FED’in tahvil alımını azaltma kararının şifreleri (1)
Mehmet YAŞİN / Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi)
Amerikan Merkez Bankası (FED) Federal Rezerv Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (The Federal Open Market Commitee, FOMC) 17-18 Aralık 2013 tarihli yılın son toplantısının ardından, Ocak 2014 döneminden itibaren geçerli olmak üzere, aylık 85 milyar dolar olan tahvil alımını 10 milyar dolar azaltma kararı aldı. Bu karar ile FED, 2007-2009 döneminde meydana gelen Dünya Finans Krizi’nden bu yana sürdürmekte olduğu gevşek/genişletici para politikasının sonuna geldiğinin işaretini verdi. FED istihdamı artırmak, enflasyonu ve makroekonomik denge unsurlarını kabul edilebilir bir düzeyde tutmak ve ekonomik büyümeyi sağlayıcı tedbirler almak amacıyla, Amerikan Piyasası’ndan aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımı gerçekleştiriyordu.
FED hangi amaçlarla aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programı uyguluyordu? FED’in tahvil alımını azaltma kararı ne anlama geliyor? Bu kararının başta ABD ekonomisi olmak üzere, gelişmiş ve gelişmekte olan dünya ekonomileri üzerinde ne gibi etkileri oldu/olacak? Karardan Türkiye nasıl etkilendi/etkilenecek? FED’i bu kararı almaya sevk eden faktörler nelerdi?
Aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programı
2007 yılının ortalarında ABD’de emlak balonunun patlamasıyla başlayan finans kriz kısa sürede dönüşüme uğrayarak, bu ülkede dünyanın tanık olduğu son 60 yılın en büyük ekonomik durgunluğuna yol açmıştır. Bu durgunluk çoğu ekonomist tarafından 1930’lu yıllarda meydana gelen büyük buhrandan bu yana gerçekleşen en büyük kriz olarak da adlandırılmış ve “2007-2009 Dünya Finansa Krizi” olarak literatürdeki yerini almıştır. Kriz 2008 yılında Avrupa’da, Avrupa Bölgesi Krizi (Eurozone Crisis) olarak da anılan bankacılık, devlet borçlanması ve düşük büyüme/eksik rekabet bileşenlerinden kaynaklanan ve halen devam etmekte olan bir krizi/durgunluğu da başlatmıştır. Amerikan Merkez Bankası FED, 2008’de ABD’de derinleşen bu kriz ve durgunluğa çözüm olarak bu yıldan itibaren gevşek para politikasını başlatmıştır. FED yukarıda açıklanan plan kapsamında, ekonomik büyümeyi sağlamak suretiyle işsizlik oranını %6.5 ve enflasyonu %2 seviyelerine düşürene kadar Eylül 2012 döneminden itibaren aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programını başlatmıştır. Program kapsamında FED, 45 milyar doları devlet tahvili ve 40 milyar doları ipoteğe dayalı menkul kıymet alışı olmak üzere aylık toplam 85 milyar dolarlık tahvil alımıyla, uzun vadeli faiz oranları düşürmek suretiyle, işgücü, emlak ve sanayi sektöründe olumlu yönde sonuçlarla birlikte toplam talebi artırarak ekonomiyi canlandırmak istemiştir. Söz konusu alım miktarı Aralık/2013 dönemine kadar hiçbir değişiklik olmaksızın uygulanmıştır.
Tahvil alım programında yeni dönem: Aylık 75 milyar dolarlık alım
Amerikan Merkez Bankası Federal Rezerv Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC) 17-18 Aralık 2013 tarihli yılın son toplantısında aldığı karar ile Ocak 2014 döneminden itibaren geçerli olmak üzere, aylık 85 milyar dolar olan tahvil alımını 10 milyar dolar azalttı. Karar, Boston Merkez Bankası Başkanı Eric S. ROSENGREN’in karşı oyuyla 1 karşı 9 oyla alınmıştır.
Şüphesiz bu karar ile FED kolay para politikasında değişikliliğe gideceğinin sinyalini vermiş oldu. Başka bir deyişle, bu karar ile FED, 2007-2009 döneminde meydana gelen dünya finans krizinden bu yana sürdürmekte olduğu gevşek/genişletici para politikasının sonuna geldiğinin de işaretini verdi. FED tarafından 18 Aralık 2013 tarihinde yayınlanan basın duyurusunda, bu karara ilişkin kısa bir değerlendirmeye yer vermiştir.
FED’in 18 Aralık 2013 tarihli basın duyurusunu incelediğimizde, tahvil alımını azaltma kararı arkasındaki temel gerekçenin, ekonomide ve işgücü piyasasında meydana gelen iyileşmeler olduğunu söylemek mümkündür. Basın açıklamasında FED, özetle, ekonomi ve işgücü piyasasında canlanma yaratmak suretiyle hedeflenen amaçlara ulaşıncaya kadar tahvil alım programını (aylık satın alınacak toplam miktarda azaltmaya gitmekle beraber) devam ettireceğini ifade etmiştir.
Diğer taraftan, 31 Ocak 2014 itibarıyla Amerikan Merkez Bankası Başkanı olarak ikinci dönemini tamamlayacak olan Ben Bernanke, Amerikan Merkez Bankası Federal Rezerv Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC) 17-18 Aralık 2013 tarihli yılın son toplantısının ardından iki gün sonra, basın mensuplarına yaptığı açıklamada “ekonomik büyümenin daha fazla istihdam yaratacak şekilde güçlenerek devam edeceğini ve tahvil alım programın amaçlarına hedeflenen süreden önce varacağını” ifade etmiştir.
Tahvil alım programının sonuçları incelendiğinde Ben Bernanke’nin hiç de haksız olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Eylül/2012 döneminden bu yana işgücü piyasası ile enflasyona ilişkin hedeflerde ciddi mesafe alındığı görülmektedir. Programa göre, 2015 yılı sonu itibarıyla ABD’de işsizlik oranının %6.5 ve enflasyonun %2 seviyelerine düşürüleceği öngörülmekle beraber, gerçekte bu sonuçlara enflasyon yönünden halihazırda ulaşıldığı, işsizlik hedefi yönünden de 2014 yılı içinde ulaşılacağı anlaşılmaktadır. Zira FED %2 enflasyon hedefine, iki yıllık projeksiyonundan çok daha önce halihazırda (ABD’de aylık enflasyon oranı 2013 yılı boyunca %2’nin atında seyretmiştir.) zaten ulaşmış durumda. Yine, FED tarafından basına yapılan açıklamada yer verilen güncellenmiş hedeflere göre, işsizlik oranının 2014 yılı sonu itibarıyla %6.3-% 6.6 bandında ve 2015 yılı sonu itibarıyla da % 5.7-%6.1 bandında hareket etmesi öngörülmektedir. Bu göstergelerden de FED’in, işsizlik oranına ilişkin hedefe 2014 yılı içinde ulaşılacağı açıktır.
Bernanke açıklamasının devamında, tahvil alım miktarını azaltma kararıyla birlikte ekonomiyi canlandırmaya yönelik desteklerinin sona ermediğini, yalnızca piyasaya pompaladıkları kolay para miktarını azaltma yoluna gittiklerini belirtmiştir.