Euro Bölgesi'nde depresyon riski ve Avrupa Merkez Bankası'ndan beklenenler
Prof.Dr.Serap DURUSOY - Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü
Küresel ekonomide kriz sonrası iyileşme süreci ülkeler arası farklılık göstermekte zayıf bir görünüme sahip Avrupa ve Japonya ekonomileri büyümede aşağı yönlü risklerin devam etmesine neden olmaktadır. İşte bu zayıf büyüme tablosu son dönemde Euro Bölgesi için deflasyon endişelerinin gündemde kalmasına neden olmaktadır.
Toplam mal ve hizmet arzının büyük bölümünde fiyatların düşmesi yatırım ve tüketimi frenliyor. Tüketicinin, fiyatların daha da gerileyeceği düşüncesiyle harcamalarını ertelemesi, şirketlerin de talep gerilemesinden dolayı üretim ve yatırımı düşürmesi durgunluk tehlikesi doğuyor. Nitekim 2014’ün birinci çeyreğinde İtalya ve Hollanda gibi ülkelerin ekonomilerindeki düşüş beklenenin altında büyüme göstermesine yol açtı.
Hollanda ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 1.4 küçüldü. Merkezi İstatistik Bürosu (CBS), 2013 yılı son çeyreğine kıyasla ülke ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 1.4 daraldığını açıkladı. CBS'e göre ekonomi, geçen yılın ilk çeyreğine oranla 2014'ün ilk çeyreğinde ise yüzde 0,7 daraldı. Bölgenin GSYİH'si %2 oranında büyüdü. Her ne kadar Almanya %0.8 oranın da bir büyüme göstererek Euro Bölgesi’nde büyümenin büyük bölümünü bir kez daha üstlense de bölge genelinde ortaya çıkan zayıflığı dengeleyemediği söylenebilir.
Estonya ve Finlandiya ise ilk çeyrekte yeniden daralma bölgesine girdi. Portekiz’de ve İtalya’ da da büyüme oranları 0.7 ve 0.2 ile yine negatif geldi. Güney Kıbrıs ekonomisi ise zaten daralma bölgesindeydi. İşte bölgeden gelen büyüme rakamlarındaki zayıflık bölge ekonomisinin beklentilerini karşılayamamasına neden oldu. Bu gruba bir de ilk çeyrekte büyüme kaydedemeyen Fransa eklendiğinde çıkan sonuç: Euro Bölgesi’nin yarısı büyüyemiyor olmasıdır.
Öte yandan Euro Bölgesi'nde bankacılık kesiminde hala sorunların var olması ekonomi yavaş seyrettiği sürece bankaların varlık kesimlerinin bozulmasına yol açacaktır. Çünkü böyle bir konjonktürde finansal kesim birbirine kredi verme konusundaki temkinli yaklaşımı ileri aşamada deflasyonu tetikleyecektir.
Ayrıca Euro Bölgesi'nde düşük enflasyon oranlarından kaynaklanan deflasyon riski de söz konusudur. Enflasyon 2009'dan bu yana en düşük düzeye indi. İspanya'nın uyumlaştırılmış hayat pahalılığı artış hızı mart ayında eksi yüzde 0.3'e geriledi. Enflasyon oranı şubat ayında yüzde 0.1 ile çok küçük bir farkla deflasyon sınırının üzerinde kaldı. Euro Bölgesi'nin dördüncü büyük ekonomisine sahip olan İspanya’da uzun zamandır düşük enflasyonla mücadele ediyor. 2013 Eylül'den bu yana yıl bazındaki enflasyon oranı yüzde 0.5'i aşmadı. Slovakya’da ise mart ayında açıklanan rakamlara göre, tüketici fiyatları şubat ayında yüzde 0.1 oranında azaldı. Portekiz İstatistik Ofisi de şubat ayında fiyatların aynı oranda düştüğünü açıkladı. Böylece Euro Bölgesi’nde Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin ardından Portekiz ile Slovakya da deflasyona düşmüş oldu. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Euro Bölgesi'nde 2014 yılı mart ayında yüzde 0.5 olan yıllık enflasyon nisan ayında yüzde 0.7'ye yükseldi. Yıllık enflasyon geçen yıl nisan ayında yüzde 1.2 olarak ölçülmüştü. Euro Bölgesi'nde nisanda aylık enflasyon ise yüzde 0.2 oldu.
Öte yandan AB'de de nisan ayında yıllık enflasyon bir önceki aya göre yüzde 0.6'dan yüzde 0.8'e çıktı. Geçen yıl bu oran yüzde 1.4 olarak kaydedilmişti. Ancak bu yılın nisan ayında enflasyonun en fazla düştüğü ülke yüzde 1.6 ile Yunanistan oldu. Yunanistan'ı yüzde 1.3 ile Bulgaristan, yüzde 0.4 ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi izledi. En yüksek yıllık enflasyon oranı ise yüzde 1.6 ile Avusturya ve Romanya'da gerçekleşti. Bu ülkelerin ardından yüzde 1.3 ile Finlandiya ve yüzde 1.1 ile Almanya sıralandı.
İşte bu veriler ışığında uzun vadeli düşük enflasyon; genel olumsuz etkilerinin yanı sıra;
- Bölgedeki dengesizliklerin düzeltilmesini zorlaştıracak,
- Para politikası üzerinde baskı oluşturacak ve
- Çevre Avrupa ülkelerinin rekabetçiliklerini artırmalarının ve borç yükünü azaltmalarının da önüne geçerek, bölgenin sorunlarını çözmesini zorlaştıracaktır.
Eğer euro beklenmedik şekilde güçlenir ya da ekonomi gelişmekte olan piyasalardaki karışıklık sebebiyle yavaşlarsa, yeni bir faiz indirimi negatif mevduat oranıyla birlikte muhtemeldir. Bu bağlamda enflasyonun oldukça düşük, ekonomik toparlanmanın ise kırılgan olması nedeniyle Avrupa Merkez Bankası (ECB) bölgeyi Japonya gibi uzun dönem sürebilecek deflasyon tehlikesinden uzaklaştırmak için ortak para bölgesindeki tüketici fiyatlarının genel olarak düşmesini önlemek üzere parasal önlemlere başvurmak ve ek destekleyici adımlar atmak zorunda kalabilir. Öyle ki birçok ekonomist Avrupa Merkez Bankası’nın Haziran ayında yapılacak toplantıda faizde indirime gitmesini ve bazı canlandırma tedbirlerini yürürlüğe koymasını bekliyor. Nitekim ECB Başkanı Draghi bu ay Belçika'da düzenlenen toplantıda, ECB Yönetim Kurulu'nun çok uzun süreli düşük enflasyon riskleriyle yetkisi dahilinde etkin bir şekilde başa çıkmak için geleneksel olmayan enstrümanları da kullanma konusunda hemfikir olduğunu ifade etmiştir.
Tüm bunlara rağmen IMF Baş Ekonomisti Olivier Blanchard, New York'ta düzenlenen bir forumda yaptığı konuşmada, IMF olarak Euro Bölgesi için şu anda düşük enflasyon öngördüklerini belirtmesine rağmen Euro Bölgesi'nde 2015 sonuna kadar bir deflasyon görme olasılığının yüzde 25 olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir.
Buna rağmen yakın zamanda İrlanda ve İspanya'nın ardından Portekiz’in de IMF ve Euro İstikrar Fonu'na ihtiyacının kalmadığını açıklaması IMF’in bu görüşünün değişmesine yol açacaktır. Zira Portekiz finansal rezevlerini güçlendirdiğini, bu rezervlerin kendilerini koruyacağını ve dolayısıyla kurtarma programlarına ihtiyacının kalmadığını belirtmektedir. Ancak finans piyasalarının istikrara kavuşturulmasıyla reel ekonomiye istikrar kazandırılması arasında bir paradoks mevcuttur. Dolayısıyla mali denge arayışı reel ekonomiye zarar verebilme riski taşımaktadır. Bu bağlamda IMF nin Euro Bölgesi deflasyon oranına ilişkin tahmini önümüzdeki günlerde değişiklik gösterecektir.
**
Not: İstatistik verilerine Eurostat dan ulaşılmıştır.