceğiz. Henüz bana yapılan bir çağrı yok" dedi.
Aysel Tuğluk, daha sonra THY'nin tarifeli uçağıyla Ankara'ya hareket etti.