Garanti Portföy, yatırımcılara hisse dünyasını fon ile açacak

Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, geleceğin yatırım dünyasında hissenin ağırlığının artacağını düşünürken yatırım fonlarını unutan yatırımcılara bu dünyayı yeniden keşfetmeleri gerektiğini söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, geleceğin yatırım stratejisinin içerisinde mutlaka fon ve hisse senedi de bulunması gerektiğini düşünüyor.  Garanti Portföy olarak iç yapılanmalarını baştan aşağı bu öngörü üzerine yeniden dizayn ettiklerini kaydeden Zeki Şen, yatırım fonlarına küsen ve hisse senedinden uzak duran yatırımcının yeniden bu dünyayı keşfetmesi gerektiğine inanıyor.

Garanti Portföy Yönetimi 30 Haziran itibariyle 7.7 milyar TL'lik bir portföyü yönetiyor. Yatırım fonlarında pazar payı yüzde 15.3, emeklilik fonlarında yüzde 16.6 ve portföy yönetiminde yüzde 5.9 pazar payına sahip olan şirket, yatırım fonları, bireysel emeklilik fonları, özel varlık yönetimi ve anapara korumalı-garantili fonları kapsayan alternatif yatırım ürünlerinden oluşan 4 ana başlıkta faaliyet gösteriyor. 8'i anapara korumalı fon olmak üzere Garanti Bankası'nın 29 fonunu, Garanti Yatırım'ın 3 fonunu, Garanti Emeklilik'in  15 fonunu, Garanti Yatırım Ortaklığı portföyünü ve Garanti Bankası Istanbull Serbest Fonu'nu yöneten Garanti Portföy'ün başına ocak ayında geçen Zeki Şen ile hem şirketin yeniden yapılanmasını hem de yatırım fonları ile bireysel emeklilik fon pazarlarını konuştuk.

Zeki Şen'e göre 30 yılı yüksek enflasyon-yüksek faiz ortamında yaşayan Türk yatırımcısı, Türkiye'nin geleceğine güveniyor ama bunu henüz yatırım portföyüne yansıtabilmiş değil. Türk yatırımcısı hala eski alışkanlıkları ile yatırım kararı veriyor. Halbuki düşen faiz ve enflasyon ortamı, Türkiye'nin büyüme performansı ve makro ekonomik dengeleri yatırımcı için farklı alternatiflerde sunuyor. Kısa bir dönem yıldızı parlayan fon dünyasının daha fazla yatırımcı çekmesi gerektiğini vurgulayan Zeki Şen, finansal kurumların da farklılıklarını biraz da buradaki hünerleri ile göstereceğine inanıyor. "Küsen fon yatırımcısı yeniden bu dünyayı hatırlamalı ve hisse senedini de gözetmeli" uyarısını yapan Şen, "Artık Türkiye portföy yönetim piyasasında şirketler daha hisse yoğun fonlara kaymaya başladılar. Çünkü geleceğin yatırımı hisse dünyasında"  diyor.

Bu nedenden dolayı da Garanti Portföy olarak iç yapılanmalarını farklılaştırdıklarını, araştırma servislerini büyüttüklerini ve şirketleri kağıt üzerinde değil yerinde incelediklerini anlatan Zeki Şen, bu yılın sonunda 130 şirketle yüz yüze görüşmüş olacaklarını söyledi. Şen, geleceğin fon dünyasını anlatırken likit fonların da yerini giderek içinde hisse de barındıran ama yatırımı enflasyona ezdirmeyen ürünlerin alacağını bildirdi.

[PAGE]

Şen ayrıca yaşanan dönemi bir 'ara dönem' olarak da niteliyor. Bu dönemi, şirketlere yatırım yapan, yaparken de sadece fiyat kazancına değil temettü getirisine, şirketin sektördeki konumuna, geleceğine bakarak İMKB'de hisse senedi ya da özel sektör tahvili alma kararı veren yatırımcı grubunun izleyeceğini de düşünen Zeki Şen şunları anlattı:
GARANTİ PORTFÖY'DE YAPILANMA DEĞİŞTİ: Bundan önce varlık bazında bir yapılanmamız vardı artık ürün bazında yapılanmaya geçtik. Bir taraftan da şirket içinde araştırma departmanımızı büyüttük.Geçen sene 122 şirketi birebir ziyaret ettik, ilk yarıda 70'e yakın şirkete gittik. Yıl sonunda 130 şirketi ziyaret etmiş oluruz. Dokunmadığımız ziyaret etmediğimiz ,iş modelini anlamadığımız şirkete yatırım yapmıyoruz. Potansiyel görüyorsak, takip ediyorsak, fon yöneticilerimizin dikkatini çeken gelecek gördüğümüz şirketlere gidiyoruz.

ESKİ ALIŞKANLIKLAR KOLAY DEĞİŞMİYOR

Gelişmekte olan ülke yatırımcıları kendi ülkelerinin geleceklerine inanıyor. Aynı şekilde Türk yatırımcısı da geleceğe iyimser bakıyor. Zaten bir ülke ekonomisinin büyümesi bile başlı başına bir iyimserlik, geleceğe güven işaretidir. Ama bu portföylere henüz istenildiği kadar yansımıyor. Portföyler inanılmaz muhafazakar.  Tabii ki kimse riski seven yatırımcı olarak anılmak istemez. Ama baktığınızda hala toplam tasarrufların yüzde 90'ı sabit getirili enstrümanlara park etmiş durumda. Türkiye 30 yıl yüksek enflasyon ve yüksek faizde yaşayan bir ülke olmanın sancılarını yaşıyor. Dünyada da baktığınızda yatırımcı profili ağırlıklı olarak 45 yaş ve üstüdür. Türkiye de nüfus genç. Yatırımcı profilinin zihninde hala yüksek faiz döneminin alışkanlıkları var. Kamunun piyasada para bıraktığı ortamda faizlerin uzun dönemde düşmemesi gibi bir faktör olamaz. Faizler düşeceğine göre insanların yeni getiri arayışı devam edecek. Bazı müşterilerimiz 'bu faiz düşüşü geçici' diyor ama 6 yıldan beri yükselmediğini de görüyor.

[PAGE]

YATIRIM, ENFLASYONA YENİLMEMELİ

Getiri arayışı her zaman vardır ama tüm algıları, doğru bildiklerimizi terse çeviren kriz bu arayışı farklı bir boyuta getirdi. Dünyanın yaşadığı değişimi, yatırımcı da gösteriyor. Yatırımcı bundan bir 10 sene evvel faizden kazandığı ile hem tasarrufunu büyütüyordu hem de tüketim alışkanlıklarını yerine getiriyordu. Fakat bundan sonra yatırımcının kaygısı yüksek getiriyi bırakın, enflasyona karşı yatırımını korumak olmalı. Şimdi yatırımcı aynı harcama alışkanlığı ile devam ediyor ama varlıkları küçülüyor. Bu getiri arayışı yatırımcıyı çok yüksek miktarda risk almadan hisseye yöneltmeli. İçinde hisse olan fonlar, hisse yatırımına geçmeden önceki bir tür ara durak.

LİKİT FONLAR BU DÜNYADAN ÇEKİLİYOR

Yatırım fonları dünyasında alınacak çok yol var. Fon taşıyan yatırımcı sayısı çok düşük. Daha fazla yatırımcının fonlarla tanışması lazım. Likit fonlar aslında bir nakit yönetim aracı. Gelecekte de tamamen fon statüsünden çıkıp nakit yönetim ürünü haline gelecek. Bugün baktığınızda fon pazarının yüzde 73'ünü bu tip fonlar oluşturuyor. Fakat yavaş yavaş likit fonlar, fon dünyasından çekiliyor. Kısa vadeli tahvil bono fonuna dönüşüyor. Artık bir çok bankanın likit fon yerine müşterisine repo ya da kısa vadeli tahvil-bono fonuyla hizmet sağladığını görüyoruz. Bundan sonra da hisse senedini de içinde bulunduran ürünlerle özel sektör tahvilleri daha çok öne çıkacak.

[PAGE]

YENİ NESİL YATIRIMCI İÇİN FLEKSİ

Türk yatırımcısının fon dünyasından çok uzaklaştığını düşünüyoruz. Yatırımcıyı yeniden nasıl fon dünyasına yaklaştırırız diye düşündük ve ocak ayında bir fon dizayn ettik. Bu temelde bir sabit getirili fon. Ama bir likit fon ya da tamamen bir tahvil-bono fonu değil. Ama büyükler liginde onu likit fonlar dışında bütün sabit getirili fonlarla yarışabileceği bir fon haline getirdik. Hedefi de normal bir yatırımcının parasını yatırabileceği mevduatın üzerinde getirmesi. İstedik ki  tahvil bono fonları gibi gerektiğinde agresif bir tahvil bono fonu gibi kağıt alabilsin. Ya da faizler yükseldiği tam tersi yatay gittiğinde de daha az agresif davranabilsin hatta likit fon gibi muhafazakar olsun. Kısmen hisse senedi de kullanabilsin. Ama hisse senedini dikkatli kullansın hiçbir zaman içinde yüzde 30-40 hisse senedi olmasın. Yüzde 0-10 gibi bir hisse senedi ağırlığı belirledik. Adını da Flexi koyduk. Aynı Garanti Bankası'nın Flexi kredi kartı gibiÖ Mevduatın üzerinde de getirisi olması kıstasını koyduk. Ultra getiriler değil istikrar peşinde koşsun. Bu tür fonların yatırımcının önünde önemli bir alternatif olacağını düşünüyorum.
DİĞER EMEKLİLİK ŞİRKETLERİNİN FONUNA DA TALİP: Garanti Emekliliğin fonlarını yönetiyoruz. Diğer emeklilik şirketlerinin fonlarını da yönetmeye talip olacağız. İleride emeklilik şirketlerinin de kendi fonlarını belki farklı portföy yönetim şirketlerine yönettireceğini göreceğiz.

Faizde daha fazla gerileme enflasyon ve MB'ye bağlı

Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, bono faizlerinin çok hızlı düştüğünü de belirterek "Aşağı seyir devam edebilir ama ana senaryo buralarda durup yatay seyretmesini ve enflasyon ile Merkez Bankası'nın yeni hamlelerinin nasıl bir seyir izleyeceğinin görülmesi lazım" dedi. Mevduat faizlerinin yüksek seyrettiğini ve mevduat faizi geriledikçe kredi faizlerinin de ona eşlik edeceğini aktaran Zeki Şen, "Mevduat faizleri de bono faizlerini izlerse kredi faizlerinin de aşağı gelmesine neden olacaktır. Ağustosta Hazine itfa programı önceki üç aya kıyasla oldukça yüklü. Eylüle kadar faiz yüzde 7'nin altını bir kere test etmezse yılın son çeyreğinde bir daha görmez. Çünkü yılın son çeyreği genel olarak suların ısındığı, ekonomik aktivitenin canlandığı bir dönemdir ve kimse faizin çok hızlı düşmesini istemez" yorumunu yaptı.