Fed beklentileri ve piyasalar…

Fed toplantısı, Fed tutanakları, Fed üyelerinin açıklamaları, Fed Başkanı’nın açıklamaları ve ABD verileri ile piyasalarda volatil seyir sürüyor. Yunanistan, petrol fiyatları, İran görüşmeleri gündemde yer alsa da, ABD Merkez Bankası’nın bir sonraki faiz adımı piyasaların odak noktasında kalmaya devam ediyor. 

Son dönemde yapılan açıklamalara göre bu yıl ilk faiz artırımının yapılarak para politikasında normalleşmeye başlanacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. İlk artırımın gelecek yıla kalacağı yönünde beklentiler olsa da bunun ağırlığının daha az olduğunu söyleyebiliriz. Mart ayı Fed toplantısında büyüme, enflasyon ve faiz oranı tahminlerinin aşağı yönde revize edilmesiyle ilk artırımın zamanlamasına dair beklentiler Haziran’dan Eylül-Ekim’e ötelenmişti, tutanaklarda bazı üyelerin Haziran’da faiz artırımı yapılabileceğini belirtmesi ise Haziran ihtimalinin masadan tamamen kalkmadığını hatırlatarak doların bir miktar güçlenmesine neden oldu. ABD istihdam verileri sonrasında %1,90’ın altına çekilen ABD 10 yıl vadeli tahvil faizi de yeniden bu seviyenin üzerine yöneldi. Öte yandan önceki açıklamalarında politika tepkisini enflasyon ve işsizlik oranı gibi göstergelere bağlayan Fed’in bu sefer herhangi bir kriter vermeyerek kendisine esneklik sağladığını görüyoruz. Her ne kadar istihdamda iyileşme ve enflasyonda yükseliş riskinin görülmesi sonrasında faiz artırımının yapılacağı belirtilse de, bu göstergelerle ilgili bir seviye belirtilmiyor. Bu nedenle önümüzdeki aylarda son dönemde olduğu gibi makro veri ve açıklamaların etkisiyle ara ara Fed endişeleri artacaktır. Ancak şimdilik dolar lehine sert bir ralli veya gelişen ülke piyasalarında kalıcı bir satış baskısı söz konusu değil. Bununla birlikte artırıma doğru yaklaşılması nedeniyle risk iştahının çok fazla güçlenememesi ve bunun getiri potansiyelini sınırlaması olası gözüküyor. Bu dönemde dengeli bir portföy oluşturulması ve trade pozisyonlarının stop loss disiplini ile yönetilmesi daha doğru olacaktır.