Fatih Altaylı'dan aylar sonra ilk mektup! Karar sürecini ve sağlık durumunu anlattı
Gazeteci Fatih Altaylı, "Cumhurbaşkanına tehdit" suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldığı ikinci duruşma sonrası Silivri'den yeni bir mektup yayımladı.
Mektuplarına bir süre ara veren Gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi'nden gönderdiği yeni mektubunda hem hakkındaki kararı değerlendirdi hem de sağlık durumuna ilişkin bilgi paylaştı.
22 Haziran'da "Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla tutuklanan Altaylı, ekim ayında görülen ilk duruşma sonrası sağlık sorunları nedeniyle YouTube yayınlarına ara vermişti. 26 Kasım'daki ikinci duruşmada 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci, "kaçma şüphesi" gerekçesiyle tutukluluğunun devamına karar verilmişti.
"Tutuklu olmaya değil kaçar denmesine dertleniyorum"
Mektubunda, verilen kararın ardından duyduğu hayal kırıklığını dile getiren Altaylı, "Şu anda tek üzüntüm kaçma şüphesiyle tutukluluğumun devamı. Tutuklu olmaya değil kaçar denmesine dertleniyorum. Beni bu ülkeden sürgüne yollasalar bir yolunu bulup geri dönerim. Ne kaçması? Ben mi? Hem ayıp hem komik" sözleriyle tepki gösterdi.
Altaylı, avukatları ve cezaevindeki birçok kişinin tahliye beklediğini ancak Mekteb-i Sultani'den sınıf arkadaşı Avukat Coşkun Coşar'ın kendisini uyardığını aktardı.
Coşar'ın kendisine "Fatihciğim seni üzmek istemem ama şunu görüyorum. Sulh ceza hakimliğine sevk yazın iddianamen ve mütalaan aynı elden çıkmış. Bu da seni tahliye etme gibi bir niyetleri olmadığını gösteriyor. Adalet bekleme" dediğini belirtti.
"Karar hukukçuları şaşırttı ama beni şaşırtmadı"
Fatih Altaylı yazısının devamında karara ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Ancak karar zaten çoktan alınmıştı. Verilebilecek en ağır ceza verilmişti. Altıda birlik indirim ise iyi niyetten değil, Yargıtay'a gitmemi engellemek için yapılmış bilinçli bir hamleydi. Karar hukukçuları şaşırttı ama Türkiye'yi, bugünün Türkiye'sini bilen biri olarak beni üzdü ama şaşırtmadı. Yine de itiraf etmem gerekir ki tüm hukukçularım ve cezaevindekilerin tahliye beklentisi beni de içten içe az da olsa umutlandırmıştı. Kızıma, eşime, sevdiklerime kavuşma olasılığının olması beni heyecanlandırıyordu. Olmadı.
Karar henüz yazılmadığı için cezaevinde ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Bu arada hem bir üst mahkemeye hem de istinafa itiraz haklarım var. Umudum az, belli ki soğuk bir hücrede, plastik bir sandalye üzerinde epey vakit geçireceğim. Bu haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararın yarattığı duygu çok acı. Tam bir aldatılma, en güvendiğin tarafından ihanete uğrama hissi. Umarım adaletin benim üzerimden katledilmesi bölge adliye mahkemesinde ve hatta onun öncesinde bir üst mahkeme tarafından engellenir."
"Adaleti yere ben fırlatmadım"
Altaylı'nın hakim kararının ardından elindeki dosyaları havaya fırlattığı söylenmişti. Altaylı bu konuya açıklık getirerek şunları söyledi:
"Sonuç olarak şunu söyleyeyim sevgili kardeşim. Bana verilen ceza ağır bir hukuksuzluk. Bunda herkes hemfikir, kararı doğru diyen yok. Zaten benim de duruşma sonunda elimdeki savunma metnini, içtihat kararlarını yere fırlatmamın nedeni buydu. Adaleti yere ben fırlatmadım. Adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım.
Bana verilen ceza hukuki değil siyasi. Bu kararın arkasında olan siyasi otorite kimse kim. Hiç ilgimi çekmiyor ve beni öfkelendirmiyor. Siyasetçi salt kendi çıkarını düşünür. Bizi siyasetçiye karşı koruma görevi halkı, vatandaşı koruma görevi ise yargınındır. Ben siyasete ne kızgınım ne kırgın ne de öfkeli. Ama yargıya çok kızgın ve kırgınım. Bu kararı verenler vicdanen gerçekten hukuka uygun davrandıklarına inanıyor ve bunun huzuru içindeyseler yenilen hakkım helali hoş olsun. Ama inanmadıkları vicdanlarında yer etmeyen bir karara imza atmak zorunda kalarak beni buna mahkum ettilerse bana yaşattıklarını umarım bir gün onlar da yaşarlar. Yani sevdiklerine hasret kalırlar.
Şunu da herkesin kulağına küpe olsun diye söyleyeyim. Bugün yaptığımız her şey yarın çocuklarımıza miras kalacaktır. Asla unutmasınlar. Ve bu mevzuyu şöyle noktalayayım. Hiçbir lütuf zilletli bir tabasmusa değmez. Ne dedi bu adam diye düşünüyorsan bir lügata bak lütfen. Atasözleri vardır bu da abi sözü olsun. Benimle ilgili kararın Silivri'de herkesin moralini bozduğunu ve adaletten umutları tamamen körelttiğini de söyleyeyim."
Sağlık durumunu da anlattı
Mektubunun sonunda sağlık durumuyla ilgili bilgi veren Altaylı dört stenti bulunduğunu, ayrıca aort genişlemesi nedeniyle düzenli takip altında olduğunu belirtti. Beyninde 2 santimetrelik menenjiyom bulunduğunu ve bunun da kontrol edildiğini aktardı. Silivri Cezaevi ve hastane ekiplerinin kendisine düzenli randevular oluşturduğunu, yapılan tetkiklerde aortundaki genişlemenin ilerlemediğinin görüldüğünü söyledi. Son dönemde spor sırasında düşerek kafasını ve elini yaraladığını, elinin çatladığını ancak iyileşme sürecinin sürdüğünü ifade etti.