“Fed riski” reel sektör için nasıl bir risktir?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Risk, hem özel hayatlarımızda hem de kurumsal dünyada en çok kullandığımız kelimelerden biridir. Ancak böylesine yoğun kullanımına rağmen de en duyarsız olduğumuz kavramlardan biridir. 
Ayrıca ülkemizde risk kavramı genelde olumsuz ve arzu edilmeyen olaylarla anılır. Halbuki risk, bünyesinde hem arzu edilmeyen ve sevimsiz olayları hem de olumlu gelişmeleri barındırır. Bu noktada riskin tanımı üzerinden gitmekte yarar var. 

Risk, biri diğerinin gerçekleşmesi durumunda oluşan iki değişkenin fonksiyonudur. Risk=f (olay olasılığı, olayın gerçekleşmesi halinde yaratacağı etki.) İlk değişken bir senaryonun ya da olayın gerçekleşmesi olasılığıdır. İkinci değişken ise birincisinin gerçekleşmesi halinde yaratacağı etkidir.
Arzu edilmeyen bir olayın gerçekleşmesi birey ya da kurum için “tehlike”dir. Tehlikenin etkisiyse kurum ya da birey üzerinde yarattığı “maliyet”tir. Olumlu bir olayın gerçekleşmesi birey ya da kurum için “fırsat”tır. Fırsatın birey ya da kurum üzerinde yarattığı etkiyse “fayda”dır. 

Özetle, riski bir olayın (tehlike ya da fırsat) gerçekleşme olasılığı ve bu olayın gerçekleşmesi halinde yaratacağı etki (maliyet ya da fayda) üzerinden değerlendirmek gerekiyor. Bu çerçeveden bakınca riski bitişikteki grafikte olduğu gibi dört kategoriye ayırabiliriz: 1: Gerçekleşme olasılığı düşük, gerçekleştiğinde yaratacağı etki düşük olan riskler; 2: Gerçekleşme olasılığı yüksek, gerçekleştiğinde yaratacağı etki düşük olan riskler; 3: Gerçekleşme olasılığı düşük, gerçekleştiğinde yaratacağı etki yüksek olan riskler; 4: Gerçekleşme olasılığı yüksek, gerçekleştiğinde yaratacağı etki yüksek olan riskler.

Riski “olay”ın kaynağına göre de iki şekilde sınıflandırmak mümkün. Genel ekonomik koşullardan ve makro gelişmelerden kaynaklanan, bireyin ya da kurumun iradesi dışında gelişen, tüm sistemi etkileyen riskleri “sistematik risk”ler olarak tanımlıyoruz. Çünkü “olay”ın kaynağı bireyin ya da kurumun kontrolünde değildir. Döviz kuru riski sistematik riske en güzel örneklerden biridir.
Birey ya da kurumun iradesinde olan, birey ya da kuruma özgü durumlardan kaynaklanan riskleri ise ”sistematik olmayan riskler” olarak sınıflandırıyoruz. Kredi riski, faaliyet riski, tedarik riski gibi olayın kaynağı kurumun kontrolünde olan riskler “sistematik olmayan riskler” kategorisindedirler.
Şimdi “Fed riski”ne yukarıdaki tanım ve sınıflandırma üzerinden bakalım.

ABD ekonomisindeki toparlanma giderek daha fazla kendisini hissettirmeye başladı. Yüzyılın en büyük finansal krizlerinden biri olan 2008-2009 krizinden en çabuk ve en güçlü çıkan gelişmiş ülke ABD ekonomisi oldu. Haliyle de ABD Merkez Bankası Fed'in “bol” ve “ucuz” dolar likiditesini bitirmeye başlayacağı döneme yaklaşıyoruz. Fed’in atacağı adımlardan dolayı önümüzdeki birkaç yıl haritası çıkarılmamış bir denizde yol almaya çalışacağız. Finansal piyasalarda oynaklık yüksek olacaktır. TL üzerinde değer kaybı baskısı yoğun hissedilecektir. Reel sektör açısından euro-dolar paritesini, TL’nin Euro ve dolar karşısındaki değerini öngörebilmenin çok zor olacağı bir dönem olacak. 

Tanımlarımız üzerinden gidelim. Son yıllarda hem global piyasaları hem de gelişen ülke ekonomilerini ihya eden “bol” ve “ucuz” dolar döneminin bitmesi arzu edilen bir olay değildir. Haliyle de Fed riski “tehlike”dir. Fed riski, “gerçekleşme olasılığı yüksek ve gerçekleştiğinde yaratacağı etki çok yüksek risk” kategorisindedir. Fed riski sizlerin iradesi dışındadır. Olayın kaynağı kontrolünüzde değildir. O halde Fed riski “sistematik risk”tir. Bu riske bireyler ve kurumlar olarak ne kadar hazırız? Önümüzdeki dönemde Fed adımlarından kaynaklanacak kur riskini son derece “düşük maliyetle” nasıl yönetebiliriz? Bir sonraki yazımda devam edeceğim.